Feyza Fırat Başak OralGerçekten bu da kelimelerin bittiği yer!Yaaa biz gerçekten neden sade ve düz olamıyoruz malum zaten Türküz bedenlerimiz, boylarımız ortada neden bu kadar fırfır, püskül hepsi bir arada?..Serenay SarıkayaŞahane bir kızsın şahane bir vücudun var ama o kıyafet ödül almak için değil de sahnede şov yapmak için daha iyi bence... Keşke tüm vücudunu bu kadar ortaya seren bir kıyafet yerine daha sade bir kıyafet seçseydin daha doğru olurdu.Merve BoloğurMerve Hanım bildiğiniz evdeki perdeyi söküp kendinize etek yapıp düğüne gelmiş gibisiniz, o eteğin dantelleri, dantellerin yerleri yarım metre süpüren durumu, o ceketin yakası, dekoltesi her şeyiniz ama her şeyiniz çok bir fena!Hilal ErgenokonVeli Efendi’de Gazi Koşusu’nu izlemek artık Royal Ascot’ta yarış seyretmekle eş değer oldu neredeyse... Tek fark bizim şapkalar... Eeee Hilal Hanımcım o pembe minik elbiseyle, o gece mavisi şapka, o kıvır kıvır saçlar, o makyaj olmuş mu sizce? Bence olmamış.Jale SararJale Hanım valla ne söyleyeceğimi bilemiyorum o vaklı saçlar, o file botlar tam bacağın en kötü yerinde biten asimetrik elbise her şey birbirinden fena...Esra EczacıbaşıEsra Hanım benim bu jenerasyonda en beğendiğim hanımlardan... Neden biliyor musunuz? Kendisi tam yaşının kızı, davetlerde, düğünlerde, açılışlarda hep yaşının gerektirdiği sadelikte hoşlukta ve düzlükte giyiniyor... Bunu yaparken de aynı şekilde saçını ve makyajını da aynı sadelikte tercih ediyor. Bravo..
Lütfen ama lütfen her kavga ettiğiniz insana sen benim kim olduğumu biliyor musun demekten vazgeçin... Bu alzheimerlı gibi yani kim olduğunu unutmuş gibi iki de birde sen benim kim olduğumu biliyor musun diye çemkirmek artık çok demode... Ayyyy kimsen kimsin! Kim olduğunu unuttuysan da karakola veya nüfus idaresine başvur.... Siz Avrupa’nın herhangi bir memleketinde bu soruyu sorsanız gerçi bunun diğer lisanlarda karşılığı da yok ama diyelim ki sorma gafletinde bulundunuz, sizi deli diye tımarhaneye tıkarlar... Neyse bırakın şu kimlik görgüsüzlüğünü...Yeni kent kahramanları Her metropol insanın bir kahramana ihtiyacı vardır. Hele ki mevsimlerden baharsa, mutlaka, en az üç beş tane! Fikirleriyle içinizi açsın, ürettikleriyle evinize baharı getirsin. Kahvesinden bisikletine, bitkisinden genç işi sanatına, buyurun, özellikle bu bahar o çok ihtiyacınız olacak ilham dozlarına ve onların yetenekli yaratıcılarına.Fem Güçlütürk / labofemKişisel tarihimin mevsimlik değil ömürlük kahramanı olmasıyla, şu an bu köşede yer alması arasındaki kolerasyon sıfırdır. Kanıt niyetine, gururla, avucunuza şu adresi iliştiririm: www.labofem.com. Şimdilik sadece online dükkan kıvamındaki labofem, bir tür bitki laboratuarı. Bitkiyi tanıyor, tartıyor, ölçüyor, biçiyor ve ruhuna/kimliğine uygun bulduğu saksıyla (kimi zaman Kopenhag’lardan taşınmış bir kap, kimi zaman bit pazarının derinliklerinden çıkarılmış bir çaydanlık) çiftleştiriyor. Yanına da ‘Ona iyi bakın’ de öyle teferruatlı bilgiler iliştiriyor ki, insanın oğlunu evlendirirken gelinine o kadar vermez.Kaan Bergsen / Petra Co. Bıyığıyla, rafine stiliyle, derin kahve bilgisiyle gerçek bir 2014 model İstanbul beyefendisi. New