Şampiy10
Magazin
Gündem

Okula gitmeye hazır mısınız!

Yarı yıl tatili sona eriyor ve Pazartesi günü okullar açılıyor. İki haftadır sabahları geç kalkmaya, bolca oyun oynamaya ve TV seyretmeye alışan çocuklar için yeniden okula adepte olmak zor gelebilir. Özellikle bazı birinci sınıf öğrencileri ve velileri için pazartesi günü biraz daha sancılı geçebilir. Çocuklarınızla konuşup neden okula gitmek istemediklerini öğrenmeye çalışarak bu süreci daha rahat geçirebilirsiniz.

Üsküdar Üniversitesi Nöropsikiyatri Hastanesi’nden Uzman Psikolog Eda Yavaş, çocuklarda uyku düzenini yeniden sağlanmasının da bu süreci kolaylaştırdığını anlatıyor: “Tatilde bol bol dinlenmeye ve oyun oynamaya vakit ayıran çocukların, okulların açılmasıyla birlikte alışkanlıklarını değiştirmek durumunda olmaları oldukça zor. Tatil döneminde geç vakitlere kadar uyuyan, akşamları geç yatan çocukların, okullar açılmadan birkaç gün öncesinde kendilerini okul saatlerine ayarlamaları, gerekiyorsa biraz daha erken yatarak kendilerini alıştırmaları önemli.”

İsteksiz çocuk aşağılanmamalı

Çocukların üzerine okul ve eğitimle ilgili fazladan sorumluluk yüklenmemesinin onları okuldan uzaklaştıracağına dikkat çeken Eda Yavaş şu bilgileri paylaşıyor: “Çocuğa okulun kendi gelişimi ve sosyal hayatı için gerekli olduğu sade bir biçimde anlatılmalı. Okula gitmeye isteksiz olan çocuklarda ailelerin sabırlı olması, çocuklarına bu durumun normal olduğu ancak gitmedikleri zaman okulda kaçıracağı şeyler olacağı ve neden gitmesi gerektiği yumuşak bir dille, çocuk aşağılanmadan, yargılanmadan anlatılmalı.”

Oyun her zaman hayatlarında olmalı

“Oyun çağındaki bir çocuğun yaşına uygun oyun oynaması, çocuğun fiziksel, psikolojik ve psiko-sosyal gelişimi için önemli bir unsurdur. Bu sebeple okula başlayan çocuğun da oyun çağında olduğu göz önünde bulundurulmalı ve okula hazırlık ve ödev yapma saatlerinin dışında oyun oynaması desteklenmeli. Hatta oyun oynamaya teşvik edilmeli. Yaşları küçük olan çocukların oyun saatine ayırdıkları vakit elbette yaşları daha büyük olan çocukların ayırdığı vakite göre daha fazla olacağı da unutulmayın.”

Sorumluluklarını ihmal etmemeli

“Daha büyük sınıflarda olan çocukların, konsantrasyon sürelerinin daha fazla olabileceği, derslerinin daha zorlaştığı ve daha çok tekrara ihtiyaç duyulması sebebiyle oyuna ayrılan saatin azaltılması gerekir. Çocuğun oyun saatlerinin belirlenen saatlerin dışına çıkarak sorumluluklarını ihmal etmemesine dikkat edilmeli, sorumluluk bilincinin bu şekilde kazandırılması sağlanmalı.”

EĞİTİCİ ALTERNATİFLER

Hem eğlenceli hem de öğretici bir oyun: “What is this?”

EasyGo Education, özel olarak yarattığı kutu oyunu “What is this?” ile 7-18 yaş grubu çocuklar ve gençler için hem eğitici, hem de eğlenceli bir yenilik sunuyor. “What is this?”, yurt dışındaki eğitim sistemlerini temel alarak tasarlanan çok özel bir kutu oyunu. Keyifli ve bireysel metotlarla, İngilizceyi akılda kalıcı bir sistemle öğretirken, oyunu kazanmak için kurulan etaplarda ilerlemek de oldukça eğlenceli. Oyunun amacı, yabancı dil öğrenirken en büyük sorun olan “kelime ezberleme kelime haznesini güncel tutabilmeye” çare olmak. Oyun sayesinde çocuklar İngilizceyi sosyalleşerek öğrenirken, aileler de çocuklarıyla oynarken, kendi bilgilerini tazeleyebiliyor. www.oynayarakogren.com 59.90 TL

