Medine’yi ziyaret etmenin hacla bir ilgisi yoktur
.
SORU: Şöyle bir yazı okumuştum: “Hacca gittiğimizde Medine’de peygamber efendimizi de ziyaret ediyoruz. Orada kıldığınız namazla 80 sene ibadet etmiş gibi sevap kazanırsınız.” Bu yazıda belirtilen durumun doğruluk payı var mıdır? (Hidayet Koçak)
CEVAP: Haccın iki temel ögesi vardır: Arafat’ta durmak (vakfe) ve Kabe’yi tavaf etmek. Arife günü, güneşin zevalinden yani ufkun tam ortasına gelmesinden itibaren ertesi günü tanyeri ağarıncaya kadar olan zaman içinde bir an olsun durmak gerekir. Arife günü güneşin batmasından bir an önce Arafat’ta bulunmak yeterlidir. Gündüz Arafat’a yetişemeyen gece Arafat’ta biraz durursa olur. Fakat efdal olan biraz gündüz biraz da gece Arafat’ta durmuş olmaktır. Anılan zaman içinde Arafat denilen mevkide durmakla haccın bu temel rüknü (köşesi) yerine gelmiş olur. Haccın ikinci köşe taşı da bayram günü inip Kabe’yi tavaf etmektir. Bunlar haccın iki temel ögesidir ve farzıdır. Bunlar yapılınca hac tamam olur. Şeytan taşlamak, Mina’da yatmak ise tamamlayıcı, tali derecede eylemlerdir.
Huzurla namaz kılmak
Medine ziyareti hac eylemlerinden değildir. Elbette Allah Resulü’nün kabrinin bulunduğu makamı, Peygamber mescidini ziyaret etmek sevaptır ama bunun hacla ilgisi yoktur. Orada kırk vakit namaz kılmak da sonradan ortaya çıkarılmış bir söylemdir. Önemli olan şu kadar namaz kılmak değil huzurla namaz kılmaktır. Bir vakit huzurla namaz kılmak, bin vakit huzursuz namazdan üstündür. Hasan-ı Basrî Hazretleri, “Zerre miktarı sağlıklı vera (saf dindarlık), bin miskal (batman) oruç ve namazdan hayırlıdır” demiştir. Hz. Peygamberin ve sahabilerin yaşadıkları, gezip dolaştıkları yerleri görmek, o havayı koklamak insanın içini huzurla doldurur. Ancak bu ziyaretin hacla ilgisi yoktur. Oralarda namaz kılmak ibadettir ama kabirleri ziyaret etmek ibadet değildir. Peygamberimiz, kabir ziyaretinin ahireti hatırlatması bakımından önemli olduğunu vurgulamış fakat bunun bir ibadet türü olduğunu söylememiştir. Hiç kimse kendi kafasından ibadet çeşidi icat edemez. İbadet Kur’ân’ın buyurduğu, Peygamberimizin yapıp emrettiği eylemlerdir.