Cihad, dönemlere ayrılıp incelenmeli
.
(DÜNDEN DEVAM)
Cihad ve cehd çaba harcamak, bir şeyi başarmak için vargücüyle çalışmak demektir. Savaşmak da amacın gerçekleşmesi için en son çabayı harcamak olduğundan cihadın kapsamına girerse de bu kelimenin asıl anlamı savaş değil; çalışmak, çabalamak, didinmek, uğraşmaktır. Aynı kökten gelen ictihad da kapalı bir konuyu açığa çıkarabilmek, bir problemi çözebilmek için elden gelen bütün çabayı harcamak demektir. Savaş anlamındaki harpten çok daha kapsamlıdır. Harp de cihadın bir parçası olabilir.
Ama cihadı, basitçe savaş diye tercüme etmek yanlıştır.
Çünkü Peygamber, Mekke’deyken de İslâm’ın yayılması için kâfirlerle cihad ediyordu ama cihadı savaş değil, düşünce alanındaydı. Bir meselenin aslını öğrenmek için bütün zihin çabasını harcamak anlamındaki ictihad da bu köktendir. Cihad üç kısma ayrılır:
1- Açık düşmana karşı savaşmak
2- Gizli düşman olan şeytanla savaşmak
3- İç düşman olan nefisle savaşmak.
En büyük manevi cihad
İlk peygamberlik yıllarında ve genelde bütün Mekki ayetlerde cihad, ebedi mutluluğu sağlayacak olan tevhit dinini yaşamak ve yaymak için bütün çabayı harcamak anlamında kullanılmıştır. Mekke döneminin ortalarına doğru indiği tahmin edilen Furkan Suresi’nde Peygamber’e, kendisine gelen vahye dayanarak büyük cihad etmesi emredilmektedir. “Onunla büyük bir cihad et” (Furkan: 42/52) ayetinde Hz. Peygamber’e, silahla değil fakat Kur’ân ile cihad etmesi emredilmiştir ki bu manevi cihaddır. Ayette kâfirlerin sözlerine aldırmaması, gerçekleri açık açık anlatan Kur’ân’a dayanarak vargücüyle insanları irşad için çaba harcaması emredilmektedir. Peygamber’in, inançsızların itirazlarına ve engellemelerine aldırış etmeden gece ibadetlerini sürdürmesi, tertille (düşüne düşüne) Kur’ân okuması ve müşriklerin yalanlamalarına, sözlü saldırılarına sabırla karşılık vermesi, en büyük manevi cihaddır.
Ankebut: 85/69’uncu ayette Allah’ın, kendi uğrunda cihad edenleri, kendisine varan yollara ileteceği ve kendisinin güzel davrananlarla beraber olduğu vurgulanıyor. Bundan iki sure sonra inen Hac Suresi’nde ise Müslümanlara, Allah uğrunda O’na yaraşır biçimde cihad etmeleri emrediliyor. “O’nun uğrunda, O’na yaraşır biçimde cihad ediniz” ifadesi, Mekke’de Müslümanlar için şartların iyice ağırlaştığını gösterir. Artan, hatta bir kısmını Habeşistan’a hicrete zorlayan baskılara dayanmaları emredilmektedir.