Çocuğunuzun zekasını ateşleyin

Sevgilibebek.com ‘ tarafından sunulan ve çocukların görme becerilerine uygun olarak hazırlanmış zeka kartları, zeka gelişimine katkıda bulunurken dijital ortamda sunulan zeka küpü videoları tüm anne ve eğitimcilere büyük kolaylık sağlıyor. Amerika, Avrupa, Japonya ve Uzak Doğu’da yaygın bir şekilde kullanılan ve 0-4 yaş arası çocuk zekasını bilimsel olarak geliştirdiği kanıtlanan zeka kartları ile çocuklar eğlenirken öğrenmenin keyfini yaşıyor. “Flashcards” olarak tanımlanan ve çocukların görme becerilen uygun olarak hazırlanan kartlar basılı görsel ve kelimelerden oluşuyor.

Yazının devamı...

Bırakın şu akıllı telefonları artık!

Annelerin en büyük stres kaynaklarından biri “Çocuğumla yeterinde ve kaliteli vakit geçiriyor muyum” düşüncesi oluyor. Akşam yorgun argın eve döndüğümde kapıda beni sevinç çığlıklarıyla karşılıyor 3 yaşındaki oğlum. 15-20 dakikalık bir oyunun ardından yemek saati başlıyor. Tabii oğlum bu durumdan çoğu zaman memnun kalmıyor. Küçük bazen de büyük huysuzluklar yapıyor. Mutlaka çişi geliyor beni yemek masasından kaldırmak için. Bu durumda TV’yi açıp dikkatini çekecek bir çizgi filmde buluyoruz çareyi... Bu çoğu zaman anne-baba olarak kendimizi sorgulamamıza neden oluyor... Uzmanların tavsiye etmediği bir duruma kendi rahatımız için (böyle söylemek de anne babalara haksızlık oluyor) göz yumuyoruz. Oğlum çok geç uyuduğu için çoğu gece babasıyla dönüşümlü olarak onunla ilgilenmekte bulduk çareyi. Birimiz onunla oynarken diğerimiz kendine vakit ayırıyor. Ama uyku saati bana ait. Onunla yeterince vakit geçirmediğimiz gecelerde bir türlü uyumak bilmiyor. Uyku öncesi ritüelleri tamamlasak da birden doğrulup, “Kule oynayalım ya da yol yapalım” diye tutturuyor. Uzmanlar bu duruma şöyle açıklık getiriyor: “Ebeveynleriyle yeterli vakit geçirmeyen, onlarla birlikte geçirdiği zaman konusunda tatmin olmayan çocuklar uykuları olsa bile uyumak istemezler ve uyku saatlerini geciktirirler.” Bu durumu test ettim ve onayladım, kesinlikle doğruluğu kanıtlanmıştır.

Ailelerini şikayet ettiler! Çocuklar özellikle ergenlik dönemine kadar ebeveynleriyle bolca zaman geçirmek istiyor. Oğuzkaan Eğitim Kurumları’nın, ilkokul öğrencilerine yönelik bu konuda yaptığı anket çalışması çarpıcı sonuçlar ortaya koyuyor. O küçücük yüreklerden her biri bu isteklerini şöyle dile getiriyor: - “Ben ailemle aile oyunları oynamak istiyorum ve oyun günlerimizin olmasını istiyorum. Ama canları sıkılıyor oynamak istemiyorlar. Eline tablet, bilgisayar ve telefon alıyorlar.” - “Ailemle daha fazla vakit geçirmek istiyorum. Mesela telefona bakmaları yerine sohbet etmek istiyorum. Oyunlar oynayıp babaannemle ile anneanneme gitmek istiyorum. Hoplayıp zıplamak istiyorum ve ailemiz şu telefonları bırakıp bir dakika bile olsun bizimle ilgilensinler.” - “Ben ailemle tablet veya telefon yerine onlarla kutu oyun tarzı oyunlar oynamak istiyorum.” - “Ben eve gidince yemek yiyorum sonra da salona gidip dinleniyorum. Evde 1 saat televizyon izliyorum ama ben 2 saat izlemek istiyorum. Ben annemle daha çok vakit geçirmek istiyorum.” Oğuzkaan Eğitim Kurumları Yönetim Kurulu Üyesi ve Eğitim Uzmanı Hatice Yılmaz, “Çocukların dünyası sadece ailelerinden gördükleri ile sınırlıdır. Ailedeki bireyler nasıl davranıyorsa, nasıl öfkeleniyorsa ve sevgisini nasıl ifade ediyorsa, çocuk da demek ki bu şekilde yemek yenir, böyle öfkelenilir ve böyle sevgi gösterilir diye düşünerek kendini şekillendirir. Veli ve öğrencilerimizin birlikte katıldığı toplantılar düzenleyerek, çocukların duygularını velilerimizin de anlamalarını sağlıyoruz. Bizim çocukluğumuzda yükümüz şimdiki çocukların yükü kadar ağır değildi. Biz bu kadar zorunluluklara sahip değildik, gelin onların yükünü hep birlikte on lara örnek olarak hafifletelim” çağrısında bulunuyor.