York’taki, Londra’daki hipster dostların tüm kahve dükkanlarını süzmüş, elemiş, işin tekniğini öğrenmiş ve İstanbullulara gerçek kahve içirmeyi kendine görev edinmiş. Dükkanı Petra, Gayrettepe Selenium Panoroma’nın alt katındaki Muse İstanbul’un içinde. şimdi kahve çekirdeğine, yemek ve kahve eşleşmesine dair atölyeler, dersler hazırlığında.Kokusu çıkar yakında.Gary Singer Jr. / AFA Amacı sanata ‘gerilmeden’ yaklaşmanızı sağlamak. Bunu da taze oluşumu AFA üzerinden yapma derdinde. AFA, varolan sanat ‘alışverişi’ sistemine, sanatçıları belirli normlarda sınırlamaya karşı çıkan bir yapı. Klasik sanatçı ve sanat algısını yıkmak için, desteklediği genç sanatçıları gergin galeri açılışlarına maruz bırakmadan, kendi gibi görmeyi sağlıyor. Her ay düzenlediği sergileri, partilerle, farklı konseptlerde sunuyor.Yiğit Kuyulu / Atelier Altair Telianİstanbul’da parmakla gösterilecek o isim! Galata’daki atölyesinden çıkan bisikletler zaman makinesinden fırlamış, bazen de Londra’da yolunu şaşırmış buralara düşmüş gibi. Kişiye özel tasarladığı bisikletler, insana iki teker üzerinde olmanın verdiği çocuksuluğu, özgürlüğü hatırlatıyor. Kuyulu, sedye kısmına kondurulmuş ince bir motif ya da direksiyonu bağlanmış ufacık bir ip gibi küçük şeyleri bir araya geliyor, siz de evladiyelik bisikletinizle tanışmış oluyorsunuz.A Vintage View DergisiABD’de Women’s Weekly, dergicilik külliyatına da vintage kültürüne de yenilik katıyor. ‘A Vintage View’ adıyla yeniden basmaya karar vermişler. Editörlerin dikkatine!
Bana sorarsanız Türkiye'nin son yıllarda çıkardığı en parlak model Didem Soydan... Farklı fiziğiyle hemen dikkat çekiyor. Moda dünyası onunla çalışmak için sıraya giriyor, Vivienne Westwood gibi dünyaca ünlü bir çok markanın defilelerine çıkıyor... Bence onu özel yapan değişik tipi; onda android bir hal var yani kadınsı cazibe ile maskülen bir hava arasında gidip gidiyor...Seninle röportaj yapmak istememdeki gerekçe şu; sen bir fark yarattın bence. Artık dünya markalarıyla çalışıyorsun, Vivienne Westwood defilelerine çıkıyorsun.. Başka bir şey var sende, bu nasıl oluştu, nasıl bu noktaya geldin?Bunu aslında en iyi bilenlerden biri sensin Ayşeciğim. Beni ilk zamanlardan beri destekleyen, hatta kimsenin benden haberi yokken benimle ilgili bakın böyle bir kız var diye haber yapan sensin... İlk röportajlarımdan birini seninle yapmıştım. Bana gerçekten inanlardan biriydin her zaman.Zaten bu çok belli olan bir şeydi bence de, sen anlat istiyorum..Senin gibi önemli büyüklerimin tavsiyesiyle, bana inananların ve ailemin desteğiyle, üzerine kendi görüşlerimin katkısıyla oldu diyebilirim. İdol olarak gördüğüm isimlerin de şu an bulunduğum noktaya gelmemle ciddi olarak ilgisi olduğunu düşünüyorum. Kısacası yol zaten buraya çıkıyordu, başka bir yol olamazdı benim için.. Çok şükür ki böyle de ilerliyorum. Enerjimi de tamamen buna kanalize ettim açıkçası..Vivienne Westwood seni nasıl buldu peki? Yurtdışındaki ajansınla mı görüştü?Evet, yurtdışındaki bir ajansla çalışıyorum. Henüz sözleşme imzalamadım Vivienne Wetwood ile, beni bazı işlere gönderiyorlar. Calzedonia da bana bu şekilde geldi. Portfolyömü