Dua yalnız Allah’a yapılır
.
SORU: Bir yakınımız eşime, “Abla benim için şu duayı 500 kez okur musun?” diye bir ricada bulundu. Böyle bir şey olur mu? Bakara Suresi’nin 286. ayetinde geçen, “Herkesin yaptığı iyilik kendinedir, herkesin yaptığı fenalık da kendi aleyhinedir” buyruğuna ters düşmüyor mu? (Yüksel Öge)
CEVAP: Dua ısmarlanacak bir şey değildir. Dua, kişinin içindeki dilek ve düşünceleri doğrudan Allah’a sunmasıdır, Allah ile münacatı içten konuşmasıdır. “Sen şu duayı şu kadar oku, sen de şu kadar oku” şeklindeki uygulamalar insanların gelenekleştirdikleri kişisel düşüncelerdir. Ne Kur’ân’ın buyruğudur, ne de Peygamberimizin uygulaması veya tavsiyesidir. Araf Suresi 55-56’ncı ayetlerde kulların, saygı ve alçak bir sesle yalvararak, korku ve umut içinde Rablerine dua etmeleri vurgulanmaktadır.
Demek ki dua, korku ve umutla birlikte yapılmalıdır. Dua eden, Allah’tan korkmalı ama duasının kabul edileceğini ummalı, buna güvenmelidir. Çünkü böyle dua etmek Allah’ın emri olduğu gibi peygamberlerin ve salihlerin de dua yöntemidir. Ismarlama dualarda bu özellik, bu içtenlik olur mu? Ancak içi yanan kimse hissederek dua eder. Aslında duada söze de pek ihtiyaç yoktur. Asıl dua, içten geçen yalvarıdır. Onun için duaya münacat yani Allah ile gizli konuşma denilmiştir.
Kur’ân’a göre dua yalnız Allah’a, bağıra çağıra değil alçak sesle, saygıyla gönülden, korku ve umut içinde yapılır. Allah, insanın içinden geçen herşeyi bilir. Nutuk atar gibi insanların beğeni ve takdirini toplamak niyetiyle dua etmek haddi aşmaktır. “Allah, haddi aşanları sevmez” (Bakara: 190). Ebu Musa el-Eşari şöyle diyor: “Biz Allah’ın Elçisi ile bir gazada idik. İnsanlar yüksek sesle tekbir getirmeye başladılar. Allah’ın Elçisi, ‘Ey insanlar, kendinize acıyınız, siz sağıra veya burada olmayana çağırmıyorsunuz. Siz işiten, yakın ve sizinle beraber olana çağırıyorsunuz’ buyurdu.” Kulun, ihtiyacını Allah’a arz etmesi demek olan dua, ibadetin özüdür. Çünkü içtenlikle dua eden, dileğini yalnız Allah’ın vereceğine inandığı için dua eder. Allah’tan başka her şeyden umut kesip ihtiyacını sadece Allah’a sunar. Muradını sadece O’ndan bekler. Yalnız O’na güvenir, mutlak kudretin O’na ait olduğunu bilir. Bu inanç ise dinin özü olan tevhidin esasıdır. DEVAM EDECEK