Zulümle abat olanın sonu berbat olur
.
İsrail hükümetinin, yarım asırdan fazla bir zamandan beri Filistinlilere yaptığı zulüm artık tahammül sınırını aştı. Hele son birkaç yıldan beri bir hapishaneye çevirdiği Gazze’de halka yaptıkları, tarihte hiçbir zulümle mukayese edilemeyecek şiddete, barbarlığa dönüştü. Hanumanları söndürmek, evde çocukları yetim ve aç bırakmak, hangi vicdana sığar? 5-6 asır önce Yahudiler, Avrupa’da öldürülüp sürgün edilirken Türkler onlara kucak açtı, Osmanlı topraklarında özgürce yaşamalarına imkân verildi. Almanya’da Hitler, iddialara göre 6 milyon Yahudi’ye soykırım uygularken canını kurtarabilen kimi Yahudi bilim adamları yine Türkiye dahil çeşitli ülkelerde yaşama imkânı bulmuştu. İsrail’in hâlâ Alman soykırımını ele alıp Yahudi mağduriyetini anlatıp leyhlerine propaganda yaparken kendisi, sırf aç kalan Gazzelilere yardım amacıyla yola çıkan, merhamet duygusuyla hareket eden, masum ve yardımsever insanları taşıyan gemilere saldırıp 9 kişiyi katletmesi, 60 kişiyi yaralaması ve gemilere el koyması 21. yüzyılda işlenmiş barbar bir korsanlık ve eşi görülmemiş bir soykırım değil mi? Daha ne zamana kadar bu zulüm sürecek ve özgür dünya daha ne kadar İsrail soykırımına seyirci kalacak?
Türkiye, yalnız toprakları ellerinden alınmış, özgürlükleri kısıtlanmış, haksız yere öldürülmüş Filistin ve Gazze halkına, elinden gelen yardımı yapmıştır ve yapmaktadır. Tarihte Filistin bölgesinin istikrarı Osmanlı döneminde sağlanmış ve her ırktan ve dinden insan Müslümanıyla, Yahudisiyle, Hıristiyanıyla bu topraklarda özgürce, rahatça barış içinde yaşamıştır. Ne zaman ki 1948’de İsrail devleti kuruldu, istikrar ve barış diye bir şey kalmadı. Filistinliler olmadık zulümlere uğradı. Toprakları ellerinden alındı, evleri başlarına yıkıldı. Yıllarca çadır kamplarında yaşayan Filistinliler hep acı çekti. İmkân bulanlar çeşitli Arap ülkelerinde çalıştı, imkân bulamayanlar sefalet içinde yaşadı. Son olayda Türkiye, elinden geleni yapıyor ama bu sadece Türkiye’nin yapacağı bir iş değildir. Aslında binbir hileyle İsrail devletini kurduran güçlü devletlerin bu zulmü önlemeleri gerekir. Yoksa sadece Türkiye öne sürülüp bu yüzden Allah korusun bir savaşa sürüklenirse takriben bir asırda kazandıklarımızı kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya kalabiliriz. Akıllı hareket etmek gerekir. Diplomatlarımızın önemle üzerinde durduğu üzere soruna diplomatik yoldan çözüm bulmak gerekir. Yoksa bu zamanda yapılan savaşın pek galibi de olmaz. Savaş, bütün taraflar için yıkımdır. Amacımız savaş değil barıştır.
NOT: “Anne baba hakkı kutsaldır” başlıklı yazımın devamı bugün yayınlanacaktı. Ancak İsrail saldırısı nedeniyle sözü geçen yazımı daha sonra yayınlayacağım.