Kimi vahye inanır kimi efsaneye...
.
SORU: 1- Alaeddin Şenel’in Siyasal Düşünceler Tarihi isimli kitabının 76. sayfasında Akad Kralı I. Sargon’dan bahsediliyor. Yazı şöyle: “Sargon’un kronikleri: Akad kralı I. Sargon’un ataları uygar Mezopotamya toplumunun çevresinde yarı göçebe bir yaşam sürerken yavaş yavaş Mezopotamya’ya sızan Samiler’dir. Bu sızma, Samiler’in halkının çoğunluğunu oluşturduğu kentlerin kurulmasına kadar sürmüştür. Sargon da böyle kentlerden biri olan Kiş kralının sakisi olarak görülür. Akad kralı olarak ortaya çıkması, krallığı yasal olmayan yollardan ele geçirdiğinin belirtisidir. O zaman da siyasal erkine yasallık sağlayacak düşünceler öne sürmesi gerekir.” Kendisini dinleyelim: “Sargon, Akad’ın kudretli kralı ben. Annem aşağı katmandandı, babamı bilmedim. Babamın erkek kardeşi dağlarda yaşadı. Annem bana gebe kaldı ve beni gizlice doğurdu. Beni kamıştan örülü, ziftle sıvalı bir sepete koyup ırmağa saldı. Beni sulayıcı Akki bulup yetiştirdi.” Biz bu filmi daha sonra da göreceğiz! Musa öyküsünde de görülen suya salınmaya karşın yaşar kalma, tanrıların korumasının belirtisi olarak yorumlanıp, karizmatik bir yasallık temeli sağlamaktadır. İkinci paragraftaki alıntı gerçekten “Sargon’un kronikleri” denilen kalıntılarda yazılı ise Musa Peygamber hikâyesine çok benzemektedir. Akad kralı Hz. Musa’dan çok önce yaşamış birisidir. Bu benzerliği nasıl değerlendirebiliriz?
2- Yazılarınızdan takip ettiğim kadarıyla Hıristiyan ve Yahudilerden bir bölümün gerçek dindar olduklarını söylemiş, bununla ilgili de ayetler vermiştiniz. İzlediğim bir televizyon programında cüppeli denilen kişi, sizin isminizi vererek Kur’an’daki ayetleri münferit olarak alıp yorum yaptığınızı, oysa ki ayetlerin Kur’ân’ın genel anlamına göre yorumlanması gerektiğini belirtti. Sizin yazılarınızı okuduğumda ayetleri referans alarak yazdığınız için yorumlarınız akla yatkın geliyor. Ancak cüppelinin yorumları da mantıklı. Bu yorum farkı kafamı karıştırdı. Açıklar mısınız? (Mehmet Turan)
CEVAP: I- Akad Kralı Sargon’un, bebekken ziftli sepete konulup suya salındığı ve onu sulayıcının çıkarıp yetiştirdiği öyküsünün Tevrat’ta anlatılan Musa öyküsüne benzemesi, iki öykü kahramanının aynı kişi olmasını gerektirmez. Dünyada benzeri olaylar olabilir. Musa hakkındaki öykünün esası Tevrat’ta vardır. Tevrat’ı doğrulayan Kur’ân da öğüt ve ibret olmak üzere aynı kıssayı anlatır. Önemli olan kıssanın kendisi değil, kıssa aracılığıyla verilen öğüttür. Allah’ın, tevhit uğrunda çalışacakları koruduğu ve koruyacağı mesajıdır.
Kur’ân anlattığı için biz buna inanırız. Bu konuda Kur’ân ile Tevrat birleşmektedir. Ama Sargon’un hikâyesi kendi anlatımına dayanır. Bir vahiy kıssası değil, efsanedir. Onun hakkındaki efsane olay, Musa hakkında vahye dayalı gerçektir. İnanmak istemeyen, efsaneyi vahye üstün tutana söyleyecek sözümüz yok. Herkes inancında serbesttir. Kimi vahye inanır, kimi efsaneye...
* Okurumun ikinci sorusunu yarın cevaplayacağım.