Yunus diyor ki
.
Malunı özge kişi yir sen var anda hisabun vir
Sinün heman bir adım yir gel gör ahir nedür bu fal
(Malını başkaları yer, sen de varıp airette hesabını verirsin. Kabir de sana bir adım kadar yakın. Gel sonunda bu falın ne olduğunu gör.)
Gözin görürken yiyidür eylemegil bunca özür
Bu dünyada hasıl nedür hayreyle bazarı vir al.
(Hayattayken ye, başkalarına yedir. Mal harcamamak için bahane arama. Bu dünyada sana kalacak nedir? Hayır yap da bu pazarda kazançlı çık. Burada hayredersen ahirette karşılığını alırsın. Ancak böylece bu pazarda kazançlı çıkarsın.)
Geçtiğimiz günlerde kardeş Pakistan büyük su baskınlarına, sel felaketlerine maruz kaldı. Binlerce insan hayatını kaybetti, milyonlarca insan evsiz, barksız, sel sularının arasında, güneşin sıcağında, sinek, sivrisinek gibi haşeratın saldırısı altında, hayvanlarla aynı ortamda yaşamak zorunda kaldı. Sağlığa elverişsiz ortam elbette birçok hastalığa da davetiye çıkarır. Ayrıca iki hafta önce Rize’de su baskını, sel ve heyelan 13 vatandaşımızın hayatına mal oldu, birçok kardeşimiz perişan duruma düştü.
Bu olaylar Allah’ın intikamı değil, yasalara aykırı işler yanında Allah’ın buyruğunu da dinlemeyip düşüncesiz hareket eden insanlardan doğanın intikamı, derelerin öfkesidir. Niçin dere yatağına ev yaparsınız, niçin heyelan bölgesine, çürük zemin üzerine apartmanlar dikersiniz? Ve belediye sorumluları nasıl bu yerlerde yapılaşmaya ruhsat verirler? Kur’ân bize tehlikeden sakınmayı, kendi elimizle kendimizi tehlikeye atmamamızı öğütlemektedir. İşte o yerlerde bina yapanlar da, o binalara ruhsat verenler de, verilmesine göz yumanlar da, o yerlerde gidip oturan veya iş kuranlar da suçludur. Artık olan olmuştur. Şimdi bu felaketlerin etkisini azaltmak, gerek Türkiye’deki gerek Pakistan’daki felaketzedelerin dertlerini paylaşmak, acılarını dindirmeye çalışmak hepimizin boynumuzun borcudur.
Şeyh Sadi:
Beni Adem azay-i yekdigerend
Ki der aferineş zi yek cevherend.
(Ademoğulları birbirinin organlarıdırlar. Çünkü aynı cevherden yaratılmışlardır.)
Sadinin bu beyti, Peygamberimizin şu hadislerinin çevirisi sayılır: “Müminlerin birbirlerine karşı durumları, bir cesedin organlarının durumu gibidir. Bir organ hasta olunca diğer organlar da onun acısını duyar, rahatsız olurlar.” Bir müminin derdi öteki müminleri de rahatsız etmeli yani insanlar acılarını paylaşmalı, başkasının acısından rahatsız olmalıdır. Birbirini seven toplumlara Allah da acır, şefkat ve merhametiyle onları kucaklayıp örter. Buyurmuştur ki: “Muhakkak müminler kardeştirler. Kardeşlerinizin arasını düzeltin ve Allah’tan korkun ki size rahmet edilsin” (Hucurat: 10). Ve buyurmuştur: “Ve topluca Allah’ın ipine yapışın, ayrılmayın; Allah’ın size olan nimetini hatırlayın: Hani siz birbirinize düşmandınız, (Allah) kalplerinizi uzlaştırdı. O’nun nimetiyle kardeşler haline geldiniz. Siz ateşten bir çukurun kenarında bulunuyordunuz, (Allah) sizi ondan kurtardı. Allah size ayetlerini böyle açıklıyor ki, yola gelesiniz” (Al-i İmran: 103).