Şampiy10
Magazin
Gündem

Cenazeye telkin vermek

.

ABONE OL
Vatan Haber

SORU: Mezarlıkta “cenazeye talkım verilmesi” ne demek? Dinen böyle birşey var mı? Ölüye bunun faydası nedir? (Cengiz Pehlivan)

CEVAP: Talkım değil, “telkin”dir. Telkin, kabre konan ölüye, sorgu meleklerine vereceği cevabı öğretmek veya anımsatmak yani bir çeşit kopya vermek demektir. Asıl telkin, din adamları arasında gelenekleşmiş olan uygulama değil, sünnet kitaplarında açıklanan telkindir. Defin işi bitince cemaat hemen dağılmaz. Kabrin başında oturup ölünün hatalarının affı için dua edilir. Kur’ân da okunabilir. Hz. Osman’dan aktarılan bir hadiste Peygamber, cenazeyi defnettikten sonra hemen dönmeyip orada bulunanlara, “Kardeşiniz için Allah’tan mağfiret isteyiniz, güzel temkin talep ediniz. O şimdi sual görmektedir” buyururlardı. Hz. Peygamber, vefat eden Ebu Seleme’ye şöyle dua etmiştir: “Allahım, Ebu Seleme’yi bağışla, doğru yolda olanlar arasındaki derecesini yükselt. Geride kalanlar arasında onun yerine, hayırlı birini geçir. Bizi de, onu da affeyle ey âlemlerin rabbi. Onun kabrini genişlet ve aydınlat” (Müslim, Cenaiz: b. 4, h. 7). İşte asıl telkin, böyle Kur’ân okumak, ölünün affı için dua etmektir.
Sonradan buna başka bir telkin katılmıştır ki bu, bidattır. Teamül haline gelen bu uygulama, gerçekte Kur’ân’ın ruhuna da aykırıdır. Zira Kur’ân, Hz. Muhammed’e hitaben, “Sen kabirlerde bulunanlara işittiremezsin” (Fatır: 22), “Sen ölülere işittiremezsin” (Neml: 80; Rum: 52) buyurmaktadır. Peygamber, ölülere söz işittiremezken sıradan insanların, kabrin başında durup, iradesi elinde bulunmayan, Allah’ın yönetimine geçmiş olan ölüye dışarıdan direktif veya kopya vermeleri mümkün değildir. Fakat buna rağmen Taberani, İbn Asakir ve Deylemi, Ebu Ümame’den şöyle bir hadis çıkarmışlardır: “Ölen kardeşinizi defnedip üstüne toprak attıktan sonra biriniz, başı ucunda durup şöyle desin: ‘Ey falan kadının oğlu falan.’ O işitir ama cevap veremez. Sonra devam etsin: ‘Ey falan kadının oğlu falan.’ Böyle deyince ölü oturur. Sonra ‘Ey falan kadının oğlu falan’ desin. Ölü ‘Bize yol göster, Allah sana rahmet etsin’ der ama siz fark etmezsiniz. Sonra şöyle desin: ‘Dünyadayken, Allah’tan başka tanrı yoktur, Muhammed Allah’ın kulu ve elçisidir şeklindeki tanıklığını, Allah’ın rab, Muhammed’in peygamber ve Kur’ân’ın da imam olduğuna razı olduğunu anımsa.’ Böyle yapınca Münker ve Nekir birbirinin elinden tutup ‘Haydi buradan çıkalım, yanıtı kendisine belletilen kişiye biz ne yapacağız?’ der. Allah ona, sorgu meleklerine karşı kanıtını öğretmiş olur. Bir adam ‘Ey Allah’ın Elçisi, ya anasının kim olduğunu bilmezsem?’ dedi. Allah’ın Elçisi ‘Adamı Havva’ya nispet edersin’ dedi” (Kenzul-Ummal: 15/605, h. no: 42406).

Sadece Ebu Ümame’ye bağlanan ve meşhur muhaddislerin, senedinde (rivayet zihcirinde) mechul ve zayıf kimselerin bulunduğunu söyledikleri bu rivayet, dinde kanıt olamaz. Nitekim cenaze defnedilince birinin, başında durup “Ey falan kadının oğlu falan” şeklindeki telkin uygulamasından sorulan Ahmed ibn Hanbel “Şamlılardan başka kimsenin böyle yaptığını görmedim” demiştir.

Yazarın Diğer Yazıları

  1. Barışa, kardeşliğe ihtiyacımız var...
  2. İnsan hakları- 3
  3. İnsan hakları- 2
  4. İnsan hakları
  5. Kur’ân’ın indirildiği, bin aydan daha hayırlı gece
  6. Kur’ân’ı düşünmeden kelime kalıplarına takılanların durumu
  7. Hiç iyilerle kötüler, inananlarla inanmayan bir olur mu?
  8. Kur’ân ve evrensel mesajı-4
  9. Kur’ân ve evrensel mesajı-3
  10. Kur’ân ve evrensel mesajı-2

© Copyright 2024

Gazete Vatan Gazetecilik ve Matbaacılık A.Ş.