Serdal Kodal ve Cem Özbalcı’yı ağzım açık dinledim. Serdar Kodal ve Cem Özbalcı’nın şirketlerinin adı SORS. Bankalara ve avukatlık bürolarına hizmet veriyorlar. Kredi kartı ve bireysel kredi yolsuzluklarını araştırıyorlar. Müşterileri Türkiye’nin en büyük bankaları ve tanınmış avukatları. Onların işi bankalara sahte başvuru yapanları, bankaları dolandıranları, internet üzerinden sahtecilik, dolandırıcılık yapanları ortaya çıkarmak.
Emekli polisle çalışıyor
‘Dedekliflik hizmeti mi?’ diye soracaksınız, hayır değil, onlar araştırma ve raporlama yapıyor. Örneğin banka yapılan kredi kartı başvurusundan kuşkulanıyor, SORS’a haber veriyor, başvurunun gerçek mi sahte mi olduğunu SORS araştırıyor.
Bunu nasıl mı yapıyorlar? Onların de meslek sırları var, burada her noktasını anlatamayız ama öncelikle teknolojiden yararlanıyorlar, sonra onlarla birlikte çalışan bir emekli polis grubu var. Bu emekli polisler yerinde inceleme yapıyor. SORS’un İstanbul, Ankara ve İzmir’de büroları var, hizmet ağı sayesinde de Türkiye’nin her yerine ulaşıyorlar.
‘Ağzım açık kaldı’ dedim yazının girişinde, nedenini yazayım. Yapılan dolandırıcılıklar ve sahtecilikler inanılır gibi değil. Kendi fotoğrafına bakıp, ‘Ben değilim’ diyenler, ölüler üzerine kimlik düzenleyip kredi kullananlar...
Serdar Kodal ve Cem Özbalcı isim vermeden benimle ortaya çıkardıkları birkaç olayı paylaştı, aşağıda onları sıralayacağım.
Fotoğrafına bakıp ‘Ben değilim’ diyebildi
SORS Bilgi Denetim firmasının müfettişi, sahte kimlik ile kredi kartı talebinde bulunan şahsın istihbaratı için İstanbul’da kayıtlarda sözde işyeri olarak belirtilen adrese gitmiş. Film şirketi olarak faaliyetini sürdürdüğünü beyan eden bu yerin kontrolü sırasında (tahmin edersiniz ki film şirketi olabilecek hiçbir özelliği olmayan ve ev olarak kullanılan bir mekan), çevrece de bir süreden beri bu yerde yaşadıkları bilinen 2 kişiye şahsı tanıyıp tanımadıkları sorulmuş. Bu kişiler müfettişin elindeki resme uzun uzun baktıktan sonra şahsı tanımadıklarını ifade etmişler. Halbuki sahte kimlikle yapılan başvuru esnasında verilen nüfus cüzdanındaki resmin aynısı büyütülmüş olarak salona açılan bir odanın duvarında asılı olup, üstelik bu fotoğrafın şahsı tanımadığını söyleyen kişinin bizzat kendisine ait olduğu belliymiş. Kendi resmine bakarak ‘Bu kişiyi tanımıyorum’ diyebilmek herkesin yapabileceği bir şey olmasa gerek..
Aynı fotoğraflı 2 nüfus cüzdanı...
AvcIlar’da beyan ettiği bir adreste sözde mevcut bir işyeri üzerinden kart talebinde bulunan kişinin yalan beyanda bulunduğunun saptanması sonrası sözde iş telefonu aranmış, aynı sahte adreste ısrar ettiğinin görülmesi sonrası ev adresi de kontrol edilmiş, yaptığı iş nedeni ile aynı kişi olduğu düşünülen şahsın ev adresi çevresinde bir başka isim ile tanındığı anlaşılmış. Ev sahibinden kontrat yapılırken verdiği nüfus cüzdan fotokopisi incelenmiş, sahte olduğu anlaşılmış. Ev sahibine verdiği nüfus cüzdan fotokopisinde farklı kimlik bilgileri, bankaya yaptığı kart başvurusunda da farklı kimlik bilgileri bulunan her iki nufüs cüzdanında da aynı fotoğrafın yer aldığı anlaşılmış.
Dul bayanın ölen eşi üzerinden Iraklı biri kredi kartı almayı başarmış....
Uzun zamandır Türkiye’de yaşayan Irak uyruklu havutçuluk ile geçinen kişi birkaç yıldır beraber yaşadığı dul bir bayanın 15-20 yıl önce vefat eden eşinin sürücü belgesindeki fotoğrafı değiştirip birkaç bankadan birden kredi kartı almayı başarmış. Bankanın kredi kartı başvurusunda şüphelendiği bu durum, ev adresinin yerinde kontrolü sırasında ortaya çıkarılmış.
İş adresi olarak gecekondunun adresini verdi....
YapIlan başvurulardan birinde gecekonduya sahte tüzel kişilik kazandıran bir şahıs, bu şirketin referansı ile başvuruda bulunmuş ve gecekonduda çalan telefonu, şirket hattı olarak kayıtlara geçirmiş. Bu şekilde 6-7 değişik bankaya müracaat ettiği ve hatta bazılarından kabul gördüğü anlaşılmış.
İmamın kimliğini alarak dolandıranlar da var
Antalya’da imamlık yapan bir kişinin kayıp nüfus cüzdanını bulup, bu cüzdandaki fotoğrafı değiştirerek, sahte kimlik belgesi üzerinden şirket kurup, vergi levhası da alan bir şahıs aynı zamanda çek karneleri de almış ve piyasada 6 ay içinde yaydığı yüksek güven sayesinde oldukça yüklü miktarda çek ve senetle mal alımında bulunmuş. İşyerinin bulunduğu binanın tamamının mülk sahibi olan kişiyi bile gördüğünde ayağa kaldıracak şekilde itibar yaratan bu kişi boş kolileri cama dayayıp “CENAZE NEDENİYLE KAPALIYIZ” şeklindeki bir ilan sonrası bir daha hiç gelmemiş. Şahsın ev adresi de kontrol edilmiş, 2002 yılında bir muhtarlıkta çalışan görevlinin nakil belgesindeki el yazısı farkını kavrayamaması nedeni ile nakilli gibi kayıt yapıldığından, sahte kimlikli şahsa gerekli olan ikametgah belgelerinin çıkarılabilmiş olması da kişinin başka bir yeteneği. Tabii ki çekirge fazla sıçrayamamış ve yerinde kontrol sonrası kişinin durumu tespit edilerek, çıktığı bu maceraya son verilmiş.