Şampiy10
Magazin
Gündem

Gençlere iş dünyasının duayenlerinden gelecek dersi

Koç Holding Yönetim Kurulu Başkan Vekili Ali Koç ve Turkcell CEO’su Kaan Terzioğlu gibi iş dünyasının duayenleriyle gençlerin buluştuğu YGA Zirvesi bugün yapılıyor.

Gelecek nesillere daha iyi bir dünya bırakacak liderler yetiştirmek için 2000 yılında kurulan Young Guru Academy (YGA) her yıl on binlerce gencin hayatını değiştiriyor. Her yıl 50 binin üzerinde lise ve üniversite öğrencisi bir sosyal sorumluluk fikri geliştirip YGA’ya bu fikri hayata geçirmek için başvuruyor. Başvuru arasından seçilen proje ve kişilerse, iş ve bilim dünyasının duayenleriyle bir araya gelerek projelerini gerçekleştiriyor.

Bu yıl 16’ncısı düzenlenecek olan zirve bugün Zorlu PSM’de gerçekleşecek. Gençler bu zirvede Koç Holding Yönetim Kurulu Başkan Vekili Ali Koç, Harvard-MIT Profesörü Mehmet Toner, Turkcell CEO’su Kaan Terzioğlu, TAV CEO’su Sani Şener, FIBA Yönetim Kurulu Üyesi Murat Özyeğin gibi iş dünyasının duayenlerini dinleme fırsatı yakalayacak. Zirvenin önemli konuşmacılarından biri de 2014 yılından beri YGA’nın başkanlığını yürüten Asude Altıntaş Güray… YGA’nın ilk kadın başkanı olan Güray ile YGA’nın yeni projeleri üzerine konuştuk.

250 saat eğitim alıyorlar

YGA’da sistem nasıl işliyor?

YGA’ya her yıl 50 binin üzerinde lise ve üniversite öğrencisi başvurur. 5 aşamalı mülakatla 50 kişi seçilir. Seçilen YGA’lılar bilim insanı, akademisyen ve uluslararası tecrübesi olan üst düzey yöneticilerden oluşan; aralarında Aziz Sancar, Prof. Kristi Raube, Doğan Cüceloğlu, Faruk Eczacıbaşı, Ali Koç gibi isimlerin olduğu YGA Hayal Ortaklarından yılda 250 saatin üzerinde eğitim alırlar. Bu eğitimlerde öğrendiklerini YGA’nın sosyal inovasyonları için gönüllü olarak çalışırken içselleştirirler. YGA’nın global partnerleri Harvard, MIT, Duke ve UC Berkeley ile yapılan stratejik ortaklık kapsamında bu üniversitelerden gelen öğrenciler de sahada YGA’lılarla birlikte çalışır.

YGA’da dünya çapında ödül alan Hayal

Ortağım ve WeWalk gibi sosyal inovasyonlara imza attınız. Son dönemdeki projelerinizden bahseder misiniz?

Türkiye’nin ilk yüzer güneş enerjisi sistemi olan Hydrosolar’ı ve bilimi sevdiren TWIN Bilim Setini son dönemdeki önemli projelerimizden… Yenilenebilir enerji alanında dünyanın ilk “Hibrit Jeotermal Güneş Enerji Santrali”ni kuran YGA mezunlarının MIT Innovators Under 35’ta yılın Öncü Yenilikçisi ödülüne layık görüldü. Bu arada biz sadece buluş ve projelerle değil aynı zamanda çalışma atmosferiyle öne çıkan bir STK’yız. 2016 ve 2017 yıllarında “Great PlacetoWork” anketinde yüzde 100 güven endeksiyle Avrupa’da listeye giren ilk ve tek STK olduk. Yüksek güven iklimi ile dünyaya ilham olması için GPTW Ambassador seçildi.

Faaliyetlerinizi sadece Türkiye’de mi sürdürmeyi planlıyor?

