Kur’ân, kadını mirasa ortak etti
.
SORU: Bir arkadaşım Kur’ân’da mirasla ilgili bir ayette verilen kesirlerin toplamının 1 değil de 1.25 olduğunu duymuş ve buna inanmış. Ben ona, böyle bir şeyin söz konusu olamayacağını, Kur’ân’ın mükemmel bir kitap olduğunu söyledim. Fakat ne ben onu ikna edebildim, ne de o beni inandırabildi. Maalesef kutsal kitabımız hakkında bildiklerimiz çok yetersiz. Diğer bir nokta ise boğazlardaki sıcak-soğuk su akıntıları. Kur’ân’da, boğazlardaki sıcak ve soğuk su akıntılarının birbirine karışmadan aktığına dair bir ayet var. Arkadaşım ise ise bu akıntıların birbirine karışıp aktığını iddia ediyor. Bu konularda bilgi verir misiniz? (Memoli Can)
CEVAP: Nisa Suresi’nin 11-12’nci ayetleri, İslâm’ın miras hukukunu düzenlemekte, ölen kişinin mirasında varislerine düşecek payı belirlemektedir. Mirastan söz eden Kur’ân ayetleri bunlardır. Bu ayetlerde paylar 1/2, 1/3, 2/3 şeklinde belirtilmiştir. Bu miras taksimleri, büyük ölçüde İslâm’dan önceki miras taksiminin kısmen düzeltilmiş halidir. Daha önce Arap hukukunda kadına miras verilmezken Kur’ân, onları mirasa ortak etmiştir. Bunda Kur’ân’ın mükemmelliğine aykırı olan nedir, anlayamadım? Bazı kişilerde itiraz hastalığı vardır. Bu tip insanlar hem kendileri saparlar hem de başkalarını saptırırlar. Sonunda kendi veballeriyle beraber saptırdıkları insanların veballerini de çekerler.
Kur’ân’da boğazlardan söz edilmez. Acı-tatlı suyun birbirine karışmadan, birbirinin özelliğini bozmadan varlıklarını sürdürdüğü noktalar boğazlar değil, okyanusların bazı kesimleridir. “O, iki denizi birbirine salmıştır. Bu tatlı, susuzluğu giderici; şu tuzlu ve acıdır. Her ikisinin arasına, birbirine kavuşmalarına engel olan bir perde koymuştur” (Furkan: 42/53), “İki denizi salıverdi, birbirine kavuşuyorlar; aralarında bir engel vardır, birbirine geçip karışmıyorlar” (Rahman: 89/19-20). Furkan Suresi’nin 53’üncü ve Rahman Suresi’nin 19-20’nci ayetlerinde Allah’ın, birbirine kavuşan iki deniz arasına koyduğu engelle bunların birbirine geçip karışmasını önlediği belirtiliyor. Birbirine kavuşan iki denizin iç içe geçmemesi, özelliklerini bozmaması, ilmi gerçeklerden biridir. Büyük denizlerin birleşim noktalarında oluşan doğal bir engel, bu denizlerin özelliklerinin birbirine geçmesini önlemektedir.
Mesela Akdeniz’in kendine özgü, Atlas Okyanusu’nun da kendine özgü bir ortamı vardır. Atlas Okyanusu’ndaki bazı hayvanlar Akdeniz’de yaşamadığı gibi Akdeniz’deki bazı hayvanlar da Atlas Okyanusu’nda yaşamaz. Eğer bu denizlerin suları birbirine karışmış olsaydı, hiçbirinin ortamı ötekinden farklı olmayacaktı. Ayrıca ayetlerde doğal döngüye de işaret vardır. Denizlerden yükselen su buharı tuzundan arınıp yağmur olur, yeryüzüne düşer, süzülüp toprağın içine geçer. Çeşitli noktalardan yol bularak kaynak suyu olarak akar. Bu sular birikerek ırmakları oluşturur. Deniz suyu tuzluyken ırmak suları tatlıdır. Göl suları da sodalı olmakla beraber tatlı sayılır. Denizden kalkan su tatlı suları acı yapmaz, denize karışan ırmaklar da denizlerin, okyanusların özelliğini bozmaz. Doğadaki bu denge Allah’ın iradesi ve yasaları gereğidir.