Tarihi tersine çeviremezsiniz
.
Bir yazımda Nehcu’l-Belağa’da Hz. Ali’ye ait güzel sözler yanında ona yakıştırılmış bulunan abartılı sözlerin de var olduğunu ifade etmiştim. Peygamber’den sonra halifeliğin Hz. Ali’ye ait olduğuna inanan bir okurum, bu yazıma itiraz mahiyetinde gönderdiği uzun mektubunda, “Hocam bence siz bu ülkenin en büyük alimlerinden birisiniz ama gerçekleri söylemeye biraz çekiniyorsunuz” diyor. Nehcu’l-Belâğa, Şeyh Radi’nin eseridir. Arap edebiyatının şahika örneklerindendir. Ama bu kitapta Hz. Ali’ye nispet edilen öyle sözler var ki, bunları Hz. Ali’nin söylemesi mümkün değildir. Bunların ayrıntısına girmekte yarar görmüyorum. Hangi gerçek? Hz. Ebubekir halife seçildi. İşte gerçek. Hz. Ali geç de olsa ona bey’at etti. İşte gerçek. Siz Ali’nin bey’at ettiğini 1400 yıl sonra reddetmek istiyorsunuz ve buna kılıf arıyorsunuz. Bunun faydası ne? Tutalım ki halifelik Ali’nin hakkıydı (kesinlikle ben böyle bir şeye inanmıyorum çünkü bu, Peygamber’in dünyevi saltanat kurması anlamına gelir). Öyle olsa bile ne yapalım Müslümanlar Ebubekir’i seçmişler, Ali de bunu kabul etmiş.
Ömer seçilmiş, Ali Ömer’e de bey’at etmiş. Sonra Hz. Osman olayı ve Ali’nin halifeliği... O da sonunda şehit olmuş. Şimdi bunları ikide birde gerçek diye gündeme getirmek tarihin seyrini mi değiştirecek? Ali’yi geri mi getirecek? Yoksa Ali adına rant sağlamak isteyenlerin ekmeğine yağ sürüp Müslümanları bölecek mi? Boş yere bu tür sitemleri bana yazmayın. Ben inandığımı söylüyorum ve yazıyorum. Ali’nin manevi velayetini kabul ediyorum ama ilim irfan başka, devlet adamlığı başka... Ebubekir ve Ömer tarafsız olan müslim ve gayrimüslim bilim adamlarına göre o zamanın en büyük devlet adamlarıdır. Öyle olmasa Allah onlara halifeliği nasip etmezdi. Ebubekir, Peygamberimizin kayınpederidir, Ömer de öyle... Ben böyle biliyorum ve böyle inanıyorum. Sizin inancınıza saygım var ama ben insanları putlaştırmam, tanrılaştırmam. Her insanın içinde Allah vardır. Allah insana kendi can damarından daha yakındır. Ali’ye de, Ömer’e de... İnsanlar arasında sadece peygamberler özel bir konuma sahiptirler. Onların vahiyle bize duyurdukları sözler, bizim hayat çerçevemizi, dolaşma alanımızı çizer. Bu konuda herkes kendi inandığına göre hareket eder. Bu ayrılıklar dinden değil siyasetten kaynaklanmıştır. Din Kur’ân’dır. 1400 yıl önceye gitmenin hiçbir anlamı yok. Çünkü tarihi tersine çevirmek mümkün değildir.