AKTİVİTE ZAMANI...

Bu aralar oğlumla birlikte yaptığımız en eğlenceli aktivite, “İzle Beni-Hayvanlar Aleminde” adlı kitabı okumak. Evinden uzak bir penguenle her sayfada oluklu izi takip ederek farklı bir maceraya eşlik ediyoruz. Önce bir çiflikten, sonra Afrika savanlarından, bir salla nehirden geçip sonunda kutuplardaki evine ulaşıyor. Bu arada birçok hayvanı tanıyıp seslerini çıkararak bilgilerimizi pekiştiriyoruz. Sayı sayıyoruz. Defalarca okuyoruz kitabı... Oğlum için en eğlenceli kısmı ise oluklu yolda ilerlemek... Ona göre yokuş aşağıya inerken penguen kaydıraktan kayıyor. İş Bankası Kültür Yayınları’ndan çıkan kitabın fiyatı 15 TL.

Yazının devamı...

“Bize bir şey olmaz anne”...

Geçen yıl kara hasret kalsak da bu yıl yeterince giderdik. Kışın başında çocukluk günlerimden aklımda takılı kalan “Kardan adam yapalım, burnuna havuç takalım, üşüyor bu havada, şapkayı giydir başına...” şeklinde devam eden şarkıyı oğluma ilk söylediğimde çok sevdi. Burnuna takılan havuç ise hayli ilgisini çekti. O günden beri herhangi bir konuda tutturduğunda dikkatini dağıtmak için gündüz-gece fark etmeden camdan baktırıp, kar yağdığında biz de kardan adam yapacağız diye anlatmaya başlıyorum. Dışarıda kar ve kardan adam sihirli etkisini gösteriyor. Oğlum ağlamaktan vazgeçiyor...

Sonunda oldu ve günlerdir oğlumun beklediği kar yağmaya başladı. Gündüz kar keyfini bakıcısıyla çıkarsa da kardan adam yapma ‘eğlencesi’ babasıyla bana düştü. Akşam saatlerinde hava soğusa da oğlumun da ısrarıyla dışarıya çıktık. Çocukluğumdan karla ilgili aklımda kalan hatıralarda evimizin önündeki yokuştan mahallenin çocukları ve komşularımızla gece boyunca kaydığımız eğlenceli saatler var. Üşüdüğümü hiç hatırlamıyorum:) Yaşam felsefemde küçük olumsuzluklar karşısında “bir şey olmaz” çok önemli bir yer tuttuğundan (Türk olmamdan kaynaklanıyor sanırım) bu oğluma da sirayet etti. “Dışarısı çok soğuk çıkmayalım” desem de her zamanki umursamazlığıyla “Bize bir şey olmaz anne”?dedi. Böyle olunca da el mahkum eksi derecelerdeki soğuk bizi durduramadı. Kardan adamımızı yapıp burnuna havuç taktık, gözlerinizi bozulan oyuncak arabaların tekerleklerinden koyduk. Çam dallarından bir süpürge ve bir atkı ile seramoniyi tamamladık.

Eve döndüğümüzde epey üşümüştük. Birer sahlep içtikten sonra keyfimiz yerine geldi ve camdan kardan adamımızı seyrettik. Karın keyfini çıkardık...

