Bütün insanlar Allah’ın kuludur
.
Kur’ân’ın yorumuyla ilgili sorular soran okurum E. K’ya cevabımdır: Eserlerimi önyargısız okusaydınız bu basit soruları sormaya gerek duymazdınız. Siz, başka din mensuplarıyla uğraşıp duruyorsunuz. İnsanları cehenneme doldurmakla ne kazanacaksınız bilemiyorum. Bu anlayış sürdükçe yeryüzünde barış ve huzur olmaz. Kur’ân böyle söylemiyor. İnsanlar yorumlarıyla onu çarpıttılar. 6 milyar insanı cehenneme atın sonra da Hz. Muhammed’in âlemlere rahmet olduğunu söyleyin. Biraz önyargısız olarak “Yüce Kur’ân’ın Çağdaş Tefsiri” ve İslâm’da Güncel Tartışmalar” adlı eserlerimi okuyun. Kur’ân, her millete kendi diliyle peygamber gönderildiğini vurgularken (İbrahim 4), siz hâlâ Hz. Muhammed’in gelmesiyle bozulmuş İncil’in ve Tevrat’ın kaldırıldığını iddia ediyorsunuz. Eğer Allah, bozulmuş Tevrat ve İncil’i düzeltmek için peygamber gönderecek olsaydı İbranice konuşan peygamber gönderirdi.
Niçin İbranilerin anlamadıkları bir dilde peygamber göndersin? İbraniler, dilini bilmedikleri peygamberden 1400 yıl önce nasıl yararlanıp dinlerini düzelteceklerdi? Eğer Tevrat ve İncil bozulmuşsa Kur’ân niçin “Kendinden önceki kitabı doğrulayıcı” olarak gelmiştir? Bozulmuş, uydurulmuş Tevrat ve İncil’i mi doğruluyor? Yoksa hiç olmayan kitabı mı doğruluyor? Oysa Kur’ân, söylediklerinin Tevrat’ta var olduğunu belirtiyor. Ve Kur’ân kitap ehline, kitaplarının hükümlerini uygulamalarını emrediyor. Kitapları bozulmuş ise uydurma ise nasıl onun hükümlerini uygulamalarını emrediyor? Ben bütün insanların Allah’ın kulu olduğuna inanırım. Allah’ın, kullarını cehenneme atıp onların yanmasından hoşlanacağına inanmam. Yunus Emre, şu dizeleriyle Hakk’ın rahmetini ne güzel ifade etmiş:
Haşe lillah senden ey Rabbül-enam
Sen temaşa kılasun ben hoş yanam.
Bir teşekkür mektubu
Değerli hocam, Kur’ân mealinizi okudum. Vatan gazetesindeki köşenizi günü gününe takip ediyorum. Hatta çoğunu kesip biriktiriyor, sevdiklerimle paylaşıyorum. Bizlere İslâm’ın sevgi, şefkat, ferahlık ve huzurunu hissettiriyorsunuz. Uydurma hadisleri deşifre etmenizin de yürekleri ferahlandırıp gençlerimize Peygamber sevgisi vermede çok büyük hizmeti oluyor. Özellikle kurbanın mutlaka et vermek değil, talebeye, muhtaca da yardım edilebileceğini belirten yazınız çok yerindeydi. Ben de aynen böyle yapıyorum. Allah sizin gibi insanları başımızdan eksik etmesin. (Gülay Bıyıkoğlu)