‘Bize gecede 1000 euro ödeyecek turist lazım’

Haberin Devamı

ETS Grubu’nun kurucusu ve Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Ersoy, çok tartışılan her şey dahil sisteminin Türk turizminin kurtarıcısı olduğunu ama artık Türkiye’nin daha fazla harcama yapan zengin turistleri çekmesi gerektiğini söyledi. Ersoy, “Cote d’Azur’u hedef aldık biz. O kaliteyi çekmek istiyoruz. Geceliği 500-1.000 euro arası verenler var. O kitleleri nasıl getireceğiz? Konu bu... O gelir grubunu hedeflemeliyiz” dedi

Bu yaz dikkatimi çekmişti... Malum ETS Grubu’nun otobüslerini her yerde görmek mümkün. ETS demek seyahat demek. Otobüslerinin üzerinde “20 yıldır tatildeyiz” yazıyordu... İnsan okuyunca yüzünde hemen bir gülümseme beliriyor. Yaz başında ETS Grubu’nun büyük yatırımı 240 milyon dolarlık Maxx Royal Oteli’nin açılışı vardı. ETS kuruluşunun 20’inci yılında bu lüks otel yatırımıyla dikkat çekti. Otel davetlerine katılmadığım için gitmedim ama yaz boyunca bu otelle ilgili çok şey duydum. Türkiye’yi seyahat kültürüyle buluşturan ve son dönemde büyük yatırımlar yapan ETS Grubu’nun kurucusu ve Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Ersoy’la buluştuk. ’20 yıldır tatildeyiz’ diyen grubun az tatil yapan ve çok çalışan bir patronu var. İkiz kardeşi Murat Ersoy’la öğrenci arkadaşları için tur düzenleyerek başladıkları turizm serüvenlerinde daha çok büyüyeceklerini düşünüyorum. ETS Grubu Atlas Jet, ETS Tur, Didim Tur ve çok sayıda oteli çatısı altında topluyor.

Çok biliniyor ama ben yine de biraz geçmişten başlamak istiyorum. Öğrencilik döneminizde başladınız tur düzenlemeye. İkiz kardeşiniz Murat Ersoy’la birlikte. Siz de Alman Lisesi mezunusunuz. Alman Lisesi mezunlarının çoğu inanılmaz disiplinli ve lider ruhlu oluyorlar. Sizin yaşamınızda öğretim hayatınızın nasıl etkisi oldu?
‘Bize gecede 1000 euro ödeyecek turist lazım’

Biz Alman Lisesi’ni 1987’de bitirdik. Daha sonra İngilizce İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi’ni bitirdim. Babam inşaat sektöründeydi. O yıllarda babam Türkiye’nin ikinci büyük tatil köyünü açtı. Torba Tatil Köyü. Biz oraya arkadaşlarımızı turlarla götürmeye başladık. İlk deneyimimizi orada kazandık. Alman Lisesi için disiplin kesinlikle doğru ama daha da önemlisi bize Alman Lisesi’nde demokrasiyi öğrettiler. Tamamen demokratik şirket yönetiminin temelini oradan aldım. Liderlik vasıflarına orada sahip oldum.

İlk tur deneyiminiz nasıldı?

Otel açıldığında biz ilk müşterileri 400 öğrenciyi Alman Lisesi’nden götürdük. 19 Mayıs tatiliydi. Babam iki hafta sonra oteli ‘bu iş bizim işimiz değil’ diyerek kiraya verdi. Biz bu işi sevmiştik, ‘öğreneceğiz’ demiştik. Bu işi öğrenmek için çalıştık. Duru Turizm’de rehber olarak işe başladık. 1991 yılında üniversite bittikten sonra resmi tur operatörlüğüne başladık. 1999 yılında otelciliğe, konaklamaya da girdik. Voyage Otelciliği kurduk. Torba’yı da geri aldık. Birkaç otel de kiraladık. Büyüdük. 2004 yılında da havacılık sektörüne girdik.

Türkiye’de iç turizm son 15 yılda çok gelişti. Alışkanlıklar da değişti. 1980-1990’lar farklıydı. Sizce tatil anlayışındaki temel farklılıklar neler?

Eskiden Türk insanı için tatil lükstü şimdi gereklilik. İnsanlar mutlaka yılda bir kere de olsa seyahat ediyor. İki kere tatile çıkanlar da çok. Daha fazla çıkanlar da var. Bu da krizlerden etkilenmemeyi sağlıyor. Yeme içmeyi kesmiyorsanız bunu da kesmiyorsunuz.