Hayır, Ocak ayında Londra ofisimizi açtık. Londra ofisi,YGA’nın özgün inovasyon modelini uluslararası alanda yaygınlaştırma çalışmalarına ilk adımı temsil ediyor. Bu hamleinin önümüzdeki dönemde hızlanarak sürmesini umuyoruz.

YGA Hayal Ortakları ile YGA’lı gençler nasıl bir formatta buluşuyor?

YGA Danışma Kurulu üyeleri YGA’lıların vicdanlı hayallerine ortak oluyor; bu yüzden onlara Hayal Ortağı diyoruz. Hayallerimizi projelendirirken ve hayata geçirirken hayal ortaklarımızın uluslararası tecrübesinden besleniyoruz. Bizlere zaman, bilgi ve enerjilerini paylaşıyorlar. Hayal Ortaklarımız aynı zamanda YGA İcra Kurulu üyelerinin mentorları. Onlarla projeler üzerinde, sahada birlikte çalışırken zamanlarını ve enerjilerini nasıl yönettiklerine tanıklık ediyoruz.

Yazının devamı...

40-50-60’lı yaşlarda sağlıklı ve mutlu kalma sırları

Yaşam süresinin uzamasıyla birlikte 40-50 hatta 60’lar orta yaş olarak kabul ediliyor. Peki uzun ve sağlıklı yaşamak için neler yapmak, nelerden uzak durmak gerekiyor. Konunun uzmanlarına sorduk. İşte yapılması gerekenler.

KALP-DAMAR SAĞLIĞI - Prof. Dr. Yavuz Yörükoğlu

Haftada bir gün oruç tutarak kendinizi yenileyin

Yıllar içinde kötü beslenme, hareket eksikliği ve bazı kötü alışkanlıklar ileride karşımıza obezite, insülin direnci, şeker hastalığı ve kalp-damar hastalıkları olarak çıkıyor. Günümüzde insanların büyük çoğunluğunda, kilolu olmasalar dahi karaciğer yağlanması ve insülin direnci (Gizli Şeker Hastalığı) var. Metabolizmamızın bozukluğuna işaret eden bu durum erken ve hızlı yaşlanmanın en önemli nedenlerinden biri.

Metabolizmayı canlı tutmak için

- Günlük aktivitemizin dışında orta tempoda 30-40 dakika yürüyüş (10 bin adım )

- Rezistans egzersizleri: kollar için hafif ( 1-2 kg lık ) ağırlıklar kaldırmak, bacaklar için merdiven çıkmak veya otur-kalk hareketi.

- Haftada 1-2 gün hafif terlemeye neden olacak bir spor aktivitesi yapın veya yüzün.

Oruç tutun!

Oruç kan şekeri, insülin ve kolesterol seviyelerinin düşmesini sağlamanın ötesinde eskimiş ve DNA’sı bozulmuş hücre elemanlarını yiyerek yok eder. Benim programımda haftada bir gün akşam saat 8’den sonra bir şey yenilmiyor, kahvaltı edilmiyor ve ilk öğün öğlen 12’de yeniyor. Bu süre içinde su-şekersiz çay-kahve içilebiliyor.

BEYİN SAĞLIĞI - Prof. Dr. Işın Baral Kulaksızoğlu

50 yaşından sonra yeniden üniversiteli olun

Beynimizi korumanın birinci yolu sağlıklı beslenmeden geçiyor. Özellikle Akdeniz diyeti dediğimiz sebze ve meyveden küçük balıklardan zengin, zeytinyağının kullanıldığı beslenme programlarını uygulayın. Haftada 3-4 defa 40 dakika kadar yürüyüş yapın. Tıpkı kaslarımız gibi beynimiz de zorlanmaktan hoşlanır. Folklor kursu, yeni bir dil öğrenmek gibi faaliyetlerle beynimiz daha fazla gelişir.

