Gönlünüzü dinleyin
.
SORU: Orta yaşın sonlarında bir bayan, 3 yıl Kur’ân kursuna gittiğini, Allah’tan hep bilgi istediğini, 18’inde evlendiği ve eşinden gördüğü ruhsal baskı yanında aldatıldığını belirtiyor. Kocasından ayrılmadığı için çocuklarının kendisine kızdıklarını da yazan bayan, sonunda iyi huylu bir erkeğe âşık olduğunu kaydediyor. “O bana gösterildi, sevdirildi, ruhum aracısını buldu” şeklindeki ifadelerin ardından şöyle diyor: “Hocam ben böyle bir sevgiyi yaşadığımdan, yaşamaya devam ettiğimden dolayı Rabbimin huzurunda suçlu muyum? Bu sevgi, asla fiziksel bir dürtüye bağlı değil, tamamen Allah sevgisine bağlıdır. Aynı şekilde Allah’ı sevmeye, gönül birliğiyle Allah’a ibadet etmeye, manevi sevgiyle birlikte yaşama arzusuna bağlıdır. Sevgimiz, Allah’a aşkımızın yansımasıdır.”
CEVAP: Bu sorunuza cevap vermek zor. Siz evlisiniz. Kocanız sizi aldatmış. Tabii onun açısından bu günahtır, zinadır ama dini açıdan kocanız ikinci bir kadın da alabilir. Belki o kadınla da dini nikâh kıymıştır. Bunu bilemem. Eğer onunla da dini nikâh kıymış ise yaptığı günah değildir. Bir kadın sadece bir erkekle evlenebilir. Ve ondan boşanmadıkça başka biriyle evlenemez, ilişki kuramaz. Şayet kurarsa bunun cezası çok ağırdır. Zaten kocanız, sizin kalbinizde başka bir erkeğe sevgi beslediğinizi bilse herhalde sizinle yaşamayı düşünmez. Bile bile buna razı olan erkeğe toplumumuzda başka gözle bakılır. Madem kocanızla yaşamaya niyetiniz yok o zaman hemen ayrılın. Sevdiğinizi söylediğiniz kişiyle evlenin. Ama yasak aşk haramdır. Yapacağınız iş çocuklarınız için iyi bir örnek olmaz. Siz onu içinizde sevdiğinizi söylüyorsunuz ama hele fiziksel olarak evlenin, iki yıl geçsin, bakalım bu aşk sürecek mi? Ben ne yazarsam yazayım, siz kendi vicdanınıza ve aklınıza danışın. Çocuklarınızı ve onun çocuklarını düşünün. Gönlünüz neyi emrediyorsa öyle yapın. Çünkü Peygamberimiz “Müftüler fetva verse de sen
gönlüne danış” buyurmuştur.
Siz sevginizin, aşkınızın aynı şekilde Allah’ı sevmekten, gönül birliğiyle Allah’a kulluk etme arzusundan kaynaklandığını yazıyorsunuz. İyi bilin ki asıl kalıcı aşk, Allah aşkıdır. Siz o kişiye âşıksanız bunu dürüstçe yaparsınız. Kocanızdan ayrılır, onunla evlenirsiniz. Evlenmek hak olduğu gibi ayrılmak da haktır. Bunu dürüstçe yapar, ayrılma karşılığında kocanızdan bir talepte bulunmazsanız bir sakınca yok. İslâm hukukunda da böyle duruma hul denilir. Hul halinde kadının, kocasına mehrini bağışlaması veya şayet erkek talep ederse fazladan bir ödün vermesi istenir. Ama kocanız hiçbir şey talep etmeden ayrılığa razı olursa sorun kalmaz. Sorunuzun dindeki yeri budur. Gerisi size kalmış. Şunu da bilmeniz gerekir ki fiziksel aşk objeleri geçicidir. Mecnun da Leyla’ya âşıktı ama sonunda asıl Leyla’yı kendi içinde buldu. Fiziksel olarak yanına gelen Leyla’yı kabul etmedi. Çünkü Leyla artık dışarıda değil, kendi ruhundaydı. O, Leyla ile bütünleşmişti. Ben size fiziksel varlıklarda kendini gösteren Hak aşkını tavsiye ederim.