Fibula Mücevhercilik’in sahibi Öztürk Şerefoğlu, Bodrum’daki lüks otel Amanruya’nın da ortağı... Şerefoğlu, Nuruosmaniye’de 72 odalı bir oteli de Starwood Grubu’nun Aloft markasıyla yakında hayata geçirecek. Bodrum’daki otelin müşterilerinin yüzde 90’ının yabancı olduğunu söyleyen Şerefoğlu, “Türkler’in çok iyi bildiği bir zincir değil Aman... Türkler de geliyor ancak yüksek fiyat ödediğinde farklı isteklerde bulunuyorlar. 50 dönümlük arazide oda servisi var. Aman Resort’un sahibi Adrian Zecha bana ’Bu oteli Türkler için yapıyorum’ dese yatırıma girmezdim zaten” dedi.
Öztürk Şerefoğlu’yla Nuruosmaniye’deki Fibula Mücevhercilik’te buluştuk. Şerefoğlu, artık yalnızca kuyumculuk sektöründe adından söz ettiren bir işadamı değil, son iki girişimiyle turizm alanında önemli projelere imza atan biri. Öncelikle yazmak isterim, çok kibar bir insan Öztürk Şerefoğlu. Hiç böbürlenmiyor, iş yaşamında yaptıklarını anlatırken “Bir zamanlar taklit ediyorduk” da diyor. Bu yıl adından çok söz ettireceğine kesin gözüyle bakılan Amanrüya’nın ortağı Öztürk Şerefoğlu. Dünyada huzuru arayanların oteli olarak bilinen Aman Grup Bodrum’daki oteliyle Türkiye’deki ilk yatırımını yaptı. Öztürk Şerefoğlu bu otele ortak olmak dışında Nuruosmaniye’de 72 odalı bir oteli de Starwood Grubu’nun Aloft markasıyla işbirliğiyle yakında hayata geçirecek.
- Sizi biraz tanımak istiyorum. İlk işiniz neydi?
Kahramanmaraşlıyım. Üniversiteye kayıt için İstanbul’a geldim. Uzaktan bir akrabamla konfeksiyon işi yapmaya başladım. İlk kazancımı oradan sağladım. Sultanhamam’ın cazibesi beni sardı ve üniversiteyi yarıda bıraktım. Benim bütün ilişkilerim arkadaşlık üzerine kurulu. 30 kişiyle iş yaptım, hepsiyle dostum. Konfeksiyondan sonra da sanayi işine yine ortaklarımla girdim. Sanayicilikte kotalar geldi. Ortağım sermaye eksikliği nedeniyle altın sektörüyle ilgilenmeye başladı.
- Sizi de cezbetmiş olmalı...
Aynen öyle oldu. Çok sevdim. 1989’da ilk mağazamızı açtık. 1994 yılında büyüdük. Sektörü ben çok sevdim. Çok şey yapılacağına inandım. Tekstilde önemli bir hammaddeyi alıp kesip işliyorsunuz, o zaman para kazanıyorsunuz. Oysa altın farklı. Hep para ediyor. Herşeyden vazgeçseniz de hemen paraya dönebiliyorsunuz. Ama işin içine girince zorluklarını da gördük.
-Ne gibi zorluklardı bunlar?
Biz de ilk işe başlayınca İtalya ve Fransa’yı taklit ettik. Ben bunu açık yüreklilikle söylerim. Böyle öğrendik işi. 1995 yılından sonra ülkemizdeki değerleri fark ettik. Ülkemizde 5 bin yıllık bir geçmişi var altının. Araştırmalara başladık. Fibula işte bu arayışta doğdu.
- Ne demek Fibula?
Fibula, Frig döneminde insanların iki yakasını bağlamakta kullandıkları iğne, hem takı hem birleştirici anlamında. Geçmişten bir isim koymak istedik. Yaşadığımız coğrafyadaki takılardan esinlenerek takılar yapıyoruz. Savaş baltasından da Kuran kabından da esinleniyoruz. İlk yıllar zorlandık. Sonra zaman içinde bu işe herkes girdi. Sektördeki büyük firmaların hepsi bu işe girdi, bizden çok daha öne çıkanlar oldu, bence bu gurur verici sektör için. Biz her dönemde stabil kaldık. Yüzde 50 ihracatımız var uzun süredir. 18-22 milyon dolarlık bir hacmimiz var. Ne zıplama yapıyoruz ne de iniş. Geçmişte Amerika’da iyi iş yaptık. Orada 18 mağazamız oldu ama şimdi kapattık. Oradaki ortaklarım krizden çok etkilendi. Japonya ve Amerika eskiden bizim için başlıca ihracat yerleriydi.
- Şimdi nerelere ihracat yapıyorsunuz?
İran, Körfez ülkeleri, Rusya, Belarus, Azerbeycan gibi ülkelere ihracatımız var. Bu ülke imajıyla ilgili. Ülke kapıyı açıyor biz de o kapıdan giriyoruz. Hiçbirimiz dünya çapında bir marka değiliz. Türkiye’de de 26 satış noktamız var.
- Siz nasıl otelci oldunuz?