gönderdim, görüşmeye gittim ve şuan beni gönderdikleri işlerin altından kalkıp kalmayacağıma baktılar, iyi gittikçe işler art arda gelmeye başladı.Güzelliğin bir kenara, çok Avrupai bir duruşun var. 90’ların o Cindy Crawford, Claudia Schiffer, Naomi Campbell gibi çok ‘kadın kadın’, göz-dudak ön plana çıkan, 90-60-90 kavramıyla ölçütlendirilen mankenlik tanımı androjen kavramıyla birlikte yıkıldı. Androjenliğin yükselişe geçmesiyle birlikte farklılıkları olan kızlar top-modellik seviyesine yükseldi. Ben de bu özellikleri taşıyan biriyim, bebek yüzlü bir kız değilim. Yurtdışında bu duvarın yıkılmasından sonra yavaş yavaş Türkiye’ye de yansıdı bu. Benim başladığım senelerde yurtdışında daha yeni yeni oturmaya başlıyordu, o algı buraya biraz geç geldi işin aslı. Ben onuncu seneme ulaştım; burada bu kavramın yaygınlaşmasına ve ben ünlü markalarla çalışmaya başlayana kadar. Bu bir mücadeleydi, sabrettim.‘En kısa ilişkim 2 yıl sürdü’Bekarsın değil mi?Evet.Sevgilin var mı?Var.Ciddi ilişkiden sıkılır mısın?Hayır. Ben ciddi ilişki insanıyım. En kısa ilişkim 2 yıl sürdü.Çiftlerin karşılıklı olarak birbirlerine alan bırakmaları gerekmiyor mu sence? Siyam ikizi gibi bir tip misin yoksa birbirinize ait alanlarınız var mı?Benim işim zaten ona müsaade etmiyor. Günün 18 saati çekimde olduğum oluyor. Ve zaten etrafınızda çok insan olunca tek kişiye tüm vaktinizi ayıramıyorsunuz. İlişkinin sağlığı için de bence önemli bir şey bu.Bence de. En büyük hayalin ne?Bu biraz ütopik olsa da içinde bir at çiftliğini bir kütüphanenin ve hayvanat bahçesinin olduğu bir yerde yaşamak isterdim. Hayal dediniz işte hayalim.‘Ben başladığımda model kavramı yoktu’Eskiden manken ve hosteslerle ilgili insanların kafasında belli bir imaj vardı. Siz bu algıyı kırdınız, bu çok önemli bir şey aslında. Belli bir duruşu olan mankenler oluştu.Modelliğe başladığımda ‘modellik’ diye bir kavram yoktu, ‘mankenlik’ vardı. Ailem dahil birçok arkadaşım endişeleniyordu bu kız gösterildiği şekilde mi bir iş sahibi olacak diye. İş olarak dahi görülmüyordu. Şimdi benim 10 senedir kendimi idame ettirdiğim, işim diyebildiğim bir meslek haline geldi, bu çok önemli.Türkiye’deki modacılara nasıl buluyorsun?Aslında biz çok fazla imkanlara sahibiz. Benim ailem tekstil ile uğraşıyor, çocukluğumdan beri tekstil atölyelerinde büyüdüm, hala da yapıyorlar. Bizdeki kadar tekstilin içinde olup marka çıkaramayan ülke yok herhalde ama yurtdışına da gittiğimde de gözlemlediğim şu: bazı modacılar bütün Avrupa’da biliniyor. Mesela Hakan Yıldırım, Hüseyin Çağlayan, Erdem Moralıoğlu. Zeynep Tosun da tanınmaya başladı.‘Spor işimin vazgeçilmezi; hentbolcuyum’Spor yapıyor musun?Spor benim işimin vazgeçilmez bir parçası. Tamamen vücut üzerine kurulu bir işte spor yapmak bir zorunluluk. Hentbolcuyum zaten.Sosyal biri misin?Aslında hem çok sosyalim hem asosyalim. Eğlenmeye pek vaktim olmuyor çekimler nedeniyle. Sabah erkenden gidiyorsunuz ve herkes eğlenirken siz sabah 8’de kalkmak zorundasınız ve yüzünüz gözünüz eğer şişkin ise olmaz; çekim yapılacak. Bu nedenle birçok şeyi yarıda kesmeye çalışıyorum. Her İstanbullu gibi telaş içerisinde yaşıyorum, trafiğin içinde.
