102 yıllık madenci şarap ve zeytinyağı ile dünyaya açılıyor

Haberin Devamı

102 yıllık madenci olan Atay Ailesi, 10 yıl önce maden sahalarını rehabilite etti, bu sahalara incir, zeytin, akasya ağaçları ekti ve bağ kurdu. Şimdi zeytinyağı ve şarap üretimiyle ödüle doymuyor. Ailenin 4’üncü kuşak temsilcisi Mehmet Atay, “Maden alanlarını rehabilite ettik. Zeytin ağaçları ve bağları değerlendirdik. Şimdi Japonlara zeytinyağı veriyoruz. Şaraplarımız en iyi şarap ödülleri alıyor” dedi.

Atay Ailesi 102 yıldır madencilikle uğraşıyor. Kavala’dan göç eden aile, 1870 yılında başlamış madenciliğe. 1910 yılında Sultan Reşat’ın mührüyle Aydın’daki kömür madenlerini işletmeye başlamışlar. Halen Aydın Linyit Kömürleri özel sektörün en büyüklerinden biri. Mehmet Atay ailenin 4’üncü kuşak temsilcilerinden. Onlar işi şimdilerde başka bir boyuta taşıdılar. Maden sahalarını rehabilite ettiler ve bundan 10 yıl önce bu sahalara incir, zeytin, akasya ağaçları ektiler, bağ kurdular. Bu girişimleri sayesinde de şimdilerde Atay Holding’in adını daha çok duymaya başladık. Çünkü ürettikleri zeytinyağları ve şaraplarla çok sayıda ödül aldılar. Öyle ki şaraplarının ve zeytinyağlarının ünü Türkiye sınırlarını hızla aştı. Japonya’dan ve Kanada’dan özel istek aldılar. Tüm bunlar tesadüf değil elbette. Mehmet Atay her şeyi doğru yaptıklarını, teknolojiyi kullandıklarını, damlama su yöntemini tercih ettiklerini, toprağı incelediklerini, işin uzmanlarına başvurduklarını anlatıyor. Bir Egeli olduğu için genlerinde zeytinyağı kültürü var, İsviçre’de okuduğu dönemde de şarap virüsünü kapmış. Mehmet Atay, “Yemek yapamam ama yemek yemekten çok zevk alırım” diyor.

Hobi diye başladıkları iş şimdilerde yeni bir iş kolları olmuş durumda. “102 yıldır madencilikle uğraşan bir aileyiz, kimseler bilmezdi, şimdilerde Prodom ve Savrandere sayesinde bilinir olduk” diyen Mehmet Atay’la sohbet ettik.

- 4’üncü kuşak temsilcisisiniz şirketinizin. Atay Holding’in 102 yıllık geçmişi var. Siz işlerin içine nasıl girdiniz, işinizle ilgili ilk anınız?

Ben İsviçre’de Uluslararası İşletme okudum. 1989 yılında dönüp aile şirketimizde işe başladım. İlk finansman ve mali işlerle ilgilendim. İşe ilk başladığımda sabah erkenden işe geliyordum, bakıyorum kimse yok. Herkes 9.30- 10.00 gibi işe geliyor. Başlarda bana garip geldi ama sonra ben de o saatlerde işe gelmeye başladım. İzmir’de hayat farklı akıyor. İşe başladıktan bir süre sonra havacılıkla uğraştık. O işlerle de ilgilendim. Madencilik geçmişimiz çok eskilere dayanıyor. O işin içinde büyüdük.

- Kaç kardeşsiniz? İş bölümünü nasıl yapıyorsunuz?

3 kardeşiz. 1994 yılında kurumsallaşmayı başlattık. İşleri profesyonellere devrettik, biz gözcü durumuna girdik. Yeni yatırımlar ve stratejilere karar veriyoruz. Babam ve 3 kardeş yönetimdeyiz.

- Aile Anayasanız var mı? 102 yıllık bir şirketsiniz, devamlılık için ne yapıyorsunuz?