Depresyonunuz varsa tedavi olun

Yüksek eğitimli olanlar Alzheimer’a daha geç yakalanır. 50’li yaşlara gelirken yeniden üniversiteye gidin. 40-50’li yaşlardan itibaren bu eğitimi devam ettirmek çok önemlidir. Anskiyete, depresyon gibi psikiyatrik hastalıklar konusunda duyarlı olunmalı. Tekrarlayan depresyonlar Alzheimer riskini artırır...

Bulmaca yerine sudoku çözün

Bulmaca çözmek hep aynı sorular sorulduğu için faydalı değil. Sudoku gibi beyni daha fazla çalıştıran oyunları oynayın. Bulmacaya ayıracağınız vakti kitaba, filme, eş dostla sohbete harcayın. Emekliler kendilerini çuval gibi TV karşısında koltuğa bırakttıklarında Alzheimer dışında pek çok hastalığa, davet çıkardıklarını unutmasın.

CİNSELLİK - Prof. Dr. Halim Hattat

Haftada üç gün seks 10 yaş gençleştirir

Seks, erkeklerin de kadınların da uzun süre kaliteli bir yaşam sürmesini sağlar. Yapılan araştırmalar erkeklerde cinsel ilişki sıklığının ömrü uzattığını, seks yaşamı erken biten erkeklerin, ömrünün de kısaldığını gösteriyor. Orta yaş erkekleri için seksin ağrı kesici, mutluluk verici, gençleştirici pek çok yararı bulunuyor.

Sarılmak da önemli

Haftada iki gün seks yapmak bir erkek için 80 kilometre koşmaya eşdeğer. Haftada üç gün seks yapanlar 10 yaş genç gösteriyor. İyi bir seks hayatı için yalnızca seks yetmez. Sarılmak, öpmek, el ele tutuşmak da tatmin için çok önemli. Araştırmalara göre 55 yaşın üzerinde erkekler 15 yıl, kadınlar 11 yıl aktif bir cinsellik yaşayabiliyor.

Cinselliği bir yarış olarak görmeyin

Seks hayatınızı canlandırmak için cinsel isteği yöneten hormonları kontrol ettirin. Diyet yapın, belinizi inceltin. Alkolü sınırlayıp, iyi uyuyun. Egzersiz yapın. Cinselliği bir yarış olarak görmeyin. Kendi istek ve duygularınızla birlikte partnerinizin istek ve duygularını tatmin edecek yönde bir cinsellik hedeflemek daha doğru. Önemli olan sayılar değil, çifti mutlu edecek bir beraberliktir. Partnerinizle seks konuşun. Sorununuzu önce onunla paylaşın.

BESLENME - Selahattin Dönmez

Ayda bir kırmızı et, günde 700 gram meyve yiyin

Az kalori almak yani az yemek kişiyi uzun yaşatıyor. Sağlıklı yaşlanmanın ve hastalıklardan korunmanın en önemli adımı yiyeceklerden doymuş yağları kesinlikle kaldırmak. Etin görünür yağlı kısımları, tavuk balık hindinin derisi, kuyruk yağı ve tereyağından uzak durmak felsefeniz olmalı. En önemlisi kırmızı eti kesinlikle ayda birden fazla yememek gerek. Yaşlandırmayı hızlandıran riskli yiyeceklerden gelen kötü yağları; zeytinyağı ve yağlı tohumlar dediğimiz ceviz, badem, fındık ve fıstık çeşitlerinden gelen bitki özlü yağlarla değiştirin.

Kansere karşı kalkan oluşturun

Bazı çalışmalarda şekerli yiyecekler yerine taze sebze, meyve ve yağlı tohumları tüketenlerin zayıflama sürecinde ve sağlıklı yaşamda ciltte oluşan kimyasal reaksiyonları önleyerek daha canlı bir doku onarımına neden olduğu gösterilmiştir. Günde toplam 700 gram taze sebze ve meyve yiyin. Bu oranı 500 gram taze sebze, 200 gram taze meyve ile çeşitlendirin. Farklı taze sebze, meyve ve otlardan alınacak farklı türdeki antioksidanlar hücrelerin ölmemesi yani yaşlanma sürecinin de hızlanmaması için oldukça önemli. Ayrıca bu miktar sebze ve meyve yemek; akciğer, yutak, ağız boşluğu, pankreas, mide, kolon, rektum ve yemek borusu kanserinden korur.