Mine Kalpakçıoğlu Mert İncekara: Mine Hanımcım her zaman ki gibi çok hoşsunuz; saçınız, elbiseniz, makyajınız çok hoş. Mert Bey siz de Mine Hanım’ın kavalyesi olarak çok şıksınız haftanın şık çifti sizsiniz... Mica Ertegün Lady de Rothshcıd: Bir davette iki hanım ancak bu kadar zarif olabilir. Mica Hanım kaftanınız, kolyeniz, ensede toplanmış saçınız her şeyiniz çok zarif. Lady De Rothshcıd deseniz keza sade elbisesi saçı başı her şeyiyle harika görünüyor. Bravo....Sanem Tezman: Kendi yaş grubunuzun çok iyi bir temsilcisisiniz. Skinny beyaz jeaniniz, atletiniz, ayakkabınız, çantanız çok hoş... Sadece krokodil çantanız ve sneakaerlarınız yani ikisi de krokodil detaylı olmasaydı .Emina Sandal: Emina Hanım bu ne kılık? Saten mi ,ipek mi olduğunu anlayamadığım şalvar içine sokulmuş t- shirt, leopar slipper, Chanel çanta kombinasyon 10 numara!!! Ben sizi ilk defa bu kadar kötü görüyorum.Aylin Tahincioğlu: Aylin Hanım gerçekten fırfırlardan, kat katlar dan, volanlardan bir türlü kurtulamıyorsunuz... Keşke biraz daha düz kesimler tercih etseniz..
- Serenay Sarıkaya Altın Kelebek’te Türkiye’nin en iyi Kadın Oyuncusu seçildi. İnsan gerçekten hayret ediyor!- Bazı kılıklara hayret etmemek mümkün değildi Sibel Can, Halil Sezai, popçu Gökçe gibi gibi...- Herkesin her şeyi sunamayacağını hayretler içerinde izledik. Jessica Alba’yı getiriyorsanız onunla muhatab edeceğiniz sunucularda iki gram İngilizce bilmeli...- Ne kadar güzel salonlarda sunsakta dünya starlarını getirsek de bunların sadece modernlik olduğunu bir çok konuda medeni olamadığımızı hayretler içerisinde izledik.Blog: itisistanbul.comSergisi, partisi, konseri, atölyesi derken bu şehrin ritmine ayak uydurmaya kalksan nefesin tıkanır, kalbin tekler. Doğru süzgeç, iyi filtre şart. Bu noktada itisistanbul.com nefis bir destek kuvvet. Şehre dair “Başka İstanbul yok”un altına bir slogan laf daha ekliyorlar: “İstanbul: Bir şehir değil, bir yaşam biçimi...”Ayaküstü kıvamda, tam hipster tadında...Manuel Deli&Coffee, CihangirSarılı yeşili, mis kahve kokulu, ufak bir kahveci. Müdavimleri nedense hep bereli, çoğu bisikletli. Yolu Cihangir’e düşmüş hipster arkadaş, molasını burada veriyor. Alıyor eline kahvesini ve sandviçini, oyuncu tayfasına pas vermeden Çukurcuma’ya, Galata’ya doğru yürümeye devam ediyor.Mutlaka gidin...Bomonti’de Babylon: Hemen “Babylon Asmalı mescit’ten çıkar, bir devir kapanır” serzenişlerine kapılmayın. Ekip diyor ki: “Buranın büyük bir bakıma ihtiyacı var, yazı sonu indiriyoruz kepenkleri. Bu arada Bomonti Bira Fabrikası’nın içinde de kardeş mekan açıldı” Fabrikanın tarih kokan tuğla duvarları Babylon’a pek yakışır.Hayırlısı.Karaköy’de Colonie: Tıpkı Louis gibi muhitin ruhunu başka başka sulara çekeceği aşikar, Topaz ekibinin yeni markası