Sanat mı, Osmanlı’ya hakaret mi? (3)
.
Hizmetçi statüsündeki cariyeler saray hizmetçileridir.
Bunlar üzerinde efendilerinin istifraş (cinsel ilişki) hakkı yoktur. İslâm hukukunun hükümlerine göre bu cariyeler efendilerinin iznini alarak evlenebilirler. Bu durumdaki cariyelerin efendileriyle münasebeti sadece iş ilişkisidir.
Zaten ibriktar usta, kahveci usta, kilerci usta ve benzeri isimlerle anılmaları da bunu gösterir. Bazı tarihçilerin cariyelerin sayısı hakkındaki 60, 70, hatta 100 rakamından, hizmetçi statüsündeki cariyeleri anlamak gerekir. Arşiv belgeleri de bunu göstermektedir. Padişahların haremde ve harem bahçesinde çıplak olarak âlem yapmaları gibi gülünç savlar gerçeği yansıtmaz. Eş statüsündeki cariyelere gelince başka bir erkekle evli olmayan cariyeler iki şekilde efendileriyle karı-koca hayatı yaşayabilirler:
Bazılarıyla nikâh kıymışlar
1- Efendinin (burada padişahın), eli altındaki cariyesiyle nikâh kıyarak evlenmesi. Bunun için padişah cariyeyi önce özgürlüğe kavuşturur, sonra onunla nikâhla evlenir.
2- Cariye statüsünde kalmakla beraber padişah yine nikâh kıyarak onunla evlenir. Ama bu durumdaki cariyeyle nikâh kıymadan da ilişki hakkı vardır. Ancak bu cariye herkesle değil, sadece efendisiyle ilişkide bulunabilir.
Osmanlı padişahlarının bir kısmı cariye statüsünde kalmakla beraber bazı cariyeleriyle nikâh kıymışlardır. Ama her cariyeyle nikâh kıyma zorunluluğu yoktur. Özellikle kadın efendilerin çoğunluğunun nikâhlı oldukları da kimi tarihçiler tarafından belirtilmektedir. Mesela Kanuni Sultan Süleyman’ın meşhur kadın efendisi Hürrem Sultan, nikâhla kadın efendi olmuştur (Bkz. Prof. Dr. Ahmet Akgündüz, Osmanlı’da Harem. 176-293). Padişah her cariyeyle gece hayatı yaşamaz. Kontrol altındadır. Çevresini düşünür. İslâm hukukunun dışına çıkamaz. Çünkü kendisi onu uygulamak ve uygulatmakla görevlidir. Benim bildiğim kadarıyla devşirilen cariyeler sarayda yetiştirilir.
Amerikalı yazarın romanı
Bu sene, Kanuni’nin hayatını anlatan “Muhteşem Süleyman” adlı romanı okumuştum. Bir Amerikalının yazdığı bu roman bu diziden çok daha güzel ve saygılı olarak Kanuni’yi anlatıyordu. Kanuni kadınları değil, bütünleştiği devleti düşünüyor ve devletin daha güçlü daha muzaffer olması için planlar yapıyordu. Çoğu kez de haremine gitmez, gecelerini asker arasında kışlada geçirirdi. Böyle bir insanı sözüm ona sanat adı altında seks düşkünü bir insan gibi göstermek hem o büyük insana, hem de Türk milletine hakarettir.
Herkesin uygulayabildiği bir şey olan seksin sanatı neymiş?
Dizi eğer devam edecekse bundan sonraki sahnelerinin gerçeklere daha uygun yapılmasını temenni etmek millet olarak hakkımızdır.