Cuma hutbesi namazın bir bölümüdür
.
* DÜNDEN DEVAM
Hanefi fıkıh kitaplarının en önemlilerinden biri olan Mebsut’tan bir paragraf aktaracağım. Serahsi, bayram namazı ve hutbesi konusunda diyor ki: Hutbe dışında cumanın bütün şartları, bayram için de geçerlidir. Yalnız cumanın şartı olan hutbe, bayramın şartı değildir. Bundan dolayı cuma hutbesi namazdan önce, bayram hutbesi ise namazdan sonra okunur. Çünkü bayram hutbesi öğüt ve o vakit için gerekli şeylerin öğretilmesinden ibarettir. Arafat’taki hutbe de böyledir. Ama cuma hutbesi, namazın bir bölümüdür. Şu rivayet, bayram hutbesinin namazdan sonra olduğunu kanıtlar: Emeviler döneminde Medine valisi olan Mervan, bayram günü namazdan önce minbere çıkıp hutbe (konuşma) yapınca bir adam kalktıp, “Ey Mervan. Sen namazdan önce minbere çıkıp hutbe mi okudun (konuşma mı yaptın)? Allah’ın Elçisi böyle yapmazdı. O namazdan sonra konuşma yapardı” demiş. Mervan, “Artık o uygulama terk edildi” diye yanıtlamıştır.
Emeviler önceye aldı
Ebu Said el-Hudri, Mervan’a itiraz eden o zatın, uyarı görevini yaptığını söylemiştir. Çünkü Allah Elçisi, “İçinizden biri bir kötülük gördüğü zaman onu eliyle değiştirsin. Buna gücü yetmezse diliyle söylesin. Buna da gücü yetmezse kalbiyle yapsın ki bu da imanın en zayıfıdır” buyurdu. Allah Elçisi ve Raşid Halifeler döneminde hutbe namazdan sonraydı. Emeviler onu, namazdan önceye aldı. Sebebi de şudur: Emeviler, helal olmayan şeyler konuşurlardı. Halk bu sözleri işitmemek için hemen namazdan sonra çıkar, konuşmayı dinlemezdi. Halka sözlerini dinletmek için hutbeyi namazdan önceye aldılar (Serahsi, el-Mebsut: 2/37). Kimi yazarlar Serahsi’nin bu olayı, cuma değil bayram konusunda anlattığını es geçerler. Bir âlimin sözü aktarılırken o sözün bağlam içindeki asıl manasıyla aktarılması gerekir. Yoksa tahrif ve iftira olur.