Gönülden tövbe edeni Yüce Allah affeder
.
SORU: Yıllar önce oturduğum sitede bir komşumuz köpek aldı. Sabahlara kadar havlayan köpek, bütün huzurumuzu kaçırdı. Sahibini yüzlerce kez ikaz etmemize rağmen hiçbir şey yapmayınca ben de köpeği alarak bir daha dönemeyecek kadar uzağa bıraktım. Aradan yıllar geçti. Şimdi yaptığım şeyin ne kadar kötü olduğunu fark ettim. Vicdan azabından uyuyamaz haldeyim. Sırf sahiplerinin anlayışsızlıkları yüzünden bir canlının yaşamını altüst ettim. Ben ki hayvanları seven biriyim, yardıma muhtaç bir sokak köpeği gördüğüm zaman veterinere götürüp bakımını yaptırırım. Ancak bu yaşadığım olay beni vicdanen çok yıpratıyor. Bana ne tavsiye edersiniz? (Ali Özcan/Aydın)
CEVAP: Köpeğin havlaması doğası gereğidir. Kabahat havlayan köpekte değil, onu insanları rahatsız edecek bir yerde besleyenlerde. Sizin köpeği gizlice alıp uzak yere götürmeniz hatadır ama olan olmuş. Yapacağınız şey Allah’tan af dilemek ve bakımsız köpeklere, hayvanlara yardımınızı sürdürmektir. Gönülden tövbe ettikten sonra Allah’ın bağışlamayacağı bir hata ve günah yoktur. Daha önce yazdığım güzel bir anekdotu burada yinelemekte yarar görüyorum: İmam Ahmed’in Menakıb’ında belirttiğine göre Maveraünnehir’de üçlü hadis bilen bir adam bulunduğunu işiten Ahmed ibn Hanbel, oraya gitmiş.
“Bu söz bana yeter”
Vardığında ihtiyar adam, bir köpeğe yemek yedirmekle meşgulmüş. Ahmed’in selamını alan ihtiyar, yine köpeği yedirmeye devam etmiş. Ahmed’in bu duruma canı sıkılmış. İhtiyar, köpeği doyurduktan sonra Ahmed’e, “Herhalde köpekle meşgul olup seninle ilgilenmediğim için bana gücendin” demiş. Ahmed, “Evet” diye cevap vermiş. İhtiyar demiş ki: “Peygamber, ‘Her kim kendisinden bir şey isteyenin isteğini yarıda keserse Allah da kıyamet gününde onun isteğini yarıda keser ve o kimse cennete giremez’ buyurmuştur. Bizim burası köpeklerin yeri değildir. Bu köpek (başka bir yerden) bana geldi. Onun isteğini yarıda kesersem Allah’ın da kıyamet gününde benim umudumu keseceğinden korktuğum için önce onu doyurdum.” Ahmed, “Bu söz bana yeter” demiş (Hayatul-Hayavan: 2/257).