Kur’ân dininin sadeliğini bozdular
.
Avusturya’dan yazan okurum Birol Kılıç’ın mektubuna dünkü yazımda yer vermiştim. Bugün cevabımı yazıyorum: Teşekkür ederim Birol Bey. Kur’ân’ın dini, insan doğasına uygundur ama onun sadeliğini bozdular. Uydurmaları gerçek kabul edenler, İslâm Peygamberine olmadık iftiralar atıp saldırdılar ve saldırıyorlar. Bizde de bir zamanlar müftülük yapmış biri, sonra en azılı din düşmanı kesildi ve bu uydurmaları gerçekmiş gibi göstererek “Din Bu” diye dört ciltlik kitap yazdı. Ben de buna karşılık bu savların ne kadar saçma, akıl ve mantık dışı, gerçek dışı olduğunu kanıtlayan iki ciltlik “Gerçek Din Bu” adlı kitabımı yazdım. Bu kitabım, asılsız savlara kanıp dinden sapan birçok gencimizi, birçok aydınımızı dine imana döndürdü. Ama asıl problem bize gayrimüslimlerden değil, “hoca” hatta profesör” sıfatını taktığımız insanlardan geliyor. İşte onlar bu saçmalıklara vargüçleriyle sarılmışlar. Bunları savunarak ve gerçekleri açıklayanlara saldırarak aslında kendi çıkarlarını korumaya çalışıyorlar. Her gün camide imamlarımız yeni yeni bidatları uygulamaya sokuyorlar.
Tiyatro şovu gibi...
Cenaze namazları tam bir tiyatro şovuna dönüşmüş. İhlas yok. Huzur yok. Riya var. Kendini gösterme var. Uydurma rivayetler hep Peygamber’in ağzına konuluyor. Bir de uzun konuşmalar ki dinleyene Allah sabır versin. Daha geçen gün bir cenaze namazında bulundum. Her zaman tanık olduğum şov, dinlediğim konuşma yinelendi. Söylenenlerden biri bile ayete veya Peygamberimizin gerçek mantalitesine uygun düşmüyor. Güya Peygamber demiş ki: “Cenazeye kırk kişi güzel tanıklık yaparsa onun günahları affolur.” O zaman adı İslâm ama gerçek din düşmanı birçok insan var ki, 40 kişi değil binlerce, on binlerce kişi bunlara güzel tanıklık yapıyor. Demek ki ömrü fıskla, yalan dolanla, edepsizlikle geçmiş insanlar doğru cennete, öyle mi? Bu sözü Peygamber’in ağzına koyup anlatan insanda gerçekten din var mı? Dilerim bir gün İslâm bu tozlardan, bulaşıklardan arınır.