Tek kesin yol Kur’ân yoludur
.
SORU: 1- Kıyamet günü herkesin birbirinden kaçacağı ve bir sorumlu arayacağı doğru mur? Herkes kendisinden mesul değil mi? 2- Bir hocamız artık müceddid gelmeyeceğini, Peygamberimizin bahsettiği kıyamet alametlerinden birçoğunun tamamlandığını dolayısıyla kıyametin yakın olduğunu söyledi. Doğru olabilir mi?
3- Ahir zamanda sünnete sımsıkı sarılırsak
100 şehit sevabı kazanır mıyız? (Cihat Yılmaz)
CEVAP: 1- Evet kıyamet anında herkesin birbirinden kaçacağı, dünyada olduğu gibi hiç kimsenin, en yakınını dahi kayırmayı düşünemeyeceği çünkü herkesin kendi canının kaygısına düşeceği Abese Suresi’nde şöyle canlandırılmaktadır: “34- İşte o gün kişi kaçar: kardeşinden, 35- Anasından, babasından, 36- Eşinden ve oğullarından. 37- O gün, onlardan her kişinin kendisine yeter derecede işi vardır. 38- Yüzler var ki o gün parıl parıl, 39- Güleç, sevinçli.
40- Yüzler de var ki o gün tozlanmış. 41- Onları karanlık bürümüş (öylesine üzgün, öylesine dertli). 42- İşte onlar kafirler, Hak’tan sapanlardır.”
2- Kur’ân-ı Kerîm’de kıyametin ansızın geleceği, onun geleceği zamanı hiç kimsenin bilmediği ve bilmeyeceği, Allah’ın o bilgiyi herkesten sakladığı vurgulanmaktadır. Ansızın gelecek olan kıyametin alameti de olmaz. Bu konudaki rivayetlerin hepsinin uydurma, yakıştırma olduğu kanaatindeyim. Her 100 yılda bir müceddid geleceği hakkındaki hadis rivayeti de sağlam değil, kuşkuludur. Çünkü Kur’ân’ın gaybı (geleceği) Allah’tan başka kimsenin bilemeyeceği ayetlerine aykırıdır. Müceddidin gelip gelmeyeceğini kimse bilemez. Bundan 1000 yıl önceki insanlar da kıyametin alametlerinin göründüğünü, pek yakında kıyametin kopacağını söylüyorlardı ama aradan 1000 yıl geçti, kopmadı. Elbette kıyamet kopacaktır ama zamanını Allah bilir.
3- İçinde bulundukları zamanda kendi inançlarına göre dinden sapmalar gören kişiler, insanları sünnete uymaya yönelten sözler uydurup Peygamber’in ağzına koymakta teredüt etmediler. İşte ahir zamanda sünnete uymanın 100 şehit sevabına denk olduğu şeklindeki söz de bunlardan biridir. Hz. Peygamber, insanları sadece Kur’ân’a yönlendirmiş, kendi sünnetini bir din kaynağı olarak göstermemiş, “Ben size Allah’ın kitabını bırakıyorum. Ona sarıldıkça sapmazsınız” buyurmuştur. Doğru rivayet budur. Kur’ân’a göre peygamberlikten sonra en yüksek rütbe şehitliktir. Çünkü şehit, Allah yolunda canını feda etmiştir. Şimdi sadece sünnete uymak nasıl olur da bir değil, 100 şehit sevabına denk olur? Kaldı ki rivayetler kesinlik ifade etmez, zan ifade eder. Tek kesin buyruk, kesin yol Kur’ân buyruğu ve Kur’ân yoludur.