İlahi takdir yerini bulur
.
SORU: 30 yaşındayım. 5 senedir kanser hastasıyım. Henüz iyileşemedim. Tedaviler sırasında çocuk sahibi olma yeteneğimi kaybettim. Bunlarla uğraşırken ağabeyimi de trafik kazasında kaybettim. Hayata tutunmak için elimden geleni yaptım ama gücüm bitti. Bir ameliyat daha olacağım. Bu sınavlar bana çok ağır geldi. Kaderimden korkuyorum. Artık dua bile edemiyorum. Bu yaşadıklarımız bir sınavsa neden bazılarının sınavı bu kadar ağır oluyor? (Burcu Özcan)
CEVAP: Dayansan da dayanmasan da ilahi bilgi ve takdir yerini bulur. Olayları kabullenip sabretmekten başka çare yok. Olanları geri çeviremezsin. Allah’a tevekkül et, derdi veren Allah dermanını da verir. Hiç ümidini yitirme ki metin olasın, hastalığını da yenesin. Allah yardımcın olsun, dayanma gücünü artırsın. Şair demiş ki:
Bela yağmur gibi gökten yağarsa
Hakikat sofilik incinmemektir.
Bütün âlem ger seni eylerse ta’n
Onlar hakkında bir söz söyleme kem
Hakka bağlanma yolunda her dem
Hakikat sofilik incinmemektir.
Namazda huşu olmalı
SORU: Kur’ân mealinden namazda okumak için anlamlarıyla birilikte bazı ayetleri ezberledim. Anlam bütünlüğü olacak şekilde bazı yerlerde duruyorum. Ancak durmamam gerekiyormuş. Bu duruma takılınca namazın aslı olan huşuyu kaybediyorum. İçime dert oluyor. Ne yapmalıyım? Siz bir yazınızda “namazda ayetleri okurken Kur’ân’daki sırayı takip etmemek mekruhtur” demiştiniz. Ben buna da dikkat etmiyordum. Kur’ân’dan anladığım kadarıyla samimiyete, huşuya bakmak gerektiğini düşünüyordum. Ancak bunlar kafamı karıştırdı.
CEVAP: Namazda en önemli şey huşudur. Durma, geçme anlamındaki işaretler, şimdi bizim kullandığımız virgül, nokta, noktalı virgül görevini gören işaretlerdir. Bunlar Peygamber’den iki üç asır sonra konulmuştur. Siz bunlara kafanızı takmayın. Kendinizi Kur’ân’a, Kur’ân’ın anlamına vererek namaz kılın. O işaretleri hiç düşünmeyin. Onlara uymak gerekli değildir. Çünkü Peygamber zamanında bunlar yoktu. Namazda huşu yoksa o namaz, namaz değildir. Gerçek namaz, insanın Allah aşkını derinden hissedebildiği namazdır. İşte buna huşu denir.
Zekât hakkında...
SORU: Aile şirketimiz var. Benim hissem yüzde 20. Geçen sene borçlandık. Şirketin zararı 250.000 TL. Bana düşen zarar 50.000 TL. Bir finans kurumunda 90.000 TL param var. Kaç liranın zekâtını vermem gerekiyor?
CEVAP: Zararınızı çıkardıktan sonra geriye kalan paranın 1/40’ı üzerinden zekât verirsiniz.