EGZERSİZ - Murat Bür

Ağırlık çalışarak yağlanmanın önüne geçin

Egzersize başlayacak kişilerin öncelikle detaylı bir check-up’tan geçip doktor tavsiyesi ve kendi spor geçmişine göre egzersiz seçimini yapabilir. Kuvvet egzersizleri; merkezi sinir sistemlerini, iskelet ve kas sistemini güçlendirici egzersizlerdir. Özellikle kadınlarda kemik erimesi problemi riski üzerine kuvvet egzersizleri çok önemli. Kuvvet egzersizlerini ağırlık çalışma, denge egzersizleri, pilates ve yüzme olarak sıralayabiliriz.

Haftada 2 antrenman stresi % 60 azaltıyor

Harvard Halk Sağlığı Okulu’nun 12 yıl boyunca 40 yaş üzeri, 10 bin 500 erkek üzerinde yaptığı araştırmaya göre; haftada üç kez 20 dakika yapılan ağırlık egzersizlerinin yaşa bağlı karın bölgesindeki yağlanmalarını önleyen en etkili yöntem olduğu kanıtlandı. Haftada iki kez ağırlık çalışan kadınların sadece altı haftada kaygı ve endişe oranlarında yüzde 60 düşüş oldu ve stres seviyeleri azaldı.

Esnemeyi unutmayın

Kardiyo ve kuvvet egzersizlerinden sonra kısalan kas gruplarını antrenmandan önceki haline getirebilmek için her zaman esnetme egzersizlerini yapın. Bu aynı zamanda kas ve kanda biriken artık maddeleri uzatmak, sakatlık riskini azaltmak için de gerekir.

Yazının devamı...

Çocuklara risk almayı öğretmenin 5 yolu

Günümüz çocuklarının en çok bocaladığı durumlardan biri karar verememek, herhangi bir konuda sorumluluk, risk alamamak. Sanıyorum anne babaların bazen aşırıya kaçan korumacı tavrı bebeklikten itibaren çocukların bu yönlerinin gelişmesinin önünde bir engel oluyor. Peki çocuklara sorumluluk sahibi olmayı, risk almayı nasıl öğretebiliriz? Ebeveynlere çocuklarını yetiştirirken ve hayat yolculuğunda yol gösterici hikayelerden oluşan Kırmızı Anahtar adlı kitabı Alfa Yayınları’ndan yeni çıkan Uzm. Pedagog Soner Koşan, “Risk almak Türkçemizde negatif olarak algılanır çünkü risk almayı mantıksız hareket etmekle bir tutarız. Aslında güven, cesaret, atılım bir risktir” diyor.

“Çocuklarımız anneye bağımlı doğar ama bağımsız olmak için yaşar” diyen Koşan şunları söylüyor: “Her çocuk nev-i şahsına münhasır olarak doğar ve ailesinden öğrendikleriyle beraber bir kombinasyon yapar. Karakteri yavaş yavaş belirmeye başlar. Annenin abartılı temkinli yaklaşması veya anaçlığı çocuğun anneye veya bakıcısına olan bağımlılığını artırır. Bu bağımlılık, özgüven eksikliğine yol açabilir. Özgüven eksikliği, güvende olmamayı, yeteneklerini geliştirememeyi ve hatta yeteneklerine güvenmemeyi öğretir.”

Çocuklarımızda güven, cesareti nasıl geliştirmeliyiz?