Colonie’nin amacı çok başka: Ahaliyi sabaha kadar sokakta tutmak! Instagram’a ilk düşen fotoğrafları “Ben burayı daha evvel Londra ya da New York’ta görmüş olabilir miyim?” dedirtecek kadar tanıdık.Zorlu Center’de son İtalyan: Michelin yıldızları galaksisinde, ‘fine dining’ liginde Massimo Bottur denince akan sular durur. Bottur, dünyanın en iyi restoranları sıralamasında Noma’nın ardından 3’üncü sıradaki restoranı Osteria Francescana’yı şimdi Zorlu’da, Eately’nin içinde açıyor. Bu ne şeref, bu ne mutluluk... “Neden İstanbul?”un cevabı da aynı tatta: “Bu ne sevgi ah...”Oto tamircilerin arasında, mum ışığında: LütfenSivuple 71, DolapdereYüksek tavanlı, alçakgönüllü bir restoran. İtalyan/Fransız filmi setine düşmüşsünüz gibi. Dolapdere’de oto tamircilerin arasında. Her detayıyla ince ince uğraşılmış. Eski bir rulman atöylesi burası; duvarlardaki muhtelif objeler atölyeden kalma. Elmadağ Caddesi’nde, 71 numaralı binada.
Ahu YağtuAhu Hanım sahalara geri döndüm, diyor bu kılığıyla... Şahane bir takım; oturuşu, kupu, paça boyu cuk oturmuş. Ayrıca bu beyaz takım için bu ayakkabı ve çanta da çok isabetli seçimler... Bravo Ahu Hanım...Demet KutluayDemet Hanım, kadınlar sizden bir gündüz davetine nasıl gidilir dersi almalılar. Pantolonunuz, oturuşu, rengi, boyuyla posuyla mükemmel. Üzerine seçtiğiniz sade ipek gömleğiniz, stilettolarınız ve minik siyah Chanel’iniz gayet isabetli seçilmiş.Reyhan GöksunAy Reyhan Hanım ayyyy.... Bu dama kıvamındaki elbiseniz pek fena. Keşke bu elbise tek renk olsaydı ya da sadece eteği iki renk olsaydı. Çok gençsiniz ve bir türlü yaşınıza göre seçim yapamıyorsunuz.Wilma EllesMilli yenge oldunuz ama bir türlü şık olmayı beceremediniz. Bu elbise ortaokul çayına gider gibi. Boyu, kloş duruşu belin altında alakasız beyaz bir kemer ve siyah çanta, yataktan fırlamış gibi saçlar size de bu hafta sadece PES!Hande AcarHande Hanım benim dilimde tüy bitti. Siz maşallah tam gaz devam.. Allah aşkına o gözlüklerin durumu ne? Nil yeşili yelek, altında anvelop mini etek, sarı çanta ve Helenistik siyah ayakkabılar... Yok yok! Duyan gelmiş. Tam bir kavram kargaşası!!!Burcu EsmersoyBurcu Hanım kadınları kıskandıran güzelliğinize bir de zevkinizi ekleyince sizinle rekabet daha da zorlaşıyor... Kıyafetiniz harika... Takılarınız saçınız, başınız yıkılıyor. Hayati-Figen BabaoğluFigen Hanım sahne alacak gibi duruyorsunuz. Zaten iri bir hanımsınız. Daha düz, vücudunuzu kesmeyen bir kup olmalıydı değil mi? Beyefendi de sarı kravat takmayaydı keşke... Yani bir süre DI DI DI !!!Sara BertiTam bir zebra eğitmeni gibi duruyorsunuz.. O pantolonun durumu ne? Biçimi, paçaların boyu, içine tıkıştırılmış omuzları büzgülü bluz bir de yetmezmiş gibi koca metal kolye... Haftanın şampiyonu siz gibi duruyorsunuz.
