Kurtuba Camii -3
.
DÜNDEN DEVAM
788 yılında vefat eden I. Abdurrahman’ın ömrü, Kurtuba Camii’nin bittiğini görmeye yetmedi. Ondan sonra hükümdar olan oğlu Hişam ve torunu I. Hakem, caminin tamamlanmasına gayret ettiler. Cami, 10 yılda bitti. Fakat bundan sonra her yıl bir parça ilave edilerek en son şeklini 990 yılında yani 205 yıl sonra aldı. II. Hakem, 976’da camiye altından bir minber yaptırdı. Böylelikle cami, pek muazzam, pek haşmetli ve son derecede güzel bir eser olarak ortaya çıktı. Cami’in içinde, her biri 10 metre yüksekliğinde 1419 sütun bulunuyordu. Bu sütunlar dünyanın en mükemmel mermerlerinden yapılmıştı. Sütunların tepelerindeki çift katlı kemerler, birkaç renkli mermerden parça parça olarak meydana getirilmişti. Camiye girince, insanın gözü bu sütun ormanında kayboluyordu. Mermer sütun başlıklarına bakanlar, bu güzellik karşısında hayran kalıyordu. Camiye giren herkes adeta büyüleniyordu. Bu kadar güzellik, o zamana kadar dünyanın hiçbir yerinde görülmemişti.
Caminin 20 kapısı var. Kapıların önünde, portakal bahçeleri kurulmuş, her taraf yeşilliğe bürünmüş. Çevresinde bahçeler, havuzlar, fıskiyeler, çeşmeler bulunuyor. Abdest almak için birçok şadırvan yapılmış. Zemini, en kıymetli mermer ve süslü tahtalarla işlenmiş. Tavanın yapılması için kullanılan kıymetli Lübnan tahtaları ayrı bir güzellik ve heybet veriyor. Duvar ve tavanlarda oymalar, işlemeler ve çok güzel yazılar yer alıyor. Geceleyin binlerce gümüş kandilden fışkıran renkli ışıklar, camiyi aydınlatıyor. İspanyollar 1492’de Endülüs devletini yıkıp Kurtuba’ya girince önce bu camiye saldırdılar. Bu haşmetli binaya atlarıyla girdiler. Camiye sığınan Müslümanları katlettiler.
Altın çivilerle bağlanmış minberi parçalayarak altınları aralarında bölüştüler. Fildişinden yapılmış rahleleri paylaştılar. Minberde saklanan ve Hz. Osman’ın yazdığı Kur’ân-ı Kerîm’in bir eşi olan inci ve zümrütle işlenmiş mushafı ayaklarının altına alarak çiğnediler. Böylece minber ve Kur’ân-ı Kerîm, bu iki eşsiz nefis eser tamamen yok edildi. İspanyollar, Müslüman ve Yahudileri kılıç tehdidiyle Hristiyan yaptı. Ellerinden kaçabilen Yahudiler, Osmanlı devletine sığındı. Bugün, Türkiye’de bulunan Yahudiler bunların torunlarıdır. Halbuki Müslümanlar, bu memleketleri fethettiği zaman Hristiyan ve Yahudilere hiç dokunmamış, onların kendi dinlerine göre ibadet etmelerine izin vermişlerdi. DEVAM EDECEK