Öğrenme sürecini sabırla destekleyin

Her çocuk meraklı doğar, soru sormayı ve öğrenmeyi çok ister. Biliş birkaç yıl sonra yavaş yavaş geliştiğinden ebeveynlerin anlattığı birçok basit olgu onlara çok karmaşık gelir bu yüzden defalarca soru sorarlar. Bebeklerin laboratuvarı ağızlarıdır. Bebekler nesneleri tanımak için ağızlarına götürür, gözleri ile görür, elleriyle tutar, sizi dinler, kullanır sonra karar verir. Aslında en doğru yaklaşımdır. Çocuklarımızın bu yaklaşımlarını dikkatlice izleyip onlara zarar veren ve onların zarar vereceği materyalleri ve canlıları onlardan itina ile uzaklaştırırsak ve denemelerine sabırlı gülümseyerek davranırsak çocuklarımızın özgüvenini desteklemiş oluruz.

Hata yapmasına izin verin

Çocuklarınızla oynarken onların hayal dünyalarına saygı duyun ve tekrar tekrar denemeleri için teşvik edin. Hata ve yanlış yapan çocuk her zaman daha başarılı olur. Defalarca hata yapmasına izin verin. Hata yapan çocuk ebeveyninden gereken sabır ve toleransı görüyorsa mücadele hırsı gelişir.

Açık uçlu sorular sorun

Çocuklarınızı dinleyin ve söyledikleri size ne kadar basit veya saçma gelirse gelsin dinlediğinizi hissettirin ve sorular sorun. Sorularınız açık uçlu olsun ve çocuklarınızı çeşitli perspektiflerde düşündürmeye çalışsın. Oyun oynamak çocuklar için çok önemlidir. Çünkü ebeveynler oyunlarda çocuklarla aynı seviyede olurlar. Düzenli, gülümseyerek, çocuğun aktif olduğu oyunları oynayan ebeveynlerin çocukları, ebeveynlere daha sevgi, saygı temelli ilişkiler geliştirir. Oyun oynarken aynı boyda ve çocuğunuzun yaşıtı gibi davranın. Çocuğunuzun düşünmesini sağlayacak oyunları seçin. Bunları bol kahkaha, gülümseyerek yapın. Bu oyunları oynarken çocuğunuzu devamlı onaylamayın, pohpohlamayın veya tam zıttını da yapmayın. Siz karar verici veya jüri üyesi değilsiniz, yalnızca oynayın ve çocuklarınız algılandığını, yargılanmadığını fark etsin.

Tehlikeden koruyun ama korkutmayın

Karşıdan karşıya geçtiğimizde dikkatli olmayı, sağına soluna bakmayı öğretmek ayrı, caddeleri, arabaları öcü olarak anlatmak ve onları bu şekilde korkutmak ayrı şeylerdir. Dikkatli olmayı öğretirseniz çocuğun özgüveni gelişir sosyal ve dikkatli olur, korkutursanız çocuk bağımlı, asosyal, önyargıları olan bir çocuğa dönüşür.

Öğrenmek süreç işidir sonuç değildir

Bizi öğrenmeye teşvik eden olgu merakımız. Çocuklardaki merakı devamlı aktif edebilmek için, çocuklarımızın yaptıklarını, vardıkları sonuçlarını değerlendirmeyin o yolda deneyimlerini kucaklayın. Risk almak Türkçemizde negatif olarak algılanır çünkü risk almayı mantıksız hareket etmekle bir tutarız. Aslında güven, cesaret, atılım bir risktir. Çocuklarımıza aklını, öngörüsünü, tecrübesini kullanmayı öğretmek istiyorsak bu kavramları içini doldurmayı öğretmeliyiz. İçi boş olan akıl, öngörü, tecrübe her daim (kişi, madde, teknoloji) bağımlılıklara davetiye verir.

Yazının devamı...

İkinci doz su çiçeği aşısını yaptırın!

