Boyadan da tekstilden de haksız rekabet yüzünden çıktım Çınar Otel’in yaşaması mucize

Haberin Devamı

MAN’I Türkiye’ye getiren Tevfik Ercan’ın kurduğu, turizmden tekstile 39 şirketi olan Ercan Grubu hızlı bir çöküş yaşadı. Bankalarla uzun süren mücadeleden sonra ayakta kalan şirketlerin başına en küçük çocuğu Murat Ercan geçti. Sisteme isyan eden Murat Ercan, Çınar Otel ve Bentley Otel’in sahibi ama otelciliği meslek olarak görmüyor

ERCAN, “Ayakta kalmamız mucize. Senelik cirom içinde devlete ödediğim vergi oranı herkesten fazla. Tekstil sektöründe faaliyet gösteriyordum. ‘Abi faturalı mal veriyorsun, ben faturalı mal almam’ dediler, çıktım. Boya sektöründe 7-8 adam gibi firma vardı, 100 adam da kayıtdışı. Alman ortağıma durumu nasıl anlatacağımı bilemedim. Bu sektörden de çıktım” dedi


Çınar Otel Türkiye’nin ilk 5 yıldızlı özel sektör oteli. Zamanında Divan, Hilton ve Tarabya Oteli dışında bir de Çınar Otel vardı. Ercan Ailesi bir zamanlar Türkiye’nin önde gelen sanayici ailelerindendi. Murat Ercan’ın babası Tevfik Ercan, MAN’ı Türkiye’ye getiren işadamı. MAN’ın otomobil, kamyon ve motorlarının üretildiği iki fabrikayı kuran Tevfik Ercan, 1988’de Alman ortağına hisselerini devrederek sanayiden çekildi. O dönemde ailenin 39 şirketi vardı. Aile otomotiv sektörünün dışında tekstil, otelcilik ve boya sektöründe de faaliyet gösteriyordu.

Dev bir aile şirketi olan Ercan Grubu hızlı bir çöküş yaşadı. Bankalarla uzun süren mücadeleden sonra ayakta kalan şirketlerin başına Tevfik Ercan’ın en küçük çocuğu Murat Ercan geçti. Murat Ercan’la Çınar Otel’de buluştuk.
Murat Ercan ‘korkusuz’ konuşuyor. Yaşadığı deneyimleri aktarırken söz hep siyasi aktörlere geliyor. Sisteme isyan eden Murat Ercan, Çınar Otel ve Bentley Otel’in sahibi... Otelciliği de meslek olarak görmüyor.

Otelcilik meslek değil

* Sanayici bir aileden geliyorsunuz. Bir zamanlar ailenize ait Ercan Holding’in yalnızca otomotiv sektöründeki cirosu 400 milyon doların üzerindeydi. Farklı sektörlerde faaliyet gösteren dev bir şirkettiniz...
Evet... Çok şey yaşandı. Ben de çok genç yaşlarımda yaşadım farklı tecrübeleri. Öğrenciliğimde 11 yıl yurtdışında yaşadım. Üniversiteyi Amerika’da okuduktan sonra, 2 yıl

* Babanız mı yönlendirmişti?
O dönemde Ankara’daki fabrikaların kuruluş aşamasıydı, gidip geliyorduk. 2 büyük güzel fabrika kuruldu. Çok emek harcandı. Babam ileri görüşlü, benim gözümde mükemmel bir işadamıydı. Şartlar bizi çok zorladı. Uzun bir mücadeleden sonra 1988’de maalesef babama yönetim kurulundan ayrılması gerektiğini söylemek zorunda kaldım. 75 yaşındaydı, 2 kalp ameliyatı geçirmişti. O zor günlerde daha fazla yorulmasını istemedim. Ondan sonra ben görevi aldım, bankalarla mücadeleye girdim. Ne var ne yoksa hepsini verdim, desem yalan olmaz.