Crate&Barrel vs. PaşabahçeMİlletçe ilk IKEA’yla tanıştığımız günü hatırlayın: Bir anda nasıl da İsveç köftesi müptelası olduğumuzu, evin salonunu mutfağını kendimizden geçercesine yenilemeye kalktığımızı, sesli harf fakiri o mobilya isimlerini saatlerce ve saatlerce sökmeye çalıştığımızı... Ne zamanki dünyaca ünlü bir marka ‘nihayet’ Türkiye’ye gelse bir kesmin fabrika ayarları şaşıyor. (Hatırlayınız: H&M Savaşları) Benzer bir heyecan dalgası, çoşku seli Crate&Barrel için yaşanıyor.Bakmaya doyamamalar, al al bitirememeler ve sonunda illa ki kırk yıllık dost Paşabahçe’i küçümsemeler: “Nasıl da yıllarca Create&Barrel’dan göre göre vitrin mağaza yapmışlar, eşya tasarlamışlar görüyor musun bak?” ‘İnsanoğlu’ diyelim, susalım.NELER oluyor neler- Pop’un partiden birkaç hafta sonra kışlığı kapatıp Bodrum Türkbükü’ndeki Maki Otel’in içindeki yazlığı açtığını...- Pop sahiplerinden Tolga Sezgin’in doğum günü partisi ayın olayı oldu. Kimi ararsanız ordaydı. Ben de davetliydim doğrusu ama gidemedım. Sanatçısı, sosyetiği, popçusu oyuncusu... Eski sevgililer yeni fingirdiyenler yok yokmuş yani- Pizza Emirgan’ın içindeki içecek dolabının arkasında gizli bir kulüp yatıyormuş ve kimler kimler gidiyormuş... Kutu kadar kulüpte adım başı iki ünlü düşüyormuş... ‘Eş dost’ kontejanından sahneye arada İlker Kaleli ve Sarp Apak fırlıyormuş Apak’ı her görüdüğünüzde muhakak bir kuple ‘Ben Seni Sevdiğimi’ söylemesi için ısrar etmeniz gerekiyormuş ama... Aynı şey Duman coverlaması yapan İlker Kaleli için pek de lüzum değilmişTişört: Les BenjaminsBİr “Öyle cool bir marka yaratalım ki insanlar önce bizi yabancı marka zannetsin; Türk olduğumuzu öğrendiklerinde a-acayip şaşırsınlar...” davası bu aslında.Les Benjamins’in bu taktiği tıkır tıkır işledi her gören/duyan harfiyen aynı tepkiyi verdi. Kimine göre pek sempatik, kimine göre çok antipatik fakat ‘kesin bilgi’ olan şu: Bazı tişörtleri nefis bir kıvrak zeka ürünü. Bir protesto objesi olaraksözlüğümüze girmiş kırmızı bere/maskeleri Steve Jobs’un kafasına geçirmek, bunu da kırmızılı siyahlı basmak... Çok şık haraketler bunlar, çok.Instagram hesabı: @drinksguideSahİle vuran kırmızı ojeli ayaklar, tüm kış o anı bekleyerek şişirilmiş de şişirilmiş baklavaları, karpuz kabuğundan portreler, kedi bıyığından enstanteler...Yaz geldi Instagram’ı yine o bildik kareler bastı. Hiç çekinmeyin, basın ‘takibi bırak’ tuşuna, hemen yenisiyle değiştirin.Buyrunuz: @Drinksguide. ‘Nicethingsforniceboys’un elinden çıkma hesap, yazlık içki kültürüyle plaj stilini kombinliyor. Serinletici niyetine!Kokteyl: Marilyn, mini barAbdİ İpekçİ’nin tam ayaküstülük, iki randevu arası bir şeyler içmelik ‘mini mini’ barında yazlık kokteyller çok Hollywood. Beylere cin-tonik, salatalık ve naneli ‘James Dean’; cici Nişantaşı kadınlarına cin, soda, çilek, lime, gül yaprağı ve taze papatyalı ‘Marilyn’ tavsiye edilir.SUMA BEACH’DE... KUDUR:Suma Beach‘in yeni sezon açılışı, aynı zamanda yazın en tantanalı partisine dönüştü. Ve Beach 7 Haziran’da açıldı... Davette Biricik Suden, Yasemin Allen ve birçok model vardı... Eğlencenin sabaha kadar hakikaten dibine vuruldu.