Kabir sorusu ve azabı (2)
.
* DÜNDEN DEVAM
Cesede hayat verip onu bozulmaktan koruyan can, yani ruhtur. Can çıkınca ceset çürümeye ve temel elemanlarına ayrışmaya başlar. Zamanla tamamen eriyip toprağa karışır. İnsana kişiliğini veren ruhudur. Ruh ölmez, ebedidir, uyumaz. Ruhun kabirde uyuduğu hakkındaki görüşün hiçbir dayanağı ve mantıklı yönü yoktur. Beden içindeki ruh da uyumaz. Uyuyan beyin sinirleridir. Bedenden ayrılan ruh, dünyada yaptığı işlere göre ya yücelere çıkar, iyi ruhlarla beraber zevk-ü sefa içinde bulunur ya da zindanlara atılır, azaplara sokulur. Hz. Ebu Hüreyre, bu konuda Allah’ın Resulü’nden duyduklarını şöyle anlatıyor: “Müminin ruhu (cesedinden) çıktığı zaman onu iki melek alıp (göğe) çıkarırlar.” Müminin ruhunun güzel koktuğunu anlatan Ebu Hüreyre şöyle devam ediyor: “Gök halkı, ‘Yer tarafından güzel bir ruh geldi. Allah sana ve içinde ömür sürdüğün bedene rahmet etsin’ derler. Bu ruh Yüce Rabbine götürülür. Sonra Yüce Allah, ‘Bunu sürenin sonuna (yani Sidretul-münteha’ya) götürün’ der. Kafirin kötü kokan lanetli ruhu da (bedeninden) çıkınca gök halkı, ‘Yer tarafından habis bir ruh geldi’ derler. Bunu sürenin sonuna (yani zindana) götürün denilir.”
Hadisi nakleden Ebu Hüreyre diyor ki: “Allah’ın Resulü, kafirin ruhunun kötü koktuğunu anlatırken gömleğini burnuna tuttu” Başka bir hadis: “Biriniz öldüğü zaman sabah, akşam ona oturacağı yer gösterilir. Eğer cennet halkından ise cennet halkındandır (orası cennettir), eğer cehennem halkından ise cehennem halkındandır (o makamı cehennemdir). Ona: ‘İşte Allah seni kıyamet günü tekrar diriltinceye kadar oturacağın yer burasıdır’ denilir” (Tirmizi, Cenaiz, 70). Ünlü bilgin allame İbn Hazm da kabir fitnesinin ve azabının, bedene değil, bedenden ayrılan ruha olacağını söylüyor. Çünkü Yüce Allah, “Firavun ailesini azabın en kötüsü kuşattı: Ateş! Sabah akşam ona sunulurlar (dünya durdukça azap böyle sürer). Kıyamet koptuğu zaman da ‘Firavun ailesini azabın en çetinine sokun’ (deriz)” (Mümin: 45-46) buyurmaktadır. Bu sunulma, kabir azabıdır. Ayetten, azabın ruha olduğu açıkça anlaşılmaktadır (el-Fasl, 4/ 67).
Hadislerde kastedilen gerçek şudur: Ruh, bedenden ayrıldıktan sonra da hem ayrıldığı bedenini görür hem de bedeninin şeklini latif (yoğunluksuz) cisim olarak koruduğundan, kendisini beden içinde hisseder. Nasıl ki insan rüyada, yaşadığı olayları, ruh olarak yaşadığı, gördüğü halde bedenle yaşıyor, görüyor zanneder. Rüyada dolaştığı yerleri, bedensiz olarak dolaştığının farkında değildir.
* DEVAM EDECEK