Evim depreme dayanıklı mı? Uzmanlardan kritik 'karot' uyarısı
Kahramanmaraş'ta meydana gelen ve 11 ilde yıkıma yol açan depremlerin ardından yurt genlinde vatandaşlar yaşadıkları evin güvenli olup olmadığını araştırmaya başladı. Uzmanlar klasik karot yöntemiyle alınacak numunelerin binaya zarar verebileceği uyarısında bulunarak yeni teknoloji dahil tüm yöntemler kullanılarak ölçüm yapılması gerektiğinin altını çiziyor.
Büyük yıkıma neden olan iki depremin ardından İstanbul başta olmak üzere birçok kentte vatandaşlar oturdukları binaların güvenli olup olmadığı merak ediyor. Türkiye’de bina dayanıklılık testi olarak bilinen karot alma tekniği yıllardır uygulanırken, bu yöntemin binalara zarar verip vermediği ve alternatif yöntemlerin neler olabileceği tartışma konusu oldu.
TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası Genel Başkanı Hüseyin Alan, bir binanın dayanıklı olup olmadığını test ederken, sadece üç dört noktadan karot örneği alındığını, az sayıdaki örneğin binaya zarar vermeyeceğini belirterek, “Bina deprem yönetmeliğinde, betonarme binalardaki deprem performans analizlerinin nasıl yapılacağı açıkça belirtiliyor. Her kattan alınması gereken karot sayısı veya test çekici sayısı tek tek tanımlanmış durumda. Donatı tespitinin nasıl yapılacağı, beton kalitesinin, zeminin nasıl ölçüleceği biliniyor. Binanın kenarlarında sondaj yapılarak zemin özellikleri hakkında, temel türü, boyutları, derinliği saptanıyor. Her kattan alınması gereken numune sayıları bellidir. Üçüncü aşama donatı tespitidir. Hangi tür donatı kullanılmışsa, bunlara ilişkin bilgiler önemlidir. Son olarak da betondan alınan numunelere mukavemet deneyleri ile ince kesit analizleri yapılır. Betonların hidratasyonu yani çimentonun malzeme arasına girip girmediği, atmosferik koşullarda ayrışmaya uğrayıp uğramadığı belirlenir. Bunlar olmadan sağlıklı ölçüm yapılamaz. Bu süreç işletilmeden binanın depremde hasar görüp göremeyeceğini tespit edemeyiz. Mikrotromer elde ettiğiniz verileri nasıl kullanacaksınız? Sadece mikrotromer ile hesap, analiz yapamazsınız” dedi.
Cihazlarla ölçüm
Milliyet'te yer alan habere göre; Jeofizik Mühendisi ve Jeofizik Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi eski Başkanı Erdal Şahan ise şunları söyledi;
“Binadaki demir yerlerini, çaplarını, etriye aralıklarını bulmak için artık yapıya zarar vermeden FerroSCAN ve benzeri cihazlarla ölçüm yapılabiliyor. Schmidth çekici ve sismik ultrasonik yöntemle de binaların beton dayanımları tespit edilebiliyor. Bu cihazlar sayesinde inşaat mühendisi en düşük yerlerin çıktığı bölümlerden daha az karot alarak beton dayanımını belirleyebilir. Son iki büyük deprem sonrasında yönetmeliklerin revize edilmesi gerekliliği ortaya çıkmış oldu. Muhtemelen tüm deprem yönetmelikleri kısa zaman içinde revize edilecektir.
Mikrotremor dediğimiz yöntem binanın zeminini inceleyen ve böylelikle deprem sırasında zeminin salınım periyodunu saptayan bir ölçüm tekniğidir. Zemin salınım periyodu ile binanın titreşim periyodunun çakışmaması çok önemli. Şayet zemin titreşim periyodu ile binanın titreşim periyodu çakışırsa, bina çok fazla hasar görüp yıkılabilir”
Aşamalar belli
İnşaat Mühendisleri Odası 2. Başkanı Nusret Suna da yönetmeliklerin çok açık olduğunu belirterek, “Ölçümler için aşama aşama yapılması gerekenler bellidir. Karot alınacağı zaman, hangi kattan, kaç adet alınacağı bellidir. Mikrotromer denilen ölçümleme deprem güvenliği ile ilgili bilgi vermez. Tek başına karot ölçümü de yeterli değildir. Ölçümler çok faktöre bağlıdır. Zemin özelliği, malzeme özelliği, betonun taşıma kapasitesi, demir miktarı ve yapısal sistem gibi ayrıntıların hepsi bir arada analiz edilir. Sadece ultrasonik ölçümler bilimsel olmaz” dedi.
Kimler yapıyor?
Eski binaların dayanıklı olup olmadığına ilişkin kontrolleri, 6306 Sayılı Yasa’ya göre çalışan yapı denetim firmalarının yanı sıra, aynı yasa çerçevesinde zemin laboratuvarı kuran Kadıköy Belediyesi de yapabiliyor. Ancak Kadıköy Belediyesi sadece kendi ilçesine hizmet verebiliyor. İBB ise hızlı tarama yöntemi ile eski binaların dayanıklılığını ölçerken, çıkan sonuçları ilçe belediyelere bildiriyor. Binaların sağlamlık testinin yanında beton içindeki demirler de inceleniyor. Demirlerin nervürlü (tırtıklı) olmasına dikkat ediliyor. Riskli olduğu kesinleşen binalar için boşaltım ve yıkım işlemleri başlatılıyor. Her iki yöntemde de binanın deprem güvenli olup olmadığıyla ilgili rapor, hak sahiplerine bildiriliyor. Bina dayanaklılık testi uygulaması için belediyede görevli yapı uzmanları veya yapı denetim firmaları binanın alt kat ya da uygun katlarından betonlardan karot ile numune alabiliyor. Deprem yönetmeliğine göre betonarmenin en küçük katsayını C25 olması gerekiyor. Günümüzde ise yapı uzmanları ellerindeki sismik cihazı duvarın uygun bir yerinden betona dayayıp titreşimleri dinliyor. Ulaşılan veriler sisteme yükleniyor ve burada karşılaştırmalar yapabiliyor.