Kur’ân-ı Kerîm’le ilgisi olmayan uydurmalar...
.
SORU: Geçenlerde bir cenaze defnediliyordu. Yaşadığım çevreden birkaç ateist genç de oradaydı. Cenaze gömülmeden önce gerçekten dinine bağlı bir gençle ateist gençler iddiaya giriyor. Kabir soruları hakkında cenazeden önce kabre bir telsiz ses alıcı cihaz yerleştiriliyor. Cenaze gömüldükten sonra imam, telkin getirdiği sırada ses alıcı diğer cihazı açıyorlar. İmamın sesiyle birlikte birtakım karışık sesler duyuluyor. Telsiz yanmaya başlıyor. Olanlara inanamayan ateist gençler o günden sonra camiden çıkmıyorlar. Ben bu olaya şahit olmadım sadece bana anlatılanları size aktardım. Böyle bir şeyin yaşanma olasılığı var mı? Allah gerçekten ateist gençlere işaret mi yolladı?
CEVAP: Bu alçakça uydurulmuş bir yalandır. Böyle kuyruklu bir yalan olamaz. Bunu ancak din simsarları yapar. Onlar çıkar için hiçbir şeyden çekinmezler. Allah’a sığınırım bu yalanı uyduranlardan. Cenaze defnedildikten sonra kabrin başına geçip bugün uygulandığı gibi telkin vermek Hz. Peygamber’in sünneti değildir. Böyle bir şey dinin ruhuna ve Kur’ân’a aykırıdır. Çünkü Kur’ân, “Sen ölülere işittiremezsin” buyurmaktadır.
Dini, şekillere boğdular
Ölen kişinin ruhu, cesedinden ayrılmış, başka bir âleme geçmiştir. Ona kopyayla bir şeyler verilemez. Kopyacılık dünyadaki sınavlarda bile yasakken ruha kopya verilebilir mi? Bu kimin haddine? Maalesef dini böyle şekillere boğdular. Peygamberimizin yaptığı sadece duadır. Ayrıca meleklerin “Rabbin kimdir?” gibi sorular sorması da Kur’ân’a aykırıdır. Çünkü Kur’ân, suçlulara suçlarının sorulmayacağı, zira suçların ruh üzerinde bıraktığı işaretlerinden belli olacağı vurgulanmaktadır. Kişinin ne yapıp ne ettiği ruhundaki işaretlerden apaçık belliyken hâlâ o tür sorular sorulmasının ne anlamı var? Bu tür rivayetler ve uygulamalar kimsenin bilemeyeceği ahiret hayatını dünyalaştırmak, dünyadaki olayları ahiret ahvaline adapte etmekten ibarettir. Bunların gerçekle ve Kur’ân inancıyla hiçbir ilgisi yoktur.