32 yıl sonra girişimci oldu ‘akıl vererek’ şirketlere yüzde 20 tasarruf sağlıyor

Haberin Devamı


32 yıllık çalışma hayatı olan 20 yıl Sodexo’yu yöneten Eşref Hamamcıoğlu, UP Danışmanlık adıyla kendi şirketini kurdu. Artık şirketlerin en iyi hizmeti vermeleri için çözüm önerileri oluşturuyor, yeni teknolojilerle şirketleri buluşturuyor, para ve zamandan yüzde 20 tasarruf sağlayacak verimliliği artıracak öneriler geliştiriyor

Eşref Hamamcıoğlu, 20 yıl Sodexo’nun başındaydı. 32 yıllık çalışma hayatını geçen yıl farklı bir yöne kaydırdı. Sodexo serüvenini noktaladı ve UP Danışmanlık adıyla kendi şirketini kurdu. Eşref Hamamcıoğlu şimdi şirketlerin en iyi hizmeti vermeleri için çözüm önerileri oluşturuyor, yeni teknolojilerle şirketleri buluşturuyor. Zamandan tasarruf sağlayacak, verimliliği artıracak öneriler geliştiriyor şirketler için. Galatasaray Lisesi ve Sorbonne Üniversitesi mezunu, hizmet sektörünün deneyimli ismi Eşref Hamamcıoğlu’yla Gümüşsuyu’ndaki ofisinde buluştuk. Hamamcıoğlu, sıcak kanlı ve hoş sohbet biri. Fransa ile ilişkileri yıllardır yakından takip ediyor, dış ilişkiler özel ilgi alanı.

Sorbonne Üniversitesi’nde okumuşsunuz. İlk iş deneyiminiz neydi?

1974 yılında Galatasaray Lisesi’ni bitirdim. Sonra Sorbonne Üniversitesi’ne gittim. Orada işletme okudum. Üniversitenin 3’üncü sınıfından sonra çalışmaya başladım. Paris’te zenginlerin oturduğu bir binada güvenlik görevlisiydim. Telefonlara da bakıyordum. Gündüzleri de okula giderdim. İlk paramı o zaman kazandım. Üniversiteyi bitirince döndüm. Dönmemeyi düşünmedim. O zamanlarda da Avrupa’da iş bulmak zordu. Orada iyi iş bulsam bile ikinci sınıf vatandaş olacaktım. Ankara’da çalıştım bir yıl. O dönemde ihracat hamleleri yeni başlıyordu. İki lisanım vardı, dış ticaretle uğraşan bir şirkette çalıştıktan sonra Tekfen Grubu’na girdim. Orada 12 yıl çalıştım ve daha sonra 20 yıl hayatımda Sodexo vardı.

Amaç çıtayı yükseltmek

Siz neden bıraktınız o işinizi?

Benim bir oğlum var. O üniversitede okuyordu Amerika’da. ‘O üniversiteyi bitirince ben de mezun olacağım’ demiştim. Yıllar önce planlamıştım. 32 yıl profesyonel çalıştıktan sonra birikimlerimi farklı değerlendirme kararı aldım.

Danışmanlık hizmeti vermeye karar verdiniz. Neden?

Kendi bildiğim işlerde danışmanlık yapmak istedim. Dış kaynak kullanımı konusunda uzmanlaştım. Şirketimin adını da UP koydum. Amaç hizmet verdiğimiz kişilerin, şirketlerin çıtasını yükseltmek, kârlılıklarını artırmak. Birçok tedarik zinciri yönetimi yaklaşımı var. Ben hizmet tedarik zinciri yönetimi üzerine çalışmaya karar verdim. Yatırımcıların işlerini en iyi şekilde yapmaları için danışmanlık veriyorum.

Danışmanlık kapsamınızı sınırlamışsınız gibi görünüyor...

Evet. Dediğim gibi deneyim sahibi olduğum alanın dışına çıkmam. 73 milyon insan yaşıyor Türkiye’de. 3’te ikisi 32 yaş altında. Müthiş bir konutlaşma var. AVM, rezidans, siteler, hastane, okul, sağlık kampüsleri yapılıyor. İnsanların buralarda kaliteli hizmete ihtiyacı var. Ben bu hizmetlerin daha profesyonel olması için çalışıyorum.

Örnek verir misiniz?

