‘AB sürecinde istek yok Mali Kural’ın beklemesi hayal kırıklığı’

Haberin Devamı

TÜSİAD Başkanı Ümit Boyner Avrupa Birliği sürecini hızlandıracak bir istek ve motivasyonun olmadığını ifade ediyor, Mali Kural’ın kanunlaşmamış olmasını ise hayal kırıklığı olarak değerlendiriyor



TÜRKİYE Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Başkanı Ümit Boyner’le yaptığımız röportaja bugün de devam ediyoruz. Krizle boğuşan Avrupa Birliği’nde dinamizm eksikliği olduğuna değinen Boyner, AB süreci devam etmesine rağmen süreci hızlandıracak bir istek ve motivasyonun olmadığını ifade ediyor. Boyner’in ısrarla üzerinde durduğu konu rekabetçilik. Bu nedenle Türkiye’deki yatırım ortamı açısından büyük önem taşıyan Mali Kural’ın kanunlaşmamış olmasından TÜSİAD’ın hayal kırıklığı duyduğunu belirterek, “Bunun 6 yıldır kanunlaşmayan Türk Ticaret Kanunu’nun durumuna benzemesini istemiyoruz” diyor. Bununla birlikte, TÜSİAD olarak Türkiye’de demografik değişim başlıklı, bugüne kadar yapılmış en geniş araştırmayı önümüzdeki Ekim ayında yayınlayacaklarını açıklıyor. Boyner, BM Nüfus Fonu ile birlikte 2050 perspektifiyle hazırladıkları ve 2 yıldır üzerinde çalıştıkları bu raporun sosyal güvenlik, sağlık, eğitim ve istihdam konularına ışık tutacağını, kaynak oluşturacağını ifade ediyor.


*Türkiye’nin büyüme modeli ile ilgili tartışmaların içindesiniz. Farklı öneriler getiriliyor. TÜSİAD’ın önerisi nedir?

Daha rekabetçi olmalı Türkiye. Biz Türkiye’ye kazandıracak model arayışı içindeyiz. Bunun başında eğitim, inovasyon kapasitesi geliyor. Yüksek istihdam yaratan sürdürülebilir büyümeye geçmek için yapılması gerekenler var. Türkiye’nin bugüne kadar uyguladığı belli makro düzeydeki reformların mikro düzeylere indirgenmesi lazım. Eğitimden bahsederken vasıf uyumsuzluğunu giderecek, mesleki eğitimi ön plana çıkaracak ve tabii ki teknolojik anlamda Türkiye’ye üstünlük sağlayacak çalışmalara ihtiyaç var. Biz ucuz maliyet ülkesi değiliz. Verimlilik konuları Yatırım Ortamını İyileştirme Koordinasyon Kurulu’nun ve Sayın Babacan’ın topladığı EKK’nın (Ekonomi Koordinasyon Kurulu) da gündemini oluşturuyor. Bu iki yapıyı önemsiyoruz ve bu yapıların kurumsallaşabilmesi için çaba sarf ediyoruz.


İşsizlik büyüme problemi

*İşsizlik oranları hızla arttı. Her sanayici bir işçi alsın da denildi...

Son olarak işsizlikte mevsimsel rakamlarda düşüş var ama işsizlik Türkiye’nin yapısal bir sorunu ve 10-15 senenin bir tortusu niteliğinde. Hazırlanan istihdam paketinin Temmuz ayında açıklanacağı belirtildi. TÜSİAD da dahil olmak üzere tüm taraflar hazırlanmasına katkıda bulundu. İşsizliğin aslında bir büyüme problemi olduğunu da unutmamak gerekiyor. Türkiye sürekli cari açığını büyüten bir büyüme modelini yürütemez. Yeni sanayi modeli bu nedenle bizim için önemli. Neticede Türkiye’de ara malı ithalatına dayalı bir sanayi modeli var. Bundan farklı bir modele geçmeliyiz.


Rekabet için yapısal reform


*Ne yapacaksınız bununla ilgili önümüzdeki dönemde?