Anaokuluna giden oğlumun öğretmeni hafta başında yan sınıfta birkaç kişide su çiçeği döküntüleri görüldüğü ve bu nedenle de çocukların evlerine gönderildiğini haber verdi. Yan sınıftaki minikler için üzülsek de virüsler bizim sınıfa uğramadığı için şükrettik. Ama salı akşamı whatsapp grubuna yazan bir veli kızında su çiçeği başladığını söyleyince tüm anne babalar telaşlandı. Hastalıktan korunmak için neler yapılabilir diye konuşulurken ikinci doz su çiçeği aşısı yaptırılmalı mı yaptırılmamalı mı tartışmaları başladı. Birçok anne doktorlarına danıştığını ve ikinci doz aşının yaptırmalarını tavsiye ettiğini yazdı.

Geçtiğimiz mayıs ayında da Türkiye’nin birçok ilinde görülen su çiçeği salgınında yine en çok tartışılan konu su çiçeği aşısının tek dozunun yeterli olup olmadığıydı. Sağlık Bakanlığı tarafından çocukluk çağı aşı takvimine 2013 yılının Şubat ayından itibaren eklenen su çiçeği aşısı 12 aylık bebeklere tek doz olarak uygulanıyor. Ancak uzmanların çoğu su çiceği salgınlarının tekrarlanması nedeniyle tek doz aşının yeterli olmadığını belirtiyor. Bu nedenle de 4-6 yaş arasında ikinci doz aşının yapılması gerektiğini söylüyor. ABD’de yapılan aşı kongresinde de su çiçeği aşısının ikinci dozunun yapılması önerildi. Amerika ve Almanya başta olmak üzere birçok ülke su çiçeği aşısında ikinci doza geçti. Sağlık Bakanlığı da ikinci dozun da zorunlu aşılar arasına almayı planlıyor.

Salgın başladıktan sonra en geç üç gün içinde aşı yapılmalı

Hastane Derindere Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Ali Alkan, ikinci doz su çiçeği aşısını yaptırmamış olanların, en geç salgının başlamasından itibaren 72 saat içinde (3 gün) aşının yaptırılması gerektiğini belirtiyor. Mart 2012’den önce doğan çocuklara devlet tarafından su çiçeği aşısı yaptırılmadığı için, bu çocukların da mutlaka aşılanması gerekiyor. Dr. Ali Alkan hastalıkla ilgili bilinmesi gerekenleri ise şöyle anlatıyor:

Yazının devamı...

Nane ve maydanoz anne sütünün kalitesini düşürüyor

Doğumdan hemen sonra başlayan emzirme dönemi anneler için cevabı bulunması gereken birçok soruyu beraberinde getiriyor. Central Hospital’dan Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Öznur Yılmaz Gondal, yeni annelere bilmesi gerekenleri anlattı. Anne sütü ile beslenen bebeğin D vitamini dışında su dışında ilk altı ay hiçbir et gıdaya gereksinim duymaz. Anne sütü alan bebekler, başta ishal olmak üzere çeşitli mikroplu hastalıklardan korunurken, ilerleyen dönemlerde de daha az hastalanır.

Anne bebek iletişimi için önemli

Annenin bebeğini benimsemesi ve bebeğin sağlıklı bir kişilik kazanması da emzirme ile kolaylaşır. Anneden gelen ilk sütün miktarının az olması kimi zaman endişelere neden olabiliyor. Fakat gelen sütün bebeğin beslenmesinin ve bağırsaklarının çalışmasının desteklenmesi için yeterli olduğu bilinmeli. Ayrıca sağlıklı her annenin, bebeği için yeterli miktarda süt üretebildiği unutulmamalı.

Turşu ve sirke sütü azaltır

Emzirme döneminde annelerin uzak durması gereken yiyeceklerin başında nane ve maydanoz gibi sebzeler geliyor. Çünkü emzirme döneminde nane ve maydanoz tüketmek sütün kalitesini olumsuz yönde etkiliyor. Ayrıca nane ve maydanoz kokusu süte geçebildiği gibi, bebeğin sütü reddetmesine de yol açabiliyor. Nişasta unu, arpa unu, mısır ve şeker karışımı ile yapılan yiyeceklerden de uzak durulmalı. Aşırı tuz tüketimi, şalgam, salamura ve turşu, limon suyu ve sirke de anne sütünü azaltabiliyor.