Bunu çok önemsiyoruz. Aile genişliyor. Hepimizin görevi yeni gelenlere aile işlerini anlatmak. Aile üyeleri üniversiteyi bitirdikten sonra 4 yıl başka bir şirkette çalıştıktan sonra kendi şirketimize gelebilirler.

- Maden sahalarınızı rehabilite etmeye nasıl karar verdiniz? Tarım yapma fikri nasıl oluştu?

Çevreye olumlu bir etkimiz olsun istedik. İlk başta uzmanlara danıştık. Biz yeşillendirmek istedik özünde maden sahalarımızın olduğu yerleri. Türkiye’den de Fransa’dan da danıştıklarımız oldu. Biz önce deneme bahçesi yaptık. Uzmanların önerileriyle akasya, zeytin, incir ektik. 10 yıl önce başladık bunlara. Ağaçlar şu anda 7-8 yaşında. Ürünleri almaya başladık. Üzüm bağları kurduk.

- Ne kadarlık bir büyüklükten söz ediyorsunuz?

55 bin zeytin ağacı, 1.100 incir ağacı, 150 bin akasya diktik, bağ kurduk. Hepsinden çok iyi verim aldık.

- Kısa zamanda hem zeytinyağlarınızla hem de şaraplarınızla ödüller aldınız.

Evet, bu bizi çok memnun etti. Yağımız Japonya’da altın madalya aldı. Şaraplarımız da Türkiye’de birincilik, üçüncülük aldı. Los Angeles’ta, Çin’de de zeytinyağlarımız ve şaraplarımızla ödüller aldık. Ödüller sayesinde markamız duyuldu. Fuarlara da katılıyoruz.

- 10 yıllık bir geçmişiniz var oysa. Şarapçılık zaman ister...

Öyle doğru söylüyorsunuz. Toprağı gözlemlemek çok keyifli. İyi baktığınızda neler olabileceğini gördük. İyi bakınca sonuç iyi oluyor.

- Nelere çok özen gösterdiniz?

Makineli tarıma uygun mu değil mi, toprak kalitesi, damlama sulama.. Maden sahasının bir avantajı oldu, dağlarda değiliz.

- Yani?

Ürünleri toplamamız kolay oluyor. Titanyum alaşımlı makinelerle zeytin topluyoruz.

Japonlar yağ istedi

- Bu ne gibi bir avantaj getiriyor?

Hiç beklemiyor. En taze haliyle 9 saat içinde dalından alıp zeytinleri fabrikaya getirip 27 derece sıcaklıkta taze taze sıkıyoruz. Krom tanklarda azot basarak koruyoruz. Özenle yapılıyor her şey. Erken hasat yapıp yere düşenleri içine koymazsanız randıman düştüğü için maliyetler artıyor o yüzden tercih edilmiyor. O yüzden de yurtdışında dikkat çekiyor.

- İhracatınız da oldu...

Biz Japonya’ya gönderiyoruz. Onlar talep ettiler. Yarışmada derece aldık, altın madalya aldı zeytinyağlarımız. Japonlar 1 yıl gezdiler araziyi. Japonlar’a ürün satmak hiç kolay değil. Sık sık gelip gittiler, her şeyi incelediler. Sonra talepler geldi.

- Sizden güllü zeytinyağı istemişler...

Evet. Portakallı, güllü çeşitler yaptık. Çok beğendiler. Prodom markalı zeytinyağlarımızı kupon ürün olarak üretiyoruz.

- İç piyasada, Türkiye’de nerede bulunuyor zeytinyağlarınız?

Delce markasıyla Kipa ve Real marketlere girdik.

- Yurtdışına başka markayla mı çıkıyorsunuz?

Evet. Attika markasıyla yurtdışına zeytinyağı satıyoruz. Savrandere ve Prodom zeytinyağlarımız var.

- Üretim kapasitemiz ne kadar?

Zeytinyağı olarak şu anda 1.000 ton. 1.000 ton da Delce markasıyla zeytin satışımız var.

