Anadolu Holding’in dev sağlık kuruluşu Anadolu Sağlık Merkezi’nin CEO’su Murat Dayanıklı, hastanenin kuruluşunda büyük emeği olan kişilerden biri.
2 yıl önce Gebze’de faaliyete geçen hastanenin hayata geçmesi hayli sancılı bir süreç sonucunda gerçekleşmişti. Murat Dayanıklı da bu projede 8 yılı aşkın süredir çalışıyordu.
Kendisiyle 2006’nın Kasım ayında yaptığım görüşmede, “Hedefimiz Amerikan standartlarında bir hastane yapmaktı, bunu başardık. Amerika’dan bize hasta gelecek” demişti gururla.
ASM’yi çocuğu gibi görüyordu.
Murat Dayanıklı şimdilerde yuvadan ayrılıp, kendi kanatlarıyla uçmaya hazırlanıyor.
Bu kararını da yakın çevresine, “Tuncay Özilhan’ın önderliğiyle Anadolu Vakfı Türkiye’ye Amerikan standartlarında bir sağlık merkezi kazandırdı ve ASM şu anda büyük bir başarıyla geleceğe doğru ilerliyor ama artık benim ASM’deki misyonum tamamlandı” sözleriyle anlatıyor.
Başarılı bir yönetici...
Edirne doğumlu Murat Dayanıklı doktorlukla yöneticiliği başarılı bir biçimde birleştirmiş biri.
Gençliğinde babasının hastanesinde deneyim kazanmış. Tıp Fakültesi’ni bitirdikten sonra mecburi hizmete gitmek yerine “Önce işletme okuyacağım” demiş ve İstanbul Üniversitesi İşletme İktisadı Ensstitüsü’nde uluslararası işletme programına girmiş. Bu da yetmemiş, Amerika’da Yale Üniversitesi’nde “sağlık yönetimi, kaynak kullanımı ve politikası” yüksek lisans programına katılmış.
Harvard Sağlık Sistemi’nde yönetim analisti olarak çalışma yaşamına adım atan Dayanıklı, California Pacific Sağlık Hizmetleri Organizasyonu’nda stratejik planlama ve performans değerlendirmesi direktörü; daha sonra da Mercer Danışmanlık şirketinde danışman olarak görev almış.
1999’den bu yana da Anadolu Vakfı İstisadi İşletmesi’nde icra başkan vekili. Bu başarılı ismi yakında başarılı bir yönetici olarak değil, başarılı bir girişimci olarak görebiliriz.
İddaa “Ekmeğimi böldüm de yedim” diyor
İddaa’nın yeni kampanyasının sloganı “Ekmeğimizi Paylaşıyoruz”. Doğrusu kampanyanın dikkatimi çekmesinin nedeni şu anda İddaa ile ilgili belirsizliğin sürmesi. İddaa oyunu Mart ayında durdurulabilir. Kamu İhale Kurumu şartlarına uymadığı için Danıştay İddaa oyununu düzenleyen ihale işleminin yürütmesini oy birliğiyle durdurdu ve geri sayım başladı. Oyunların devam etmesi için hazırlanan yasaya yeni bir madde eklenmezse İddaa durdurulacak.
Durdurulsa ne olur?
Kampanyada kısa yoldan bu sorunun yanıtı veriliyor.
İddaa’cılar kendilerini Futbol Federasyonu’na, ilgili bakana, kulüplere ve oyunun takipçilerine anlatmak için kolları sıvamış. Kampanyanın görseli kocaman dilimlenmiş bir ekmek. Ekmekte boş dilim yok. Dilimlerin yanındaki rakamları okuyunca “İddaa en hayırsever kurum” diyebilirsiniz.
Hasılat şöyle dağılıyor:
* Ekmeğin köşesi Çocuk Esirgeme Kurumu’na ayrılmış. İddaa oynandığı 2004’ten beri bu kuruma 29 milyon 500 bin YTL katkıda bulunmuş.
* 1 milyar 780 milyon YTL ikramiye olarak dağıtılmış.
* 291 milyon YTL “Türk futboluna katkıda bulunduk” dilimine ayrılmış. Bu meblağ kulüplerin isim hakları için ödenmiş.
* 5 milyon 700 bin YTL Kredi ve Yurtlar Kurumu’na, 2 milyon YTL Türkiye Tanıtım Fonu’na, 4 milyon 400 bin YTL Gençlik ve Spor Müdürlüğü’ne, 1 milyon 900 bin YTL Savunma Sanayi Destekleme Fonu’na katkıda bulunulmuş. 586 milyon YTL de KDV ve Şans Oyunları Vergisi olarak ödenmiş.
* 2004’ten bu yana İddaa sayesinde kulüplere toplam 210 milyon dolar ödendi. İkinci ve üçüncü lig kulüpleri için bu katkı yaşamsal önem taşıyor.
* Ayrıca İddaa’nın yurt çapında 4 bin bayii var. 60 bin kişi bu işten ekmek yiyor.
Bu rakamları okuyunca “İddaa olmasa ne olur? Sonuçta ödüllü bir tahmin oyunu” diyemiyorsunuz.
Tamam, insan dilimlenmiş ekmeği görünce “İddaa da taş mı yiyor?” diyor demesine ama; işin diğer yönünü görmemek de mümkün değil.
Açık olan şu, İddaa olmazsa bu oyunların tutkunları tamamıyla illegal ortama kayar, bu sefer hem kulüplere hem de İddaa’dan katkı sağlayan bütün kurumlara taş yemek düşer.