Kredi kartı işleri büyüttü

Türkiye’de insanlar genelde kredi kartına taksitle çıkıyor tatillerine... Kredi kartı kullanımı da tatil yapma fırsatını yaydı diyebilir miyiz?

Kredi kartı işin büyümesinin en büyük etkeni. Bu iş senetle yapılamayacak duruma gelmişti, sayılar çok büyümüştü. 200 binden fazla yolcuyu taksitlendirmeniz mümkün değil. Biz 500 bin yolcu sayısını geçtik bu yıl. Kredi kartıyla taksit sistemi olması büyük avantaj.

12 ay taksitle tatile çıkanlar var mı?

12 ay yok. Genelde 0-6 ay arası taksit kullanılıyor. Biz ortalama yüzde 15 büyüyoruz her yıl. Bizim hedefimiz organize turlar dışında seyahat edenleri organize turlara katmak.

Nedir Türkiye’de bu oranlar?

Türkiye’nin yüzde 55-60’ı kendi seyahat ediyor. Organize tur kullanmıyor. Avrupa’da organize turla seyahat oranı yüzde 82-83, Amerika’da yüzde 95, Türkiye’de yüzde 40 civarında..

Bu yaz başında Belek’te yeni oteliniz Maxx Royal’i 240 milyon dolarlık yatırımla açtınız. Otel sayınız artacak mı?

Otelcilikte ilerleyeceğiz. Maxx Royal’i büyüteceğiz. Rakamlara odaklanmayacağız sindirerek büyüyeceğiz Bodrum’da bir bacağını açabiliriz.

Şehir otelciliğine yatırım yapmayı, İstanbul’da bir otel açmayı düşünüyor musunuz?

Düşünüyoruz. Her yıl 5 otel açacağız demiyoruz ama sindirerek büyüyeceğiz. Konsept olarak da yatırım olarak da büyüyeceğiz. 6 otelimiz oldu.

Maxx Royal’in getirdiği farklılık nedir?

Biz orada lüks tatili sorguladık. Lüks tatil beklentileriyle ilgili müşterilerinizle bir çalışma yaptık. 200’den fazla ortak noktada birleştiler. Odaların geniş olması, hepsinde jakuzi olması, tüm kullanılan yitecek içeceklerin markalı olması. Misafir emin olmak istiyor. Maxx Royal 12 ay açık olmalı. Golf oteli olduğu için böyle bir yatırım yaptık.

Müşterilerinizin ne kadarı yabancı oldu?

Yüzde 70’i yabancı. Çoğu BDT ülkelerinden, aslında herkes var.

Türkiye ucuz ülke algısı ve her şey dahil sistem. Sizce artık Türkiye’nin her şey dahil sisteme ihtiyacı mı var?

Her şey dahil sistemi biz icat etmedik ama biz çok geliştirdik. Antalya’da başladı. Orada sorun vardı, ‘her şey dahil’ sistem olmasa turizm gelişmezdi. Çünkü Antalya bu işler başladığında çevre sorunları ve altyapı sorunları vardı, bölge insanının da turizm kültürü oturmamıştı. 2007’de de söyledim, her şey dahil sistem Türkiye’nin kurtarıcısı. Bu işin sırrı nedir? Biri, kişi başı maliyet. En büyük maliyet işçilik. Avrupa’yla kıyasladığınızda Türkiye’nin maliyeti düşük, ayrıca ikinci nokta yiyecek içecek konusu, bu alanda da maliyet düşük. Türkiye avantajlı. Üçüncü nokta da şu; turizm Özal dönemiyle tahsislerle başladı. 100 dönümlük ve daha büyük araziler yatırımcılara tahsis edildi. Avrupa’da böyle bir yapı yok. Çok büyük otel yapmak zor. Sizin oda sayınız büyüdükçe maliyetleriniz düşüyor. Kişi başı maliyet düşüyor. Yunanistan, Portekiz, İtalya hiç birinin bunu yapma imkanı yok. Her şey dahil konusunda avantajlıyız. Ve Türkiye’de hâlâ çevre sorunu var.

Türkiye’ye gelen turist çok az para harcıyor, bunun nedenlerinden biri de her şey dahil sistem değil mi?

Kişi başına harcanan paranın düşmesinin nedeni kalış sürelerinin düşmesi. 1.000 dolara geliyor ama 10 gece yerine 6-7 gece kalıyor. 15 günlük gelenler, bir haftalığına gelmeye başladı Avrupa’daki kriz nedeniyle.

Türkiye zengin turisti çekmek için ne yapmalı?