Uykunuza dikkat edin

Annenin uykusuz kalması, süt üretimini destekleyen prolaktin hormonunu olumsuz etkiler. Bu nedenle bebeğiniz uyurken siz de uyuyun. Stresteh uzak durun. Neşeli olan annenin melatonin hormonu yükseltir. Bu da bebeklerdeki alerjik problemleri azaltır.

Bu besinleri tüketin!

Su: Anne sütü üretimini destekleyen besinlerin başında su geliyor. Emziren anneler normale oranla daha fazla miktarlarda su tüketmeli.

Havuç: Anne sütünü arttırabilmek için anneler sık sık havuç yemelidir.

Rezene: Anne sütü için gerekli olan östrojen ve prolaktin üretimini teşvik eder.

Baklagiller: Annenin süt miktarının artışını sağlarken, kalitesini de yükseltir.

Dereotu: Rezene ile yakın ilişkisi olan dereotu, sağlıklı anne sütü üretimini destekler.

Ceviz, fındık ve badem: Bu yağlı tohumlar, içeriğinde barındırdığı bazı aminoasitlerle süt oluşumunu destekler.

Bebekler, Molfix 3D Teknolojisi ile Keşfe Çıkıyor!

Molfix, yeni nesil annelerin beklentilerini yeni ürünüyle karşılıyor. Bebek bezinin sadece altı kuru tutmasıyla yetinmeyen Molfix, Türkiye’de ilk kez kullanılan 3D teknolojisi ile esnek yan ve bel bantlarına ek olarak elastik gövde sistemini sunuyor. Bu sistemle, bez ıslandığında sıvıyı emerken sarkma yapmıyor, bebeklerin vücuduna mükemmel uyum sağlıyor ve bebeklere hareket özgürlüğü tanıyor. Yeni Molfix’le bebekler, özgürce keşfederken, annelerin içi rahat ediyor. Elastik yan bantlar, çift katlı sızdırmaz bariyerler, rahat ve esnek gövde sistemi bebeklerin daha rahat hareket etmesini sağlarken, 2 katlı yeşil emici bölge, yumuşacık nesef alan iç ve dış yüzeyi ile Yeni Molfix, tam koruma sağlıyor. Dünyayı özgürce keşfeden bebeklerin bezi: Yeni Molfix, renk değiştiren ıslaklık göstergesiyle de annelerin işini kolaylaştırıyor.

Yazının devamı...

Sağlıklı nesiller için hayvan sevgisi şart

4 Ekim Dünya Hayvan Haklarını Koruma Günü’ydü. Taa 1931’den bu yana yeryüzündeki tüm hayvanların haklarına dikkat çekmek, korunmalarına yardımcı olmak için bu gün vesilesiyle birçok yardım kampanyası ve etkinlik düzenleniyor. Sadece senede bir gün hayvanları sevmek yeterli değil ama farkındalık yaratılması için bu etkinliklerin önemi büyük. Özellikle de çocuklar için... Çünkü hayvan sevgisi çocukların gelişiminde tahmin edilenin de ötesinde rol oynuyor. Sürekli eve bir köpek almak için beni ve babasını ikna etmeye çalışan 5.5 yaşındaki oğlum da artık hayvan sevgisine farklı bir boyutta bakıyor. Sadece onları sevmek değil, onların ihtiyaçlarını karşılamayı da düşünüyor. Bu yıl ana sınıfına başladığı Evrim Okulları’nın da bu konudaki katkısı büyük. Hafta başından beri de sınıfa götürdükleri kedi ve köpek mamalarını arkadaşlarıyla birlikte her sabah okulun önündeki kaldırıma sokak hayvanları için bırakıyorlar. Ahmet Alp artık apartmanın önüne de kediler ve köpekler için mama bırakmak istiyor. Onların geceleri ne yaptığını, soğukta kar yağdığında nereden mama bulacaklarını anlamaya çalışıyor.

