Hacı Bektaş-ı Veli ve Bektaşilik (5)
.
Bektaşilikte dört kapı inancına bağlı dört inanç daha vardır: İbadet (Allah’ın birliğini içtenlikle kabul etme), niyaz (namazın yerini alan yalvarma), adak (dergaha verilen para, koyun gibi armağanlar), vuslat (mutlak güzellik olan Allah’a ulaşma). Bektaşiliğin önemli kavramlarından ikisi de tevella ve teberra’dır. Tevella, Peygamber soyunu sevmeyi; teberra da başta Muaviye’nin oğlu Yezid olmak üzere Ehl-i Beyt düşmanlarına düşman olmayı ifade eder.
Bektaşi inancı, tarikat zamanla Anadolu’da yayıldıkça Şii inancından, İran’dan veya İran üzerinden gelen Mani, Mazdek ve Buda öğretilerinden, eski Yunan, Roma ve Türk dinlerinden bazı unsurların, hatta Hitit, Lidya ve Frigya inançlarından kalıntıların da eklendiği çok renkli bir mozaik halini aldı. Bektaşiler bu arada Ahmed Yesevi, Bayezid-i Bestami, Muhyiddin ibn Arabi gibi büyük mutasavvıfların bazı görüşlerini de kendi düşünceleri içinde erittiler.
Devlet desteğini iyice yitirdi
Bektaşiliğe sonradan giren başlıca inanç ve âdetler, şerbet yerine şarap içilmesi, evlenmeme (mücerret kalma), şeriatın haram saydığı birçok şeyi mubah sayma (ibahe), hurufilik (harf ve rakamların birtakım gerçeklerin simgesi olduğu inancı; Bektaşiler, Ali kelimesini oluşturan ayn, lam ve ye harflerinin insanı simgelediğine inanırlar). Anadolu’nun Moğol istilasına uğradığı, siyasi otoritenin zayıfladığı bir ortamda, Ahilerle dayanışma içinde gelişmeye başlayan Bektaşilik, başlangıçta bir tarikat yapısına sahip değildi.
Osmanlı Devleti’nin kurulmasıyla örgütlenmeye başladı. İlk Osmanlı hükümdarlarından destek gören Bektaşilik, tam olarak aydınlatılamamış bir süreç sonunda yeniçerilerle bütünleşti ve Yeniçeri Ocağı “Hacı Bektaş Ocağı” diye anılır oldu. I. Murad’dan sonra Osmanlı Devleti Sünni çizgiye iyice oturunca Bektaşilik de devlet desteğini büyük ölçüde yitirdi ama yeniçeriler arasında çok yaygın olduğundan Anadolu’da olduğu kadar Rumeli’de de etkisini sürdürdü.
Tekkeler kurulmaya başladı
1826’da II. Mahmud, Yeniçeri Ocağı’nı lağvetti ve Bektaşiliği yasakladı. Binlerce yeniçeri ve Bektaşi’nin öldürüldüğü bu dönemde, pek çok Bektaşi, Nakşibendi tarikatına girerek gizlendi. Abdülmecid döneminde yeniden Bektaşi tekkeleri kurulmaya başladı. Kendisi de Bektaşi olan Abdülaziz döneminde güçlenen Bektaşilik, II. Abdülhamid zamanında eski gücüne kavuştu. Cumhuriyet döneminde, 1925’te tekke ve zaviyeler kapatılınca Bektaşilik de başka tarikatlar gibi resmen sona erdi. Ama Bektaşilik günümüz Türkiyesi’nde Alevilikle karışmış olarak varlığını sürdürmektedir.