Gün geçmiyor ki bir tanıdığımıza ait işyerine sahte müfettiş bulaşmasın. Özellikle yaz dönemi bitip pandemi sonrası yeni normale dönüş süreciyle birlikte şikâyetler iyice arttı. İşyerini arayıp kendilerine devlet memuru havası veren, sosyal medya profillerinde makam odasında oturuyor imajı çizen bu sahtekârlar vatandaşımızın devlete olan saygısını ve biraz da korkusunu sömürüp maddi çıkar sağlıyorlar.
Aslında bu sahtekârların yöntemleri çok da yeni, bilinmeyen şeyler değil. Orhan Kemal tarafından kaleme alınan ve 1966 yılında basılan Müfettişler Müfettişi romanında Kudret YANARDAĞ karakteri kendisine müfettiş süsü verip, küçük bir Anadolu kasabası halkının zaaflarından ve korkularından yararlanarak çıkar sağlamaya çalışır.
Bu sahtekârların çıkar sağlama yolları çeşitlidir. En bilineni kendisine denetim elemanı süsü vererek işyerlerine baskın şeklinde girilmesidir. Makam arabası şeklinde siyah araba, kapısını açan bir şoför, koyu takım elbise, kimlik ve matbu tutanaklar. Her yönüyle müfettişler müfettişi havası basılarak işyerine gidilmektedir. İşverenlerimiz kimlik sormaz çoğu zaman. Sorsa da kimliği aslından nasıl ayıracaksın? Aslında kimlik, tutanak ve diğer belgeler aslının neredeyse bire bir aynısıdır. Neredeyse diyorum! Zira aslının birebir kopyasını da yapabilirler. Ancak belki de bu durumda konu nitelikli dolandırıcılığa girdiği için birebir aynısı yapılmıyor. Sonrası malum açık arama, bulma ve pazarlık…
İşyeri baskınlarının dışında en çok başvurulan yöntem abonelik satmak. Maliye veya sigortadan arıyoruz diyerek kendilerine kamu personeli süsü veren sahtekârlar içinde resmi gazete özetinden başka bir şey olmayan paçavraları fahiş fiyattan satma konusunda da çok başarılılar. Burada da işverenlerimizin veya onların vekillerinin zaaflarından ve korkularından yararlanılmak suretiyle amaçlarına ulaşıyorlar. Biraz araştırsanız ve sorgulasanız maliyeden, sigortadan geliyoruz dedikleri yer maliye ya da sigorta dergisi ya da gazetesi adında merdiven altı bir işletmedir. Bu aşamada medyatik sosyal güvenlik ve iş hukuku uzmanlarının isimlerini de hiç çekinmeden kullanmaktadırlar. “Dergimize ya da gazetemize abone olan işverenlerimize filanca SGK uzmanı bir yıl ücretsiz danışmanlık yapacaktır” denilebilmektedir. Bazen de o uzmanların eski baskı, mevzuat açısından herhangi bir geçerliliği kalmamış kitapları fahiş fiyatlarla ve aynı vaatlerle pazarlanabilmektedir.
Bir başka yöntemleri ise size daha ilginç gelecek. Bir gün “Emekli olacak bir amirimiz için bir veda gecesi düzenliyoruz, sizin de katkılarınızı bekliyoruz” diye bir telefon alırsanız bilin ki karşı tarafta bir sahtekârın hedefindesiniz. Bir etkinlik için devlet imajıyla bilet satma girişimlerini de bu yöntemin içinde sayabiliriz.
Emniyet birimlerinin sahte müfettişlere yönelik yoğun ve başarılı çalışmalarının olduğunu yakinen biliyorum. Ancak yargı aşamasında cezaların caydırıcı olmaması bu çabaları çoğu zaman sonuçsuz kılmaktadır. Bu konularda daha ağır ve caydırıcı yaptırımlara gerek olduğunu düşünüyorum.
Tabi korktuğu için, açığı olduğu için ya da gururuna yediremediği için dolandırıldığını dile getiremeyen binlerce, onbinlerce işverenin olduğunu tahmin etmek zor değil.
Bu konunun çözüme kavuşması, sahte müfettişlere geçit verilmemesi için tabi ki caydırıcı yasal düzenlemeler yapılmalıdır. Ancak bunun yanısıra işverenlerimiz ve onların vekilleri bu konuda daha dikkatli olmalıdır. Gelen ya da arayan kişinin kim olduğu, hangi kurumdan geldiği sorulmalı, kimlik gösterilmesi istenilmelidir. Bunun yanısıra hiçbir denetim elemanı ceza tahsilatı yapmaz. Sahte makbuzlarla dolandırıcıların tuzağına düşmeyin.
Son olarak kamu kurumlarına da bu konuda görev düşmektedir. Bu konuda bazı kamu kurumlarının çabalarını biliyorum. Ancak her Kurumun ayrı ayrı çabasından ziyade ortak bir çözüm daha etkili olacaktır. Bu sahtekârlar kamuya ve toplumdaki denetim elemanı algısına da ciddi zararlar vermektedir. Bu nedenle her kamu kurumu bünyesinde görev yapan dış denetim elemanlarının gerektiğinde sicil numarasından ya da başka bir şekilde sorgulamasının yapılabileceği bir sistem ya da bir çağrı merkezi uygulaması değerlendirilmelidir. Ayrıca kamu spotları ve genel bilgilendirmelerle bu konunun üzerine gidilmelidir.