‘Size karşı bu tavır niye?’
.
SORU: Bir bayan arkadaş, Anadolu kentlerinden birinde Diyanet’e ait bir yayınevine gidip görevliye “Süleyman Ateş’in Kur’ân meali var mı?” diye sormuş. Görevli “Ne yapacaksın o adamı. O sana yaramaz. Al bunu oku” demiş ve “Kadın İlmihali” kitabını vermiş. Bayan da adama kızarak dükkânı terk etmiş. Acaba size karşı bu tavır niye? Siz daha önce Diyanet’te başkan değil miydiniz? Etrafımızda bir sürü sayısını bilmediğim kadar tarikatçı var. Onlar sizin için “mezhepsiz” diye suçlamada bulunuyorlar. Sizin birçok kitabınızı ve VATAN gazetesinde çıkan yazılarınızı okudum. İslâm’ı en iyi sizden ve Hüseyin Atay’dan anladım. Mezhepsiz olmak suç mu? Soran olursa “ben Kur’ân Müslümanıyım” diyorum. Lütfen beni aydınlatın. (Levent Tezcan)
CEVAP: Maalesef asırların tortusu Kur’ân’ın sunduğu arı duru, insan doğasına uygun dinin üzerine çökmüş ve onu hurafelere büründürmüştür. Biz dini bu hurafelerden temizlemeye, Kur’ân dinini ortaya çıkarmaya çalışıyoruz. Ama bu iş kolay değil. “Vur abalıya” türünden sürekli saldırıyorlar. Neden? Çünkü önyargılarla şartlanmışlar, atalar dinine bağlanmışlar. “Kur’ân böyle söylüyor” desen onlar “Biz atalarımızın yoluna uyarız. Biz Kur’ân’ı anlayamayız” derler. Böylece Kur’ân’ı itekleyip geleneğe uyarlar. Saparlar, saptırırlar, böyleyken tam Kur’ân’ın dediği gibi “Doğru bir iş yaptıklarını sanırlar.” Ama er, yarın Hak divanında belli olur. Yüce Divan’da kimin Hak, kimin batıl yolda olduğu ortaya çıkar. Evet, ben Diyanet İşleri Başkanı’ydım. Ama o zaman henüz bilgilerimiz bu boyutta derinlik kazanmamıştı. Tefsiri yazdıktan sonra Kur’ân basiretimizi açtı, Allah bize gerçekleri gösterdi. Her çağda önyargılı gelenekçiler, gerçeklere karşı çıkmışlardır. Gelenekçilik onların çıkarınadır. Dünya çıkarını ahirete yeğlerler. Varsın yapsınlar. Biz bildiğimiz gerçek yoldan şaşmayız. Allah’tan temennimiz, gönlümüzü Kur’ân nuruyla aydınlatmasıdır.