* Neler kalmıştı elinizde? Çok şirketiniz vardı...
Bizim bu krizden çıktığımızda boya sektöründe 2 firmamız vardı, o dönemde araba ithalatı da yapıyorduk, Çınar Otelcilik vardı, bir de 40 yaşını geçmiş bir tekstil fabrikamız vardı. Meges Boya, Akip Tekstil, Mahle Piston da bizimdi. O dönemde otomotiv sektöründen yan ve ana sanayi olarak tamamen çıktık.

* Otelcilikte kalmak sizin tercihiniz mi oldu?
Ben otelciliği meslek olarak görmüyorum. Doğduğumdan beri bu otelin içinde yaşıyorum. Yeşilköy’de yazlığımız vardı eskiden, evden çıkıp bisiklete atlayıp buraya gelirdim. Eskiden bu otelde 3 ay kalanlar olurdu, oteli yazlık ev gibi kullanırlardı. Genelde bu kişiler Ermeni ve Rumlardı. Bu ülkedeki en büyük hata bu insanlara Türkiye’yi dar etmek oldu. Bu ülkede Ermeni ve Rumlara, gayrimüslimlere yapılanlar çok büyük hatadır. Sanatkar, kültürlü insanları bu ülkeden kaçırdık. Türkiye çok yanlış yönetildi, hâlâ da yanlış yönetiliyoruz.

* Otelcilik yapmak zorlaştı mı?
Şöyle anlatayım: Bu cenneti cennet olarak kullanmak ya da cehenneme çevirmek bizim elimizde. Bence ülkemiz bir cennet ama biz bu cenneti cehenneme çevirdik. Bu cenneti ne hale getirdik? Türkiye kaçak iş yapma konusunda ehven-i şer bir yer. Bu otel 30 senedir sendikalı. Çalışanlarımla yıllardır birlikteyiz. Sendika başkanıyla dostluk ilişkimiz var. Benim bilançomu biliyor. Para kazandığım yılı da kazanmadığım yılı da bilir. Türkiye’de otelciler yaşamak için mücadele ediyor.

* Ama her yerde otel açılıyor... İstanbul’da da halen otel açığı olduğu söyleniyor...
Maalesef yöneticilerimizin büyük hataları var. Evet otelcilik gelişmeli. Yeni oteller de açılmalı. Ama bu şehirde bir planlama olmalı. Ne yazık ki kaçak iş yapmaya sistem zorluyor. Benim her şeyim kayıtlı, herkesin kayıtlı mı? Niye her yerde çalışanların tümü asgari ücretten çalışıyor. Ben 100 eurodan az paraya oda satamam, niye 50 euroya oda satanlar daha çok para kazanıyor? Önüne gelen otel yapıyor. Belediyenin vereceği imar 5 kat ama 10 kata izin alıyorlar... Herkes işini bir şekilde hallediyor.
1957 model Chevrolet’yiz biz

* Peki siz ne yapıyorsunuz? Bu otel nasıl ayakta duruyor?
Bizim ayakta kalmamız mucize. Senelik cirom içinde devlete ödediğim vergi oranı herkesten fazla. Tekstil sektöründe faaliyet gösteriyordum.

* Tekstil sektöründen neden çıktınız?
‘Abi faturalı mal veriyorsun ben faturalı mal almam’ dediler. Çıktım tekstil sektöründen. Boya sektöründe 7-8 adam gibi firma vardı, 100 adam da kayıt dışı. Alman ortağıma durumu nasıl anlatacağımı bilemedim. Rakiplerin işçisi kaçak, hammaddesi kaçak... Her 2 sektörden de aynı nedenlerle çıktım. Bu otelin normalde bu oda adetiyle yaşaması mümkün değil. Oteli yeniledik biraz ilave yaptık ama metrekaremiz belli. Bir de otel 1954 model. Bu 1954 model Chevrolet’yi 2010 model yapabilir misiniz?