Boza, ayran ya da kefir içirin

Bu soğuk günleri şimdilik hasta olmadan atlattık. Hem giyimine hem de beslenmesine dikkat ediyoruz ama oğlum yemek konusunda gittikçe seçici oluyor. Doktorumuzun önerisi üzerine mevsim dönümlerinde ve kış aylarında multivitamin desteğinden vazgeçmiyoruz. Haftada beş gün kullayoruz, soğuk havalarda haftada yedi gün kullanıyoruz. Bağışıklık sistemini güçlendirmek için ise ayran içiyor. Tabii çocuğunuz seviyorsa kefir daha iyi bir seçenek olabilir. Hatta boza. Özellikle elma, muz, ananas da bağışıkılık sistemini güçlendiriyor. Balık, ceviz ve fındık yemek de önemli.

Giyinirken de lahana sisteminden vazgeçmeyin. Uzmanlar bir yaşındaki çocukların büyüklerden bir kat fazla giydirilmesini, çocukların ise yetişkinler kadar giydirilmesi gerektiğini vurguluyor. Vücut ısısının en çok baştan kaybedildiğini unutmayın ve başına mutlaka korunaklı bir şapka takın. Eldivenleri unutmayın. Bana göre en önemlisi ise ayakları sıcak tutan ve su geçirmeyen botlar. İçine de üst üste iki kat pamuklu çorap giydirmeyi tercih edin. Artık kim korkar Sibirya soğuğundan!

HAFTA SONU ROTASI

2015’i çocuklar tatil yılı diye hatırlayacak neredeyse... Yılbaşından bu yana 9 günün yedisi tatille geçti. Evde oturmaktan sıkılan çocuklarınızı alın ve şehirdeki etkinliklerden birinin yolunu tutun derim. Hem dünyaları renklensin hem de enerjileri tükensin...

İstinyePark’ta her çocuk bir sanatçı!

İstinyePark’ta Ocak ayında başlayıp Haziran ayına kadar devam edecek ‘Güzel Sanatlar Parkı’nda çocuklar, yaratıcılıklarını geliştirecekler. Bu hafta sonu cumartesi ve pazar günü 12.00-19.00 saatleri arasında Picasso’dan ilham alınarak yapılacak olan etkinliğin ilk atölye çalışmasında çocuklar geometrik şekillerle yaratılan maskeler yapacaklar. www.istinyepark.com.tr

Karlar Ülkesi Zorlu PSM’de

Karlar Ülkesi çocuk müzikali yarın saat 12.00’de Zorlu Center PSM’de ücretsiz olarak 4 yaş üzeri çocuklarla buluşuyor. Müzikal çocukların dostluğun hayattakini önemini kavramalarını sağlarken, doğa sevgisini de aşılıyor. Müzikal “Andersen’in” masalından yola çıkarak çocuklarla buluşuyor.

Yazının devamı...

Çocukların renkli dünyası ne diyor?

Oğlum doğmadan önce herkes gibi biz de odasını ve eşyalarını hazırlarken “hangi renk” diye düşündük. Erkek olduğu için seçenekler de sınırlıydı bizce. Tabii ki çizginin dışına çıkmadık, bize öğretilen gibiydi mavi ve beyaz ağırlıklı oldu her şey. Mavi sakinliğin ve barışın simgesiydi. Çocuklarda sınırsızlığı özgürlüğü çağrıştırdığını da öğrenince kalıpların içinde kalmakta bir sakınca yoktu.

Peki bebeklerin dünyası nasıl renkleniyor? İlk 40 gün her şeyi siyah-beyaz gören bebekler sonra sırasıyla kırmızı, yeşil, mavi ve sarı renkleri görmeye başlıyor. Canlı ve parlak renklere daha çok tepki gösteriyorlar.

Oğlumun renklerle ilgili ilk tutturması 2.5 yaşındayken “Kırmızı araba!” diye oldu. Ama uzun sürmedi 10-15 gün sonra “yeşil” sevdamız başladı. Ve o gün bugün yaklaşık 6 aydır her şey “yeşil olsun” istiyor. Ona göre en hızlı giden yeşil araba, yeşil uçak hatta yeşil insan... Resim yaparken en çok yeşili kullanıyor. Yeşil güneş olmaz desem -ki dememek lazım- de sonuç değişmiyor.

