Mesnevi ve Kur’ân-ı Kerîm
.
SORU: Mevlana Celaleddin-i Rumi, Mesnevi’sinin önsözünde kitaba temizlenenlerden başkasının el süremeyeceğini ve kitabın Allah katından indiğini söylüyor. Yine aynı eserinde “Bu, ne yıldız bilgisidir, ne remil, ne de rüya... Allah, doğrusunu daha iyi bilir ya, Allah vahyidir. Sufiler bunu halktan gizlemek için gönül vahyi demişlerdir” diyor. Dinimize göre son vahiy kaynağı kitap Kur’ân’dır. Bu durumda Mesnevi nasıl vahiy oluyor? Mevlana benim için her zaman İslâm hümanizminin sembol ismi olmuştur. Ancak bu ifadeler kafamı karıştırdı. Bazılarının söylediği gibi Mevlana gerçekten Anadolu’ya Moğol ajanı olarak gelmiş kötü niyetli biri midir? (Begüm Torunlar)
CEVAP: Hz. Mevlana, Mesnevi’nin önsözünde “Mesnevi’nin, gönüllere şifa olduğunu, hüzünleri giderdiğini, Kur’ân’ı açıkladığını, huyları güzelleştirdiğini, yüce yazıcıların elleriyle yazdıkları o kitaba temizlerden başkasının dokunmasına müsaade etmeyeceklerini; onun, âlemlerin Rabbinden indirildiğini” söyler. Mevlana, bu sözüyle Mesnevi’nin kendi düşüncesiyle değil, ilhamla yazdırıldığını belirtmek istemiştir. Çünkü Mevlana Mesnevi’yi düşüne düşüne, müsveddeler yaparak yazmadı.
İçine doğan düşünceler dilinden aktı. Bu anlamda Mesnevi, hiç şüphesiz vahiydir ama Peygamber’e gelen melek Cebrail vahyi gibi değil, ilham anlamında vahiydir. Çünkü vahiy ilham anlamında da kullanılır. Mesela Taha Suresi’nde yüce Allah’ın Musa’nın annesine, çocuğunu bir sandığa koyup suya atmasını vahyettiği anlatılmaktadır. Elbette Peygamber olmayan Musa’nın annesine, peygamber vahyi değil, ilham gelmiş, kalbine bu düşünce doğurulmuştur. Nahl Suresi’nde Allah’ın, bal arısına vahyettiği de belirtilmektedir. Bal arısına vahiy, ona verilen içgüdüdür. Mevlana’nın sözü, ilham anlamında vahiy olarak doğrudur. Nitekim Molla Cami onu şöyle nitelendirmiştir:
Men çi guyem an vasf-i âli-cenab
Nist peygamber veli dared kitab.
(Ben o yüce zat hakkında ne diyeyim,
peygamber değil ama kitap getirmiştir.)
Mevlana’yı bir Moğol ajanı olarak düşünmek çok büyük bir saygısızlıktır, küstahlıktır. Ağzı olan konuşuyor. Çekinmeden bizi biz yapan büyükleri aşağılıyorlar. Hz. Ebubekir soyundan gelen bir büyük âlime, bir hak adamına, bir aşk şairine, bir büyük filozofa vicdanları titremeden iftira ediyorlar. Eğer Mevlana Moğol ajanı ise ah keşke herkes öyle Moğol ajanı olsa derim.