Hayvan sevgisinin çocuğun duygusal ve sosyal gelişiminde önemli rol oynadığını belirten uzmanlar, bu sevginin küçük yaşlardan itibaren aşılanması gerektiğini söylüyor.

Yapılan araştırmalara göre; hayvanlarla büyüyen çocuklar dışa dönük oluyor. Çocuğun kendine saygısı ve özgüveni artıyor.

Kendi kararlarını verebilmeyi başarıyor. Sosyal becerileri gelişiyor ve çocuklar empati kurmayı öğreniyor.

Hayvanlara zulm eden çocuklar suça yatkın yetişkinler oluyor

Hayvanlara zulm eden çocukların gelecekte suça yatkın olduklarını ve tüm şiddet suçlularının çocukluklarına bakıldığında hayvanlara karşı zulüm öyküsü yer aldığını belirten Psikiyatri Uzmanı Tanju Sürmeli, gelecekte daha önemli sonuçlar doğurmaması adına hayvanlara şiddet uygulayan çocuklarda hangi yaşlarda ne gibi önlemler alınması gerektiğini sıralıyor.

1-6 yaş arası çocuklar: Hayvanlara oyuncak gibi davranılmayacağını ve onların duygularının olduğunu anlamak için bilişsel olgunluğa sahip olmayan çocuklardır.

Ne Yapmalı: Çocuğa bir hayvana vurmanın ya da kötü muamele yapmanın uygun bir davranış olmadığını, başka bir çocuğa vurmak gibi bir şey olmadığını açıklayın. Hayvan suiistimalinin kabul edilemeyeceğini anlatmak yeterli olabilir.

6/7 12 yaş grubu çocuklar: Entelektüel olarak hayvanlara zarar vermeyeceğini anlayacak yaştadır. Burada, eğitim eksikliğinin değil, hayvan istismarının daha derin bir psikolojik problemin belirtisi olma olasılığı daha yüksektir. Bir dizi çalışma, çocuklukta görülen hayvan suistimalini evde aile içi şiddete ve çocuklukta fiziksel veya cinsel istismara bağlamıştır.

Ne yapılmalı: Profesyonel yardım isteyin. Bir hayvana bilerek kötü muamele etmek bu yaştaki bir çocuk için “normal” değildir.

12 ve üstü yaş çocuklar: Hayvanları kötüye kullanan gençler, her zaman diğer antisosyal davranışlara (kötü madde kullanımı, çete faaliyetlerine) gireceklerini unutmayalım. Can sıkıntısını azaltmak ya da kontrol hissi elde etmek için kullanılabilir.

Ne yapılmalı: Hemen profesyonel yardım alın. Aile üyelerinin ve hatta öğretmenlerinizin desteğini isteyin. Dürtü ve agresyon kontrolü için ilaçsız neurofeedback tedavisinden yararlanılabilirsiniz.

Getir, binlerce hayvanı doyurdu

Yüzlerce ürünü ortalama 10 dakikada kullanıcılara ulaştıran akıllı telefon uygulaması Getir, #barınakhayvanlarıdoysun temalı sosyal sorumluluk kampanyasının üçüncüsünü gerçekleştirdi. HAYTAP desteğiyle gerçekleşen projede Getir kullanıcıları 2-4 Ekim tarihleri arasında sadece “Mama Gönder” butonuna basarak Türkiye’nin dört bir yanındaki hayvan bakımevlerine ücretsiz mama bağışladı. Getir, geçtiğimiz yıllarda da mama ihtiyacını karşılamaya yönelik gerçekleştirdiği çalışmalar kapsamında 20 ton mamayı Türkiye’nin çeşitli şehirlerindeki mama ihtiyacı olan hayvan bakımevlerine götürmüştü.

Yazının devamı...

© Copyright 2024

Gazete Vatan Gazetecilik ve Matbaacılık A.Ş.