İlk vahiy şoku
.
SORU: Hz. Muhammed peygamber olacağını ilk vahiy gelmeden önce biliyor muydu? Meleklerin Efendimiz’in göğsünü yarması olayı nasıl olmuştur? (Cihat Yılmaz)
CEVAP: Kur’ân’a göre Hz. Muhammed, vahiy gelmeden önce peygamber olacağını bilmiyordu. Çünkü Kur’ân “Sen daha önce kitap nedir, iman nedir bilmiyordun” buyurmaktadır (Şura: 52). Hatta ilk vahiy olayında dahi kendisine ne olduğunu bilemediği için korkmuş, Hz. Hatice’ye başına gelen olayı anlatmış. Acaba kendisine kötü bir şeyler mi oluyor diye düşünmüş. Hatice onu amcası oğlu Varaka’ya götürmüş. Peygamber’in olayı anlatması üzerine Varaka ona Peygamber olacağını söylemiş. Cebrail’in gelip göğsünü yarması olayı ise sadece bir rivayettir. Kur’ân’da buna işaret yoktur. Anlatılan bu rivayet, aklın kabul edeceği türden bir şey değildir. Çünkü rivayette Cebrail’in, onun göğsünü yarıp içini boşalttığı, içini ilim ve hikmetle doldurduğu söylenmektedir. İlim ve hikmet fiziksel şeyler değildir. Bunun için göğsün yarılmasına gerek yoktur. Peygamber’in göğsünün açılması, içindeki bunalımların giderilmesi, huzura kavuşturulması demektir. Gerçeği Allah bilir.
Kur’ân’ın desteklemediği görüşler bir değer taşımaz
SORU: Bir yazınızda zekâtla ilgili olarak
1 yıllık süreden bahsetmiştiniz. İlgili ayetin tamamını okumak için Kur’ân mealinize baktım ama zekâtla ilgili 1 yıllık süreden veya yazınızda bahsettiğiniz tutarla ilgili bir ayet bulamadım. Bu ayetlerin hangileri olduğunu belirtir misiniz? Bir yazar, gazetedeki köşesinde okuruna verdiği cevapta demiş ki: “Kur’ân dinlemek farz-ı kifayedir. Okumak ise sünnettir.” Kur’ân okumak farz mıdır, sünnet midir? Kur’ân’nın inen ilk ayeti “oku” diye başlamaz mı? Sizin mealinizde okumayı hem de anlayarak düşünerek okumayı emreden birçok ayet var. Yanlış mı yorumluyorum acaba? Bu konuda sizin fikriniz nedir? (Mustafa Kallavi)
CEVAP: Kur’ân’da ayrıntı olmaz. Zekâtın süresi ve miktarıyla ilgili hususlar hadislerden gelmektedir. İslâm hukuku kitaplarına böyle geçmiştir. Zekâtın miktarlarında zaman zaman oynamalar olmuştur. Hz. Ömer çeşitli mallardan alınan zekât miktarında değişiklikler, artırımlar yapmıştır. Bu da yöneticilere zamanın koşullarına göre zekâtta düzenleme yetkisi vermektedir. Kur’ân, “Fakrau ma teyessere minel-Kur’ân: Kur’ân’dan kolayına geleni oku” buyurmaktadır. O halde Kur’ân okumak emirdir, emir ise farz bildirir. Dinlemek farzmış da okumak sünnetmiş. Kimin sözü bu? Kur’ân’ın mı hayır, Peygamber’in mi hayır. Kur’an’ın desteklemediği görüşler bir değer taşımaz.