Yalnız Allah’a muhtaç olmak kulluğun özüdür
.
SORU: Fakirlikle ilgili bazı hadisler okudum. Anladığım kadarıyla fakirliğin tasavvufta manevi bir anlamı var. Bir de maddi olarak yaşanan fakirlikten bahsediliyor. Mesela Peygamberimizin, “Ya Rabbi fakirlikten sana sığınırım” hadisini Allah’ın zengin bizim fakir olduğumuzla ilgili olduğunu anlıyorum. Bunu maddi olarak da algılayabilir miyiz? (Arzu Büyükpoyraz)
CEVAP: Fakir kelimesinin aslı, omurga kemiği kırılmış kimse demektir. Bela anlamındaki “fâkıre”den veya çukur anlamındaki “fukra”dan türemiş olan fakir, yoksulluk belası içinde bulunan kimsedir. Terim olarak fakir, dilenmekten utanan yoksuldur. Miskin ise dilenen yoksuldur. Tasavvufta derin anlam kazanan fakir,
Hz. Peygamber’in mescidindeki sofada oturan ve kendilerine “Ashab-ı Suffa” denilen yoksul sahabilere bağlanmak manasına geli. Ancak gerçek fakirlik, Allah’tan başka herhangi bir şeye ihtiyaç duymamak, yalnız Allah’a muhtaç olmaktır ki bu da kulluğun özüdür. Yahya ibn Muaz, “Fakirliğin hakikati yalnız Allah ile zengin olmak, şekli de mal ve eşya yoksunluğudur” demiştir.
O simayı gönül gözü görür
Kuşeyri’ye göre fakirlik, evliyanın şiarı, mutasavvıfların süsü, Allah’ın seçkin kullarına ve peygamberlere uygun gördüğü bir haldir. “Fakirler, Allah’ın tertemiz, seçkin kulları, yaratıkları arasında sırrına ehil kıldığı kimselerdir. Allah, onlarla yaratıklarını korur. Onlar yüzü hürmetine yaratıkları bol bol rızıklandırır” (Risale: 123). “Sadık fakir, Allah’ın yardımıyla Allah ile beraber olur. Yabancılar onun farkına varamazlar. Herhangi bir yaratık onun bulunduğu hale yol bulamaz. Yabancı gözler onu, asıl bulunduğu halden başka bir halde görürler. Onun için yüce Allah: ‘Bilmeyen, utangaçlıklarından dolayı onları zengin sanır’(Bakara: 273) buyurmuştur. Fakat gönül gözü açık olan, onların hallerine vakıf olur. ‘Sen onları simalarından tanırsın.’ O sima, baş gözüne görünmez. O simayı ancak gönül gözü görebilir. Yalnız ehadiyyet (birlik) nuruyla o simayı görmek mümkündür” (Letaitul-İşarat: 1/221-222). DEVAM EDECEK