Nereden çıktı bu yeşil aşkı, acaba neden yeşil... Uzmanlara göre resimlerinde ağırlıklı olarak bu rengi kullanan çocuklar özgüvenli, yaşıtlarına göre daha olgun tavırlar sergileyen ve duygularını kontrol edebilen çocuklar. Ama oğluma baktığımda bu özelliklerle kişiliği örtüşüyor desem çok abartmış oluyorum.

RENKLERİN PSİKOLOJİSİ

Reem Nöropsikiyatri Merkezi’nden Uzm. Dr. Mehmet Yavuz, çocuklarda renkleri tanıma ve seçmenin dört yaşından sonra ortaya çıktığını söylüyor.

(Bu durumda bizim biraz daha vaktimiz var.) Dört yaşından sonra çocukların renk kullanımının psikolojik olarak değerlendirilebileceğini anlatıyor. Renklerin çocukların duygusal ve fiziksel gelişiminde neleri ifade ettiğini şöyle açıklıyor:

Kırmızı: Resimlerde yoğun olarak kırmızı rengin kullanılması; enerjinin, nefretin, şiddetin, yoğunluğun ya da bir hastalığın yansıması olabilir.

Pembe: Kırmızıya göre daha az etkili bir renktir. Sakinliği ve mutluluğu temsil eder.

Turuncu: Endişeli bir tondur. Ve bu rengi ağırlıklı kullanan çocuklar hiperaktif gelişime eğilimlidirler.

Sarı: Bu rengin ağırlıklı olarak kullanılması, çocuğunuzun huzurlu enerjik ve sevdiği şeylere bağlı olduğunu temsil eder.

Mavi: Güven duygusunu temsil eder. Sakin bir ruh halindeki çocuklar daha yoğun olarak resimlerinde bu rengi kullanırlar. Duygularını kontrol etmekte güçlük çekmezler.

Yeşil: Resimlerinde ağırlıklı olarak bu rengi kullanan çocuklar özgüvenli, yaşıtlarına göre daha olgun tavırlar sergileyen ve duygularını kontrol edebilen çocuklar oldukları söylenebilinir.

Mor: Sorumluluk duygusu olan, kendinden çok başkaları tarafından kontrol edilmeye eğilimli ve sakin karakterleri temsil eder.

HAFTA SONU ROTASI

Bu yıl çocuklar yeni yıla uzun bir tatille giriyor. Tatili şehirde geçirecekler için son yılın en soğuk kışını geçirdiğimiz düşünüldüğünde çocuklarla yapılacak etkinlikler kapalı alanlarda olsa da eğlence vadediyor. Anadolu ve Avrupa yakasındaki çocuk şehirleri pek çok kişinin tercihi olabilir. Ayrıca bu hafta birçok tiyatro onlara yeni dünyaların kapılarını açıyor. Çocuğunuzun en keyif alacağı etkinlik için aşağıdaki alternatiflere göz atabilirsiniz.

Trump AVM’de hafta sonu iki tiyatro oyunu var. Çocuklar, 3 Ocak Cumartesi saat 13.00’te “Külkedisi” oyunu ve Pazar günü “Kurbağa Prens” oyunu ile en sevdikleri masal kahramanları ile buluşuyor. Etkinlikler ücretsiz.

İstanbul Modern’de cumartesi ve pazar günü Havalı Nesneler adlı sanat etkinliği var. 6-12 yaş çocuklar katılabilir. Ücreti 20 TL.

Ataköy Yunus Emre Kültür Merkezi’nde pazar günü saat 11’de Güneşin Çocukları adlı çocuk tiyatrosunu izleyebilirsiniz. 3 yaş üzerindeki çocuklar için gösterilecek oyuna giriş 3 TL.

Kadıköy Barış Manço Kültür Merkezi’nde, Pazar günü - 13:00 Mıknatıs Çocuk adlı tiyatro oyunu var. 3 yaşından itibaren çocukların seyredebileceği oyun 15 TL.

Yazının devamı...

© Copyright 2024

Gazete Vatan Gazetecilik ve Matbaacılık A.Ş.