1989-2000 arasında Gerede Otelimiz vardı. Kış ve dağ oteli. Beşiktaş’ın kamp yaptığı oteldi. 2000 yılında devrettim arkadaşlarıma. Ben buralarda otel yapmak istedim. Tarihi yarımada çok özel bir yer. Tarihi Ahmet İmam Matbaası’nın olduğu yeri aldık. Otel yapıyoruz. 72 odalı butik otel olacak. Starwood Grubu’yla anlaştık. Onların Aloft markasıyla işbirliği içindeyiz.
Bodrum’a ‘huzuru’ getirdi
- Aman Grubu sizi nasıl buldu?
Konuşmamın başında da söylediğim gibi. Her şey dostlukla arkadaşlıkla oluyor. Başbakanlık Tanıtım Ajansı’nın başında Alpaslan Korkmaz Bey vardı. Kendisi arkadaşımdır. Türkiye’ye gelen yabancıları en azından bir kahveye gönderir bize, biz de ev sahipliği yaparız. Hiçbir ticari beklentimiz yok bizim bu işte, tanıtım amacıyla. Aman Otelleri’nin sahipleri Adrian Zecha ve Zelfa Oliver geldi buralara. O zaman yalnızca çevreyi gezdirmek için buluştuk. Bizim otele baktılar, küçük buldular. Başka yer bulduk Cağaloğlu tarafında, orası da olmadı.
- Ve Bodrum oldu...
Aman Grubu ‘Ben otelim’ demiyor, ‘Lifestyle’ diyor. Oda sayısı söylemiyor, ‘Anahtar’ diyor. O arada onlar hazır bir olayın içine girdi. Dünya kriziyle birlikte Hüsnü Özyeğin projeden çekilmek istedi, ‘Girdiğim koşullarla çıkarım’ dedi. Bana teklif ettiler. Ben de böylece hem araziye hem de projeye ortak oldum. Kolay karar değildi.
- Nasıl karar verdiniz?
8 oteline gittim. Mükemmel bir konsept. Bali’deki otele gittim, gece vardık, sabah kalktım gözüm deniz arıyor, deniz yok. Her yer pirinç tarlası. Huzurun adı Aman. Türkiye’deki otelleri 25’nci. Yakında 30’a ulaşacak. Yunanistan ve Portekiz’de de projeleri var. Aman Otelleri Türkiye için 3 yıldır bekliyordu. Finansmana ihtiyaçları vardı. İyi bir başlangıç yaptık.
- Ne kadarlık bir yatırım yaptınız?
50 milyon dolara yakın yatırım yaptık.
- Otel açıldı, kimler ilk müşterileriniz?
Müşterilerinin yüzde 90’ı şimdilik yabancı. Türkler’in çok iyi bildiği bir zincir değil. Gelen müşteriler de asla açıklanmıyor. Türkler de geliyor ancak Türkler böyle bir para ödediğinde farklı isteklerde bulunuyor. Ambiansa geliyor yabancılar. Türkler, ‘1.200 euro verdim çay ılık olmasın’ diyor. 50 dönümlük arazide oda servisi var. Adrian Zecha, bana ’Bu oteli Türkler için yapıyorum’ dese ben zaten bu yatırıma girmezdim.
- Arazi çok büyükmüş, villalar da yapılacak mı?
420 dönümlük arazi. Villa planları var...
TARİHE MERAKLIYIM, GEZMEYİ SEVERİM
İş dışındaki hayatınızda ne yaparsınız? Hobileriniz var mı? Çocuklarınız var mı?
4 çocuğum var. 3 kız, bir erkek. Çocuklar büyük keyif. 9 yaşındaki kızımın kalemi çok iyi. Hepsinin değişik özellikleri var. Gezmeyi çok severim. Tarihe meraklıyım. Eşim de gezmeyi çok seviyor. Eşimin kültüre merakı çok. Nereye gitsek çok özel yerleri bulur araştırır. Türkiye’de de çok gezeriz. Urfa, Karadeniz hepsi çok farklı özelliklere sahip. En son Venedik’e gittik. Defalarca gitmiş olmama rağmen bu sefer yine farklı yerlerini keşfettik.
160 bin müptela vardı, 220 bine çıktı
Bodrum’da hedefiniz ne?
Aman Resort, Türkiye’ye daha önce hiç gelmemiş insanları getirmekte kararlı. Projeye başladığımızda 160 bin müptelası vardı bu markanın.
Müptela mı diyoruz?
Müdavimi de diyebilirsiniz. Bu kişiler yüksek gelir grubundan hep Aman Oteller’nde kalıyorlar. Reklam yapmıyor bu otel zinciri. Biz projeye başladığımızda 160 bin kişiydi, şimdi 220 bin oldu. Bu sayede şu anda Haziran ayı içinde dolu otel. Aman huzur demekmiş. Tüm otellerinde huzur var. Ben Kahramanmaraş’tan İstanbul’a geldim. O dönemde alabalıktan başka balık bilmezdim, yaşayarak öğreniyoruz. Ben de yeni öğrendim. Aman Resort bambaşka, tarzı çok farklı. Mücevher gibi benim için, en büyük mücevherim oldu. Adrian Zecha bu işte bir efsane, çok mutluyum onlarla ortak olduğuma.
Amanruya’da hedef Türkler değil, Türkiye’ye hiç gelmemiş zenginler
Haberin Devamı