A şirketi rezidans yapıyor diyelim. İnsanlar oradan yer alırken şirkete güveniyor, resepsiyon, otopark, güvenlik v.s. ’Musluğun contası atarsa 20 dakikada yaparım’ diyor. İşte burada bunu en iyi şekilde yapmak gerekiyor. Biz yatırımcılar ve mimarlık firmalarıyla çalışıyoruz. Bir proje gördüm geçenlerde. Günde 15 bin kişi yemek yiyecek orada. 600 metrekare mutfak yapmışlar. Olur mu, olmaz? Niye planlanmamış, çünkü bunlar sonradan düşünülmüş. Otopark yapılıyor, 5 bin araçlık otopark düzeni ayrı ve önemli bir konudur.

Bunlar hiç düşünülmüyor Türkiye’de... Trafik de hesaplanmıyor... Sokak aralarına hastane açılıyor v.s.

Mesela hastane yanında market olur mu? Olmaz. Özel, lüks hastanesiniz yanda marketin patatesi, domatesi taşınıyor. Olmaz. Bu hizmetlerin standartları ve şartları belli olmalı. Kimlerden hizmet nasıl alınacak, ön yeterlilik yapılmalı ve performans değerlendirilmeli. Hizmet verdiğiniz kişinin iş hedeflerine odaklanmalısınız. Biz hizmet konusunda uzmanız, yatırımcılara da ‘Bunu bize delege edin, yüzde 20 tasarruf sağlayalım’ diyoruz.

Anında temizlik kontrolü

Yüzde 20 hayli iddialı...


Hem paradan hem de zamandan tasarruf. Bunun arkasında 32 yıllık tecrübe yatıyor. Ben yıllarca otomotiv, kimya, ilaç, banka çok farklı sektörlerle çalıştım. Değişimleri zaman içinde net gördük. İlk müşterimiz İstek Vakfı’ydı. Orada müşterimiz olan ilkokul öğrencisini sonra başka iş yerinde gördük. Gölcük depreminde Kızılay’dan önce yemek dağıttık.İşverenler artık çalışanlarına daha fazla önem veriyor. İletişim teknolojisi tüketiciyi çok bilinçlendirdi. İşi bırakmadan hemen önceydi, bir müşterime yemeğe gittim, çalışanlardan biriyle sohbet ettik. ‘Bu armutun menşei ne?’ diye sordu. Eskiden armut veriyoruz diye teşekkür ederlerdi, şimdi ‘Tarım ilacı var mı yok mu, nereden alıyorsun?’ diye soruluyor. Bunlar iyi gelişmeler.

Rezidanslar ve AVM’lerden söz ettiniz biraz önce. Biten, hizmet veren yerler için de çalışıyorsunuz değil mi?

Evet. Yapıldıktan sonra düşünülen çok şey var. Milyon dolarlık rezidanslar ve AVM’ler yapılıyor. Tuvaletlerinin arkasında kağıtlar ve imzalar var yarım yamalak. Tuvalerleri temizleyen personel işini yapıp imza atıyor. Bunu temizlik şirketi imzalarına bakıp kontrol ediyor. Bu yakışıyor mu? Biz buna barkot getiriyoruz. Ben buraların temizliklerinden sorumluysam anında denetim yapmalıyım.

Amerika’da Apple mağazalarında tezgahtarlardan ürünü direkt faturasıyla alıyorsunuz. Kasaya gitmeye gerek yok. New York’ta Sephora gibi zincirlerin de bu hizmeti verdiğini gördüm. Bu yok Türkiye’de. Siz öneriyor musunuz size danışanlara?

Bu işler en iyi Amerika’da yapılıyor. Apple mağazalarındaki uygulamada tezgahtar ya da orada sizle ilgilenen personel diyelim fişi de kesiyor, ister nakit ister kredi kartıyla ödeyebilirsiniz. Bu teknolojiyi kullanmakla ilgili. Çok kısa bir geçmişte Türkiye’de garsonlar kağıda yazıyordu siparişleri gidip söylüyordu, şimdi farklı. Apple müşterileriyle anket yapmış, en büyük sıkıntı ürüne karar verdikten sonra kasada beklemekmiş. Değiştirdiler hemen bunu.

Hizmet sektöründe en hassas alanlardan biri sağlık. Siz sağlık sektörüne de hizmet veriyor musunuz?