Biz CEO forumları yapıyorduk. Önümüzdeki dönemde ağırlıklı olarak sanayinin temsilcilerinin katıldıkları bir yuvarlak masa toplantısı ile çalışmalarımıza yeni bir odak noktası kazandıracağız. Türkiye’nin rekabetçi gücünü artırması önemli. Başbakan da programı uyarsa katılacak. Ancak belirtmem gerekir ki, her önerimiz rekabetçi piyasa anlayışı içinde olacaktır, piyasa ekonomisi ile dost olan bir sanayi politikasını öneriyoruz.


*Değerli Türk lirası tartışmaları var...

Bu tartışmaları verimli bulmuyorum. Yapısal problemleri makro tercihler ile çözemeyiz artık bunu görelim. Bizim odaklanmamız gereken nokta rekabetçi gücümüzü yapısal reformlarla artırmak olmalı. Sürdürülebilir büyümeye geçiş çok hızlı ve kolay olmayabilir ama Türkiye bunun temellerini atmak durumunda. Özellikle TÜSİAD olarak KOBİ’lerin Türkiye büyümesine eklemlenmesini önemli buluyoruz. KOBİ sayımız çok yüksek Türkiye’de. KOBİ’lerin ölçeklerini büyüterek büyüme modelinde yer almaları ve bölgesel kalkınmışlıkta aktif olmaları çok önemli. KOBİ’lerin önemli bir kısmının kayıtdışı çalıştığı bir sistemden katma değeri etkiledikleri bir modele geçmeyi düşünüyor, hayal ediyor, bunun üzerine çalışıyoruz. Anadolu’daki Kalkınma Ajansları’nın bulunduğu yerlerde Türk Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu TÜRKONFED’le başlattığımız proje var. Ben de bazı toplantılara gittim. Eylül ayında yeniden bu toplantılara hız vereceğiz. Her ay değişik bir ilde TÜRKONFED’in de yapılanmasını artırmayı istiyoruz. Kalkınma Ajansları’nın olduğu yerlerde bağımsız tarafsız iş örgütlerinin kalkınma ajansının çalışmasına katkıda bulunmasını amaçlıyoruz. Ayrıca bölgenin rekabetçi olabilecek şartlarını ön plana çıkarmakta rol almalarını istiyoruz. Bu alanda daha merkeziyetçi bakış açısı var. Kalkınma Ajansı dinamiği belli bir bütçeden pay alıyor ve Türkiye’nin genel bir teşvik programı var. Biz biraz daha adem-i merkeziyetçi bir bakış açısıyla aslında bu ajansların kendi içlerinde rekabetçiliklerini artırmalarına imkan vermenin yararlı olacağına inanıyoruz. Bu model İngiltere ve İspanya’da başarılı olmuş. Bölgesel kalkınma farklılıklarının giderilmesinde sanayiyle meslek eğitiminin birlikte çalışması da bizim için çok önemli.


Demografik değişim raporu

*Gelişmekte olan bir ülkeyiz çok uzun zamandır. Sizin üyeleriniz arasında gelişmiş ülkelerdeki rakiplerini geride bırakan örnekler var. Şirketlerin başardığını ülke olarak başarmamız gerekiyor. Ama bu eşiği atlamak çok zor. Yalnızca da ekonomiyle de ilgili değil. Siz bu eşiği Türkiye’nin nasıl atlayabileceğini düşünüyorsunuz?

Orta halli bir ülkeyiz. Verimlilik tabanlı büyüme modellerine geçen ülkeler dünyada rekabetçi gücü ellerine geçirdiler. Finlandiya, İsveç aslında İskandinav ülkeleri bunu yaptı.


*Onlar bizden çok farklı değil mi?

Evet biz demografik olarak çok farklıyız, biz genç nüfusuz, hızlı büyüyoruz ama bunların ışığında büyüme modellerine bakmalıyız. Önümüzdeki 6 aylık programda; Ekim ayında kamuoyu ile paylaşacağımız yeni bir rapor hazırlıyoruz. BM Nüfus Fonu’yla birlikte, 2050 perspektifiyle Türkiye’nin demografik değişim haritasını çıkarıyoruz. 2 senedir çalışılıyor bu konuda. Bu rapor bize eğitim, sağlık-sosyal güvenlik, işgücü-istihdam konularında önemli ipuçları verecek. Bu anlamda bir çalışma epeydir yapılmadı. Bu çalışmanın iyi bir kaynak olacağını düşünüyoruz. Yeni dönemde gündeme getireceğimiz başka projelerimiz de mevcut.