* Kimler müşterileriniz?
Burada sürekli kalanlar var. 30 yıldır gelenler var. Ben 1957 modelim... 1992 modelle 2000 modelle aynı konforu vermem mümkün değil. Otelci olup da bazı şeylerin değişmeyeceğini bilmeniz lazım. Yurtdışından gelen müşterilerimiz çok farklı. Bizim otelle en yakınımızdaki otel herkesin görebileceği gibi çok farklı. Dediğim gibi 1957 model Chevrolet’yiz biz... Orada camlar açılmıyor, burada camlar kocaman, hepsi açılıyor... Orada servis farklı...Biz de farklı... Otelin kokusu farklı, atmosferi farklı. Bize gelenler takıntlı yabancılar. Buraya gelip sürekli gelmeye devam ediyorlar.

BEN OTELE GİTMEM TEKNEDE TATİL YAPARIM

* Siz nasıl tatil yapıyorsunuz?
Ben tatili teknede yaparım. Otele gitmem zor. Deniz üzerinde olmak bana iyi geliyor. 25 yıldır teknede tatil yapıyorum. Eşim de seviyor.

Uzakdoğu kültür ve geleneklerinden dolayı bambaşka şeyleri yansıtıyor. Uzaklaşacaksam Uzakdoğu’yu tercih ediyorum. Bu arada oradaki insanların yaptıklarına saygısı var. Severek iş yapıyorlar. Biz Osmanlı İmparatorluğu’nun torunlarıyız, hizmet sektörünü 30 yıldır keşfetmeye çalışıyoruz.

Hayallerimin üzerine kara bulutlar çöktü

* Siz bu arada başka bir otel yatırımı da yaptınız. Bentley Otel Türkiye’nin ilk hip oteli olarak biliniyor...
Hayalimdi diyebilirim. Farklı bir şey yapmak istedim. Harbiye’deki Bentley otelimiz dediğiniz gibi ilk hip otel İstanbul’daki. Çok taklit edildik. Bu da güzel ama değerini düşürmeyeceksin. Bentley 50 odalı bir yer. Mimarisini herkes çok beğeniyor. Bana mimarım ‘Gel Milano’da otel yapalım sana, burada bu otel değerini bulmaz’ dedi. Dediğinin doğru olduğunu daha sonradan anladım.

* Bu işte de hayal kırıklığı mı yaşadınız?
Daha genel bir yanıt vereceğim. Ben okuyup yurtdışından Türkiye’ye geldiğimden beri bunu yaşıyorum. Benim hayallerimin üzerine kara bulutlar çöktü. Bunun en temel nedeni de, Türkiye’de haksız rekabetin olması. Bu da hiç değişmiyor. Her dönemin adamları var.

En büyük kazığı Özal’dan yedik

* Siz de Özal döneminde, daha doğrusu babanız da Özal döneminde yıldızlaşmadı mı?
Ben Özal’ı çok beğenirdim. Bu ülkeye çok şey kazandırdı. Ama en büyük kazığı da ondan yedik.

* Sıkı bir muhasebe yapmış olmalısınız bunca yaşanandan sonra?
İki oğlum var, benim gibi olmaya niyetleri yok. Ben de onlara saygı duyuyorum. Biri Amerika’da çalışıyor. Diğeri henüz okuyor. O da bana ‘Arkandan ben gelmeyeceğim ben de kendi kariyerimi yapacağım’ dedi. Babam benim üniversiteyi bitirdiğime inanmadı. ‘Almanya’ya git her şeyi organize et, Eylül’de de çalışmaya başlayacaksın’ dedi. Almanya’daki ortağa gittim, ama hiçbir şey bilmiyorum. Babam her yıl fabrika kuran bir adamdı. Babama aşıktım. Hayalimdeki en önemli şahıstı. Ama evlatlarına ayıracak vakti yoktu. Ben onun yapamadığını yaptım, evlatlarıma zaman ayırdım.


DİĞER YENİ YAZILAR