- Fason üretim de yapıyor musunuz?

Kupon ürünler için Japonlar’a çalışıyoruz. Ancak az miktarda.

- Şarapta da çok ödül geldi. 2006’da Master OF Wine Syrah+Petit Verdot+Cabarnet Frank en iyi kırmızı şarap seçildi. 2010-2011’de de dereceler aldı şaraplarınız...

İlk senelerde ödül geldi. Çok memnun olduk. Damlama sulama yaptık. İyi baktık. İnorganik bir topraktı maden sahası. Hastalıklar da yoktu. Biz oraya iyi toprağı getirdik ve damlama sulama yaptık. Gübreleme yaptık. Kömür partikülleriyle ilgili üniversitede bir çalışma yaptık. Tozunu gübre olarak da kullanabiliyoruz.

- Şarapta üretim kapasiteniz ne kadar oldu?

100 bin şişe kapasitemiz var şarapta. Prodom, Tellus ve Barudi markalarımız.

- Şişe tasarımlarını Türkiye’de mi yaptırdınız?

İtalyan tasarımları. Şişenin içi Aydın’dan, şişe İtalya’dan, mantarları Portekiz’den geliyor.
102 yıllık madenci şarap ve zeytinyağı ile dünyaya açılıyor

***


YELKEN YAPIYOR UÇUYOR

- İş dışında neler yaparsınız? İşe dönüşmemiş hobileriniz var mı?

Eşim yelken yapıyor. Çok iyi bir yelkenci. Kızlarımızı da eşim yelkenci yaptı. Hep birlikte yelken yapıyoruz. Küçük kızımla tenis oynuyorum.

- Sportmen bir kişiliğiniz var...

Aynı zamanda en keyif aldığım hobim uçmak. Eğitimler aldım. Uçuyorum. Türkiye hava rallisinde derecelerim var.

- Adrenalini seviyorsunuz...

Sanırım. Su kayağı, kar kayağı da yaparım.

***


Şarapcılık hobi gibi başladı, sonucu sevindirici oldu

- Hedefiniz neydi?

Güzel bir şarap yapmak istedim. Hobi gibi başladı. Ciddiye de aldık. Sonuç sevindirici oldu. Yurtdışında daha çok bilinmesini isterim.

- Şarapçılıkla uğraşmaya başlayanlar için hep, “Bu iş ancak torunlar için yapılır” derler...

İlk 7 sene çok rahat geçti! Önümüzdeki 43 yıl daha rahat olacak inşallah. Biz şarapçı olalım diye başlamadık. Öyle geldi, umarım iyi de devam eder.

- Maden işiniz çok büyük. Atay Holding’in cirosunda zeytinyağı-şarap işi ne kadarlık bir büyüklükte?

Çok ama çok küçük. Yüzde 1 gibidir. Maden alanımız 4.000 dönüm. İçinde tarım sahalarımız da oldu.

- Kaç çalışanınız var?

600.

- İhracatınızı artırmayı planlıyor musunuz?

Kanada’ya göndereceğiz. Kör tadım yapanlar sayesinde adımız duyuluyor. Talepler var.

***


Balıkesir’den Van’a kadar her yere kömür satıyoruz

- Kömür çıkarıyor ve Türkiye’nin her yerine satıyorsunuz yıllardır. Özel sektörde sorunlar var, çok şirket kapandı... Siz ne durumdasınız?

Biz kömür çıkartıp satıyoruz. Ayrıca Rusya’dan Sibirya’dan kömür alıyoruz. Trabzon’da yerimiz var. Orada sahalarımız var. Samsun ve Fatsa’da ortaklar var. Aliağa’da ve Isparta’da tesislerimiz var. Biz kömürü getirip fınfık, ceviz, limon parça olarak ayırıp paketleyip, eleyip Balıkesir’den Van’a Antalya’ya kadar çok yere ulaşıyoruz. Türkiye’de çoğu yere ulaşıyoruz.

DİĞER YENİ YAZILAR