Mevlana Halid-i Bağdadi Sempozyumu (4)
.
Halid-i Bağdadi’nin hayatı, Halid-i Bağdadi’ye göre mürit-mürşit ilişkisi, Halid-i Bağdadi’nin etkileri, öğrencileri, edebi yönü, müderrislik (profesörlük) yönü, kelâmi yönü, Kur’ân ve sünnet anlayışı, Halid-i Bağdadi’de ilahi aşk, Halid-i Bağdadi’de hakikatin farklı dillerde anlatımı ve konuları sempozyumun başılca ana maddelerini oluşturuyordu. Benim de katıldığım genel değerlendirme toplantısından sonra sempozyum, Van Müftüsü Nimetullah Arvas’ın ve İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Abdulbaki Güneş’in kapanış konuşmalarıyla sona erdi. Türkiye’nin çeşitli üniversitelerinden, Kuzey Irak’tan, Amerika’dan ve Tataristan’dan gelen 50’yi aşkın bilim adamının katılımıyla başarılı biçimde gerçekleştirilen Mevlana Halid-i Bağdadi Sempozyumu, bu sahada bir ilkti. Başta İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Abdulbaki Güneş ve Van Müftüsü Nimetullah Arvas olmak üzere sempozyumu düzenleyen komisyon üyelerine takdir ve teşekkürlerimi sunarım. Ayrıca bu bilimsel imkanı sağlamakla aydınlanmaya katkıda bulunan ve konferansın açılışını onurlandıran Van Valisi Münir Karaloğlu’na ve Yüzyıl Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Hasan Ceylan’a teşekkür ederim.
Akdamar adası ve kilisesi
13 Haziran Pazar, dönüş günüydü. Ben de akşama doğru dönecektim. Ancak buraya gelmişken Akdamar Adası’nı ve tarihi kiliseyi görmek istedim. Van’a 50 kilometre mesafedeki Akdamar’a götüren geniş asfalt yol, Edremit ve Gevaş ilçelerinin içinden geçiyor. Geçtiğimiz bu ilçeler cennet gibi yemyeşil. Artık Van Denizi denilen Van Gölü çevresinde yükselen dağlar, masmavi denizi adeta kucaklıyor. Takriben 1800 metre yükseklikteki deniz, Van ve çevresine hayat ve güzellik veriyor. Van valiliğince çıkarılan Van’ı Tanıtma Dergisi’nde Van hakkında şu bilgilere yer veriliyor:
Prehistorik çağlardan itibaren yerleşim ve medeniyet izlerine rastlanan Van bölgesine, M.Ö. 1000 yıllarından sonra sırasıyla Urartular, Medler, Persler, Makedonyalılar, Romalılar, Partlar ve Sasaniler egemen olmuşlardır. Bölge Hz. Ömer zamanında İyad ibn Ganem komutasındaki ordularla 640 tarihinde fethedilerek Müslümanların eline geçmiştir. Daha sonra Emevi ve Abbasi devletlerinin egemenliğinde kalan bölge, 10. yıldan sonra Bizans İmparatorluğu’nun egemenliğine ve nihayet 1071 Malazgirt Savaşı’yla da diğer Anadolu topraklarıyla birlikte Türklerin yönetimine geçmiştir.