Hile-i şeriyye
.
SORU: Hocam geçenlerde gittiğim camide hocamız İslam’da hile-i şeriyyenin geçerli olduğunu söyledi. Bu çok tuhafıma gitti. Ne demek dinde hile yapmak? İslâm dininin temelleri doğruluk üzerine kurulu değil mi? (Sedat Üstündağ)
CEVAP: Dinin temel şartı doğruluktur. “Rabbimiz Allah’tır” deyip doğru olanlar ayeti (Fussilet: 30), Allah’a imandan sonra doğruluğun, imanın olmazsa olmazlarından olduğunu vurgular. Her namazda biz Allah’tan doğruluğu isteyerek, “Bizi doğru yola ilet” deriz. Durum böyleyken dine hile sokmak, kabul edilecek bir şey değildir. Allah kulunun niyetini, davranışını ne amaçla yaptığını bilmez mi ki hileyle hâşâ kandırılsın? Din hile kabul etmez. Allah sadece ihlas sahiplerinin eylemlerini kabul eder. İhlas yani doğruluk, içtenlik olmayan davranış dini davranış değildir.
Yeminin sorumluluğu
Aslında bu hile-i şeriyye sorunu, Eyyub kıssasındaki bir ayetten çıkarılır: “(Dedik ki): ‘Eline bir demet sap al, onunla vur da yeminini bozma.’ Gerçekten biz onu sabreden (bir kul) bulmuştuk. Ne güzel kuldu, o daima (bize) başvururdu” (Sad: 44). Bu ayette Hz. Eyyub’un, kendisine uzun süre hizmet eden karısına bir öfke anında yüz değnek vuracağına yemin ettiği, Cenabı Hakk’ın Eyyub’a kendisini hiç bırakmayan, ona hizmette kusur etmeyen hanımına kötülük etmemesini, yüz çöp içeren ot demetiyle bir kez vurup yaptığı yeminin sorumluluğundan kurtulmasını vahyetmiştir.
İbret için aktarılmıştır
Bu, Kur’ân’ın bir emri değil, vaktiyle Kitab-ı Mukaddes’te bulunan bir öykünün ibret için aktarımından ibarettir. İslâm dininde yerine getirilmesi, kişinin hem kendisine, hem de başkasına zararlı olacak yeminlerden vazgeçilir. Bunlar için kefaret verilir. Maide Suresi’nin 89’uncu ayetinde yeminin kefareti belirtilmektedir. Bakara Suresi’nin 224’üncü ayetinde de yeminlerin, iyilikleri engelleyen birer tampon olarak kullanılması yasaklanmaktadır. Bundan maksat, kamunun yararını korumaktır. Eyyub’a verilen emirden maksat da başkasının zararını önlemek ve yeminin saygınlığına da önem vermektir. Malesef bazı fakihler (din hukukçuları), bu ayeti, kişisel çıkarların korunması ve dinin farzlarından kaçmak için vesile edinmişler, buna dayanarak şeri hileler uydurmuşlardır.