Kur’ân’da din ve vicdan özgürlüğü (3)
.
* DÜNDEN DEVAM
Aslında Filistin topraklarının ilk sahipleri Yahudiler değil, Arapların atası sayılan Amalika kavmidir. M.Ö. 3’üncü bin yıldan itibaren yine Sami kavimlerden Kananlılar, Fenikeliler, ardından da Aramiler bölgede göründü. M.Ö. 1200’lerde Filistler, Gazze kenti ve yöresinde kentler kurarak Filistin topraklarında yurt edindiler. Bölgede demir çağını başlattılar ve bir süre sonra yerli halkla karışıp kayboldular. Filistlerin Akdeniz kıyılarına yerleştiği tarihlere yakın zamanlarda Firavun’un zulmü altında ezilen İsrailoğulları da Musa’nın yönetiminde Mısır’dan kaçarak Filistin’e gelmişlerdi. Burada asıl yerli halk olan Amalika ve Filistlerle çarpışarak zamanla bölgenin büyük kısmını ele geçirdiler ve M. Ö. 11’inci yüzyılda ilk İsrail devletini kurdular. İlk İsrail Kralı Saul (Talut)’un yerine tahta geçen Hz. Davud, kurduğu Kudüs kentini devletin başkenti yaptı. Amalika ve öteki kavimleri egemenliği altına aldı. Oğlu Süleyman zamanında devletin sınırları daha da genişledi ise de ondan sonra ikiye bölündü. İsrail devleti çeşitli istilalara uğradı. M. Ö. 721’de Asurlular, daha sonra Babil hükümdarı Buhtunnasır tarafından 586’da Kudüs kenti yıkıldı ve İsrailoğulları Babil’e sürgün edildi.
Pers imparatoru Kuruş, Kudüs’ü işgal etti. Yahudilerin Filistin’e dönmelerine müsaade edildi. M. Ö. 334’te Büyük İskender aracılığıyla Filistin, Helen egemenliğine, M. Ö. 63’te Romalıların yönetimine geçti. 312’de de Bizans egemenliğine girdi. Bölge 611’de Sasani istilasına uğradı. İlk halife Hz. Ebubekir zamanında Amr ibn As kumandasındaki İslâm ordusu, 632 tarihinde Gazze’yi ele geçirdi. Hz. Ömer zamanında da Kudüs alındı. İşte o tarihten beri de Filistin toprağı hep İslâm egemenliğinde olmuştur. Görülüyor ki Yahudiler esas itibariyle kendilerine ait olmayan Filistin topraklarında 3000 yıl önce kurdukları ve uzun ömürlü olmayan devletleriyle Filistin’i tamamen kendi toprakları sayıyorlar da tam 14 asır bölgeye egemen olan Müslümanlara, orada yaşama hakkı tanımak istemiyorlar. Dünya toprakları hiç kimsenin değildir, Allah’ındır. Allah bu toprakların yönetimini kâh bir millete kâh ötekine verir. Kur’ân bu gerçeği Hz. Musa dilinden şöyle anlatır: “Yeryüzü Allah’ındır. Onu kullarından dilediğine verir. Sonuç, korunanlarındır” (Araf: 128).
* DEVAM EDECEK