Üluhiyyet tevhidi ortağı bulunmayan Allah’a ibadettir
.
* DÜNDEN DEVAM
Düşünürlerin çoğuna göre rübubiyyet tevhidi, Kur’ân’ın açıkladığı, peygamberlerin insanları çağırdığı üluhiyyet tevhididir. Tahavi’ye göre peygamberlerin davet ettiği, ilahi kitapların getirdiği tevhit, rübubiyyet tevhidi değil fakat rübubiyyet tevhidini de içeren üluhiyyet tevhididir. Üluhiyyet tevhidi, bir olan, ortağı bulunmayan Allah’a ibadettir. Çünkü Araplar rübubiyyet tevhidini, göklerin ve yerin yaratıcısının yalnız Allah olduğunu kabul ediyorlardı: “Andolsun onlara: ‘Gökleri ve yeri kim yarattı?’ diye sorsan, mutlaka ’Allah’ derler” (Lokman: 57/25), “84- De ki: ‘Biliyorsanız dünya ve içinde bulunanlar kimindir?’ 85- ‘Allah’ındır’ diyecekler. ‘O halde düşün(üp ilk kez yaratanın, ikinci defa yine yaratabileceğini anla)mıyor musunuz?’ de. 86- ‘Yedi göğün Rabbi ve büyük arşın Rabbi kimdir?’ de. 87- ‘Bunlar Allah’ındır’ diyecekler. ‘O halde korunmuyor musunuz?’ de. 88- ‘Biliyorsanız (söyleyin) her şeyin melekutu (mülkü ve yönetimi) elinde olan, koruyup kollayan fakat kendisi korunup kollan(maya muhtaç ol)mayan kimdir?’ de. 89- ‘(Her şeyin yönetimi) Allah’a aittir’ diyecekler. ‘O halde nasıl büyüleniyorsunuz?’ de” (Müminun: 74/84-89).
Nuh kavminin putları
Kur’ân-ı Kerîm’de çok olan benzeri ayetler, müşrik Arapların taptıkları putların, âlemin yaratılışında Allah’a ortaklıkları bulunduğuna inanmadıklarını gösterir. Bu konuda onların durumu, tıpkı Hind, eski Türk, Berber vs. kavimlerin durumu gibiydi. Onlar putların, peygamberlerin ve salihlerin heykelleri olduğuna inanarak şefaat umuduyla onları Allah ile kendileri arasında vesile (aracı) sanıyorlardı. İşte Arap şirkinin temeli bu düşünceye dayanıyordu. Abdullah ibn Abbas’tan ve başka seleften (salih atalardan) gelen rivayete göre Nuh kavminin Vedd, Suva, Yegûs, Yeûk ve Nesr adlı putları, gerçekte salih kişilerin anısına yapılmış heykellerdi. Bu salih insanlar ölünce onların kabirlerinde durup yalvarmaya başladılar, sonra da heykellerini yaptılar. Zamanla onlara tapmaya başladılar. Bu putlar aynen Arap kabilelere de geçti.
* DEVAM EDECEK