Biz çok yatırım yapıyoruz otellerimize. Fiyatlarımız yükseldi. 100 euro’luk değil de 120 euro’luk misafire hitap etmeye başlıyoruz. Oteller renove ediliyor, gelen turist profili değişiyor. Bu önemli ve odaklanmamız gereken bir konu. Türkiye’nin hedefi Mısır ve Yunanistan olmamalı. Mısır’da her zaman karışıklık olabilir ve hep fiyat kırabilirler. Yunanistan’da da durum ortada. Fiyat düşürmek kısır döngüye neden oluyor. Tur opreratörleri Yunanistan ve Mısır’la Türkiye’yi karşılaştırmamalı. Türkiye kaliteyi artırmalı.

Kaliteyi artıralım zengin turisti çekelim diyorsunuz...

Cote d’Azur’u hedef aldık biz. Oradaki fiyatları verenler var Türkiye’de de. Biz o kaliteyi çekmek istiyoruz. Geceliği 500-1.000 euro arası verenler var. O kitleleri Türkiye’ye nasıl getireceğiz? Konu bu... Bir kere oraya gider bir kere de buraya gelir. O kitleleri Türkiye’ye de getirmeliyiz.

Zengin turistler nasıl gelecekler?

O gelir grubunu hedeflemeliyiz. Biz de de birçok otelde de bu kitlelere hitap edecek villalar var. Trafik alt yapısını kurmak lazım bu olmadan olmaz. Avrupalı gelemiyor. Mesela Antalya’ya Avrupa’dan kaç uçak geliyor? Kaç bayrak taşıyıcı geliyor? Bayrak taşıyıcı neden önemli, onların business class’ları var. O insanları normal koltukta getiremezsiniz. İsteseniz de gelmez. Gelenler özel jetleriyle gelenler... Sayı çok değil, charterlerın getirdikleri ucuz yolcular var bir de çok zenginler var. Bu yüzden de otellerin içinde özel villalar yapıyoruz, plajda özel yer ayırıyoruz. 200 şehirden direkt uçuş var İstanbul’a. Milli bayrak taşıyıcılar var. Yani artık para harcamak isteyen misafirler de geliyor. İstanbul’da otel yatırımları artıyor, alışveriş merkezlerinin tüm müşterileri artık Türkler değil. Antalya’da çok şey yapıldı, Ege’ye de atılım şart. Bakanlık, belediyeler ve yatırımcılarla işbirliği yapılmalı. Çevre konusu hassas. Balık çiftlikleri çok zarar verdi. Etkisi de 10 yıl geçmez.

Türkiye ’nin en iyi marka temsilcisi THY

İstanbul bir marka olarak öne çıkmaya başladı, Turizm Bakanlığı tanıtım çalışmalarına ağırlık veriyor. Siz Türkiye’nin tanıtım stratejilerini nasıl buluyorsunuz?

Son 3 yıldır Bakanlık tanıtımlara ağırlık verdi. Marka temsilcilerimiz oluştu. Bence Türkiye’nin en iyi marka temsilcisi THY. Reklamları çok başarılı oldu. THY, Türkiye algısına çok hizmet ediyor. THY’nin Avrupalıları uçuruyor olması da çok önemli. İstanbul markasının oluşması da önemli. İstanbul Havalimanı’nın kalitesi bile çok şeyi değiştirdi. İstanbul Atatürk Havalimanı’nda 3-4 saat geçiren bir transit yolcu bile Türkiye ile ilgili çok olumlu duygularla ayrılır. Havalimanındaki personelin davranışı bile sizi çok etkiliyor. Pasaport polisleri bile değişti bunu görüyorum.

COMO GÖLÜ’NÜ GÖRÜNCE PEYZAJA AYIRDIĞIM BÜTÇEYİ 3 KATINA ÇIKARDIM

Siz nasıl tatil yaparsınız?

4.5 yaşında oğlum var. İş çıkışında onu yanıma alıp arabada gezmek tüm stresimi alıyor. Her yıl mavi yolculuğa çıkarım. Yurtdışına da çok sık giderim ama hep tatille iş beraber oluyor. Benim her yurtdışı gezisi ARGE oluyor. Üst sınıf misafirlerin neye meyilli olduğunu görmeye çalışıyorum.

En son nereye gittiniz?

Como Gölü’ne gittim. Lugano’ya henüz gitmedim...

Her iki yer de dünyanın jet setinin gözdeleri...

Como çok güzel, oturmuş bir sistem. Biz de Sapanca Gölü var ama alakası yok. Binalar çok farklı ve peyzaj harika. Como’dan döner dönmez peyzaja ayırdığımız bütçeyi 3 katına çıkardım. Biz sınır duvarlarını limon selviyle yaparız, onlar manolya ağacıyla yapmışlar... Zahmetli olur ama olur.

DİĞER YENİ YAZILAR