Hz. Muhammed dünyanın manevi ışığıdır
.
Peygamberimiz Veda Haccı’nda toplanan 40 bini aşkın mümine hitaben şunları söyledi: “Kanlarınız, mallarınız dokunulmazdır. Cahillik döneminin kan gütmeleri ayaklarımın altındadır. Cahillik döneminin tefeciliği de ayaklarımın altındadır. Kadınlar hakkında Allah’tan korkun, eşlerinizin sizin üzerinizde, sizin de onların üzerinde karşılıklı haklarınız vardır. Size öyle bir şey bıraktım ki ona sarıldıkça asla sapmazsınız. Bıraktığım şey, Allah’ın kitabıdır.” Hz. Muhammed daha sonra ashabına, kendisi hakkında ne düşündüklerini sordu.“Senin, mesajı duyurduğuna, görevini yaptığına, bizlere öğüt verdiğine tanıklık ediyoruz.” Bunun üzerine şehadet parmağını göğe doğru kaldırıp insanları göstererek üç defa “Şahit ol Allah’ım”dedi.
Bir oldu hükmünde kullar krallar,
Yıkıldı köhne köhne kurallar,
Açıldı ufuklar daracık yollar,
Bunalan beşere ya Resulallah.
Dünyada milyonlar ondan feyiz ve huzur alıyor. Her an, her saniye onun ismi cihanda “Muhammedun Resulullah (Muhammed Allah’ın Elçisidir)” diye yankılanıyor.
Erzurum’da Faik Pirimoğlu diye hak dostu bir müteahhit amcamız vardı. Batum kentinin Osmanlı sınırları içinde bulunduğu zamanlarda fırın çalıştıran Faik Bey dedi ki: “Bir gün fırına bir papaz geldi. O kadar ağlamıştı ki gözlerinden akan yaşlar, her iki yanağında da kırmızı ip gibi iz yapmıştı. Bana, ‘Muhammed nerede?’ diye sordu. Ona Hz. Peygamber’in hayat hikâyesini anlatmaya başladım. Papaz, ‘Muhammed, bana gel dedi. Sen Müslümansın. Onun bulunduğu yeri bilirsin diye sana geldim. Ama sen bana hikâye anlatıyorsun’ deyip ağlayarak gitti.”
Rum avukat Diyamendi Efendi, onun nuruyla aydınlanıp Yaman Dede unvanını almış ve ona olan aşkını “Dahilek Ya Resulallah (Yardım Ey Allah Elçisi)” başlıklı natında dile getirmiştir. İlk dörtlüğü şöyle:
Gönül hun oldu şevkinden boyandım ya Rasulallah,
Nasıl bilmem bu nirana dayandım
ya Rasulallah,
Ezel bezminde bir dinmez figandım ya Rasulallah,
Cemalinle ferahnak et ki yandım
ya Rasulallah.
Sana yüz binlerce salat ve selam Ey Allah Elçisi!