Büyük ödüller zor eylemlere verilir
.
Saygılarıyla sözüne başlayan genç okurum Gökçen Önkul diyor ki: “Sayın hocam beni sanırım yanlış anladınız. Siz Türkiye’nin yaşayan bir âlimisiniz. Sizinle Kur’ân-ı Kerîm hakkında bilgi yarıştırmak asla benim haddim olamaz. Sadece takıldığım bir noktayı size danışmak istedim. Zaten köşenizde de yazdığınız bu konu hakkında farklı bir görüş belirtmeyeceğiniz tabii ki belliydi. Çünkü siz ömrünüzün tamamını yüce kitabımıza ayırdınız. Ne mutlu size. İnşallah bu bana da nasip olur. Cenab-ı Hakk’ın tüm ümmeti Muhammed’in yar ve yardımcısı olması temennisiyle en içten saygı, sevgi ve dualarımla Allah’ın rahmeti, bereketi, mağfireti hepimizin üzerinde olsun.”
CEVAP: Bana çok güzel e-mektuplar yanında bazen saçma sapan şeyler, hatta dinsizlerden küfürler bile geliyor. Herhalde canımı sıkan bu tür maillerden ötürü size de belki kırıcı bir söz kullanmışımdır. Ama verdiğim bilgi yanlış değildir. Farz ve sünnet terimleri Peygamberimiz döneminde kullanılmazdı. Bunlar sonraki dönemlerde uzmanların ürettikleri terimlerdir.
“Bir şey farz bilinirse farz olurmuş” sözünün bir anlamı yoktur. Farzı yapan Allah’tır. İnsanların zanlarıyla bir şey farz veya sünnet olmaz. Şunu bilmek gerekir ki, eğer Kur’ân’ın emirleri genelde farz yani gereklik bildiriyorsa gece namazı farzların başında gelir. Ancak bu namaz bireysel namazdır. Sabah ve akşam namazları gibi cemaat namazı değildir. Çünkü gece ortasında cemaati toplamak zordur. Bu namaza kalkmak zordur ama büyük ödüller de zor eylemlere verilir. Kur’an geceleri ibadete uyananlar için hatıra gelmeyen nimetler hazırlandığını vurgular. bunun için Secde Süresi 16-17’nci ayetlere bakınız.
‘Ehl-i Beyt orucu nedir?’
SORU: Bir arkadaşım her yıl Muharrem orucu tuttuğunu söyledi. Ehl-i Beyt orucu olan bu orucun sevabının çok olduğunu ifade etti. Böyle bir oruç var mı? (Süleyman Sevindik)
CEVAP: Din, Hz. Muhammed ile tamamlanmıştır. Ondan sonra dine ne kimse bir şey katabilir ne de mevcut bir şeyi atabilir. Bu dinin kaynağı da Kur’ân ile Peygamberimizin uygulaması olan sünnettir. Kur’ân’da Muharrem orucu diye bir oruç yoktur. Sadece Muharrem ayının 10’una rastlayan aşure günü oruç tutmak sünnettir. Ehl-i Beyt orucu diye bir oruç da yoktur. Bir eylemin sevap veya günah olması, Peygamber’in belirlemesiyle olur. Peygamber “Ehl-i Beyt orucu var, şu kadar sevaptır” diye bir şey söylememiştir. Bu tür şeyler bidattır.