Veriyoruz. Sağlık kampüsleri yapılıyor. Yakında 7-8 hastane aynı yere toplanacak. Aklınıza gelecek en zor hizmetler bir arada, yeme içme, atık yönetimi, oto park v.s... Buralarda çok iyi düzenlemelere ihtiyaç var. İş inşaatla bitmiyor. Hastaneye gelen hasta zaten tıbben teslim olmuş. Oradan sonraki hizmetler çok önemli. 5 yıldızlı otel gibi görünüp çok kötü hizmet verenler var. Kontrol edemeyeceğiniz kadar

büyümemelisiniz.

Bu işe yıllardır hazırlanıyorum

Siz bu işe hazırlandınız mı?


Ben bu işe aslında yıllardır hazırlanıyorum. Çok gözlem yaparım. Amerika’ya çok sık gidiyorum. Oğlumun okuduğu üniversitenin kampüsünde hizmetlerden çok etkilendim. Bentley Üniversitesi’nde okuyor. Bahçede güvenlik var ama sizi sorgulamıyor, yardımcı oluyor, anons sistemiyle yol alıyorsunuz. Kütüphanesinden yararlanabiliyorsunuz. İstediğiniz kitabın önüne kadar sizi götürüyorlar.

Sürdürülebilirlik alanında da çalışıyor musunuz?

Yeşil bina diyorlar, hakikaten yapmak lazım. Yeşil bitki, sera gazı etkisi nedeniyle binalara konmuyor Amerika’da. Organik olayında çok ilerideler. Ben her şirkete diyetisyen öneriyorum. İnsanlar et yiyeceğim deyip duruyor, halbuki bilinçli beslenme et tüketimi demek değil. Öğle saatlerinde yediğiniz yemek rehavet vermemeli, değil mi? Bunlar bir zamanlar hiç bilinmezdi, şimdi bunlar isteniyor. Sürdürülebilirlik verimli şirket yönetimi için de şart.

Size yeni girişimci diyebilir miyim?

32 yıl sonra girişimci oldum. Doğru. 27 yıldır birlikte çalıştığım arkadaşım yanımda. Farklı uzmanlıklarda arkadaşlarım, çözüm ortaklarımız var.

Dış ilişkilerdeki sorunlar yabancı yatırımcıları etkiliyor

Sizce Türkiye 2023 hedeflerine ulaşabilecek mi? İyimser misiniz?

Umarım 2023 hedeflerine ulaşırız. Geleceğimiz için bu önemli. Bence hepsi tutmasa da olur ama tutturduklarımızın sürdürülebilir olması lazım. Ülkenin hedefleri olsun bunlar, iktidarın değil. Ekonomik hedeflerin yanısıra demokrasi ve sosyal hedeflerimiz önemli. AB’ de ve ABD’de kriz var ama oralarda sarsılmayan bir sürdürülebilirlik var. Fransa ekonomik krizde ama demokrasiden bir şey kaybetmedi. Yüzde 8 büyümeyelim, yüzde 6 büyüyelim, ayakları yere basan bir büyüme olsun. Ben ekonomik hedeflerden çok sosyal hedefleri önemsiyorum. Yaşama özgürlüğü, ifade özgürlüğü, demokrasi konusunda yol aldık ama bunun etrafı toparlanmalı. Yolumuz var daha bu konularda. Çin, Endonezya, Brezilya yükseliyor. Bu ükelerin çoğunun dış siyaset sorunları bizim gibi değil. Yabancı yatrımcıları en çok tedirgin eden dış sorunlarımız. İran, Suriye, Rusya, Irak, İsrail...

Hepsiyle sorun var. Yabancı yatırımcılar hem bunlardan hem de cari açıktan dolayı endişeli oluyorlar...

Cari açık çok yüksek. Dış ilişkiler sorunlu , yabancı yatırımcı bunları yakından takip ediyor. Avrupa’ya istediğimiz kadar mal satamıyoruz, Rusya’da çok işadamı var ama sorunlar da çok. Suriye konusu orayla da çok bağlantılı. Çin seyahatinden iyi haberler gelmedi. Başbakan ilk Uygur Bölgesi’ne gitti, biz de buraya gelenler ilk Diyarbakır’a gidince bozuluyoruz. Çok kırılgan noktamız var. Biz tarih boyunca Rusya ve İran’la geçinememişiz. Hep şerefli beraberliklerimiz var bu ülkelerle. Rusya gazı keserse ne yaparız? Bunları alt alta sıralarsak çok sorun var. 2023’te yalnızca ekonomik hedefler değil sosyal, toplumsal hedeflere de odaklanmalıyız.

DİĞER YENİ YAZILAR