*Ne gibi?

Enerji sektörünün liberalizasyonu, Türkiye’nin enerji koridoru olabilmesi önemli konular bizim için. Enerji Bakanlığı’yla ilgili işbirliği içinde önemli çalışmalar yaptık. Uluslararası boyutlarda, enerji nakil hatlarının politiğine ilişkin Ekim-Kasım aylarında uluslararası katılımı olan bir toplantı yapacağız.



Mali Kural hayal kırıklığı

*Mali Kural bekliyor Meclis’te. Gündeme gelmiyor. Mali Kural da çıkmazsa...

Mali uyum ve Orta Vadeli plan çok önemli. Mali Kural’ın kanunlaşmamış olmasından hayal kırıklığı duyuyoruz. Sayın

Ali Babacan’ın da gündeminde bu konu önemli yer tutuyor, bunu da biliyoruz. Kendisi de gayet iyi biliyor ki Mali Kural’ın kanunlaşması Türkiye’deki yatırım ortamı açısından çok önemli. Bizim yatırım kaynağına ihtiyacımız var. Bunun referandum sonrasına kalması endişe yaratıyor. Bunun Türk Ticaret Kanunu’nun durumuna benzemesini istemiyoruz. Altı senedir kanunlaşmayan bir Türk Ticaret Kanunu var. Türkiye’nin en büyük yapısal sorunlarından biri olan kayıtdışı ekonomi açısından çok önemli. Kayıt dışı ekonomiyle Türkiye’nin verimlilik tabanlı büyümesi, istihdam yaratması gerçekten çok zor. Bunlar için Türk Ticaret Kanunu’nun çıkması önemliydi. Mali Kural da aynı sona uğramasın... Piyasa ekonomisinin başarılı işleyebilmesi açısından özerk denetleyici ve düzenleyici kurumların varlığı ve işlevselliği çok önemli. Bu bağlamda Merkez Bankası’nın, Sermaye Piyasası Kurulu’nun, BDDK’nın özerk yapısını makro istikrarın tesisi açısından çok önemli buluyoruz. Kırılganlığın giderilmesinde bu tip kurumların özerkliği çok önemli.



Artık adım atması gereken Avrupa Birliği


*AB sürecinde 35 başlıktan 3’ü açılabilecek durumda. Kıbrıs engeli var, Sarkozy ve Merkel engeli var. Siz TÜSİAD’da önceki yönetimde AB lobisi oluşturmak için de çaba sarfettiniz. İki taraftan da sormak istiyorum. AB ülkelerinde ne yapıyorsunuz? Türkiye’de kamuoyunda AB’ye inanç zayıfladı, bu konuda bir şey yapacak mısınız?

AB kendi içinde sıkıntıda. Ekonomik kriz var ve de bir yönetişim sorunu var. Benim edindiğim izlenim uzlaşmış, bütünleşmiş bir siyasi birlik yok karşımızda. Almanya, ekonomik krizde yaptırım gücünü artırdı. Yine önümüzdeki dönemde Sarkozy ve Merkel etkili olacak. AB Konseyi’nden de hâlâ rapor çıkmış değil, dinamizm eksikliği var AB’de de. Kıbrıs’ın sürekli önümüze gelmesi artık ahlaki bir sorun oldu. Adım atması gereken AB, bu konuda. Ama tüm bunlara rağmen süreç devam edecek ama maalesef süreci hızlandıracak bir istek ve motivasyon yok. Sayın Başbakan “Kopenhag Kriterleri yoksa Ankara Kriterleri” var demişti, gerçekten de üyeliğimizin gerçekleşmesi kadar AB’nin uyum sürecinde yaptıklarımız, kendimiz için önemli. Görüşmeler, İlerleme Raporları önemli, bizim kendi içimize dönüp üstümüze düşenleri yapmamız lazım. Bu konuda 2007 yılında, hükümetin yayınladığı bir yol haritası belgesi var.

DİĞER YENİ YAZILAR