Şampiy10
Magazin
Gündem

İslâm’da haksız saldırı yasaktır

.

ABONE OL
Vatan Haber

Ayet-i kerimeler Müslümanları müttefiklerine, onlara sığınanlara, Müslümanlarla savaşan kimselere mensup olsalar dahi tarafsız davranan insanlara karşı savaşmaktan men ediyor. Müslüman olmayanlar, siyasi bakımdan dört gruba ayrılmaktadır: 1- Müslümanlara saldıran veya vaktiyle Müslümanlara saldırmış, kötülük etmiş, haklarını ellerinden almış ve yaptıklarını telafi etmedikleri gibi hâlâ saldırmaya devam eden veya saldırı fırsatını kollayan düşmanlar. Bunların ülkeleri Dar-i Harb sayılır.

2- Müslümanların müttefiki olan gayrimüslimler. 3- Tarafsız olan gayrimüslimler. 4- Savaş sonucunda cizye (vergi) karşılığında Müslümanların egemenliğine tabi olan gayrimüslimler.

İşte Müslümanlar bu 4 gruptan sadece birinci gruba saldırabilirler. Çünkü bunlara saldırmak adaletin gereği, nefsi savunma prensibidir. Gasp edilen hakların geri alınması lazımdır. Fakat Müslümanlara saldırmayan tarafsız veya Müslümanların müttefiki olan gayrimüslimlere saldırmak yasaktır. Çünkü bu zulümdür. “Allah zalimleri sevmez” (Al-i İmrân: 140). Nisa Suresi 90’ıncı ayeti, barış yapılan topluma sığınanlara da antlaşma hükümlerini geçerli kıldığı gibi, tarafsız kalmak isteyenlere de can güvenliği garantisi vermektedir. Demek ki Müslümanlara saldırmayanlara saldırılmaz. “Kim antlaşmalı (barış antlaşması yapılmış, kendisine can güvenliği tanınmış toplum bireylerinden) birini öldürürse cennetin, ta kırk yıllık mesafeden duyulabilen kokusunu alamaz”, “Hiçbir günahkâr, başkasının günah yükünü taşımaz” ayeti de suçsuzlara dokunulmayacağını bildirmektedir. İslâm’da haksız yere saldırı yasaktır. “Allah saldırganları sevmez.”

Uluslararası barışı koruma: İslâm’ın amacı kavga değil, barıştır. Kur’ân-ı Kerîm, Müslümanlara düşman olmayan, onlarla savaşmayan, dine, inanca saygılı olan tarafsız kimselerle iyi geçinmeyi öğütlemektedir. Sıkı dost tutulmaları yasaklananlar, Müslümanların düşmanı olan kimselerdir.

Samimiyyet, dostluğun koşulu ve ölçüsüdür: Birliğin ve kardeşliğin korunması için bozucu unsurlardan kaçınmak gerekir. Çünkü ahlakı bozuk, yüzü dost, özü düşman kimselerle sıkı dost olmak, insanın kendi ahlakını bozacağı gibi kardeşler arasındaki dirlik ve düzeni de çürütmeye başlar. Bozuk karakterli kişilerle dost olanlar, ahirette yaptıklarına pişman olurlar. “O gün zalim, ellerini ısırıp ne olurdu keşke ben Elçi ile beraber bir yol edineydim der. Vah bana, ne olurdu, ben falanı dost tutmasaydım. O beni, bana gelen zikirden saptırdı. Zaten şeytan, insanı yapayalnız ve yardımcısız bırakır” (Furkan: 42/27-29).

Yazarın Diğer Yazıları

  1. Barışa, kardeşliğe ihtiyacımız var...
  2. İnsan hakları- 3
  3. İnsan hakları- 2
  4. İnsan hakları
  5. Kur’ân’ın indirildiği, bin aydan daha hayırlı gece
  6. Kur’ân’ı düşünmeden kelime kalıplarına takılanların durumu
  7. Hiç iyilerle kötüler, inananlarla inanmayan bir olur mu?
  8. Kur’ân ve evrensel mesajı-4
  9. Kur’ân ve evrensel mesajı-3
  10. Kur’ân ve evrensel mesajı-2

© Copyright 2024

Gazete Vatan Gazetecilik ve Matbaacılık A.Ş.