Bin yıl önceki koşullar değişti
.
SORU: Amerika’da bir restoran açtım. Alkollü içecek ve özellikle şarap satmadığım için tepkiler alıyorum. Müşterilerimin yüzde 95’i Hristiyan. Alkollü içecek satmam caiz mi? (Selman Köprülü)
CEVAP: Müslümanlara alkollü içki satmak haramdır. Ama Hristiyanlara satmanın caiz olduğu yolunda görüşler var. Bu konuda vaktiyle gelen bir soruya verdiğim cevap sizin işinize de açıklık getirebilir. (Soru ve Cevaplarla İslâm adlı eserimin 3’üncü cildinden aktarma): Kur’ân’da alkollü içki içmek ve domuz eti yemek haram kılınmıştır. Peygamberimizden de alkollü içki haram olduğu gibi, onun ticaretini yapmanın da haram olduğuna dair rivayetler gelmiştir. Ünlü Hanefi fakıhı Serahsi’nin belirttiğine göre zimmet ehli bir kimsenin (bir gayrimüslimin) şarap küpünü kıran kimse, şarabın bedelini ödemek zorundadır. “Zira gayrimüslimlere göre şarap değerli bir maldır. Müslüman hükümdar, gayrimüslimlere can ve mal garantisi vermiştir. Bu durumda Müslüman’ın, telef ettiği gayrimüslime ait şarabın parasal olarak değerini ödemesi gerekir” (el-Mebsut: 11/53). Hz. Ömer valilerine, zimmilerin getirdiği şarabı nasıl vergilendirdiklerini sormuş. Onlar da bu şarapların öşrünü (1/10’ini vergi olarak) aldıklarını söylemiş. Hz. Ömer, “Öyle yapmayınız. Bırakınız onlar şarabı satsınlar, siz paranın onda birini alınız” demiş.
İslâm hukukçularına göre şarap, Müslüman için mal değil fakat gayrimüslim için maldır. Bu bakımdan Müslüman, gayrimüslime ait şarabı gasp etmiş olursa kıymetini ödemek zorundadır. “Bir Hristiyan, başka bir Hristiyan’dan şarap gasp edip telef ederse telef ettiği şarabın mislini öder. Ama Müslüman, gayrimüslimin şarabını gasp edip telef ettiği takdirde şarabın mislini değil, parasal kıymetini öder. Hristiyanların, kendi aralarında şarap satmaları caizdir” (el-Mebsut: 11/102-104). Ebu Yusuf şu fetvayı veriyor: “Zimmiler arasında da ancak Müslümanlar için geçerli olan işlemler geçerlidir. Sadece domuz ve şarap ticareti bunun dışındadır. Onların, şarap ve domuz ticareti yapmalarını geçerli buluyorum. Çünkü domuz ve şarap onlar için değerli maldır. Nitekim Hz. Ömer’in ‘Bırakınız onlar şarabı satsınlar, siz paranın onda birini alınız’ sözü de bu görüşümüzü destekler” (el-Mebsut: 13/137).
Şimdi siz şarabın helal olduğuna inanan Hristiyan ülkesinde yaşıyorsunuz. Bizim ülkemizde de devlet rejimi laiktir. Devletin herhangi bir dini yoktur. Şahısların dini vardır ama devlet bütün dinlere eşit uzaklıktadır. Kendini herhangi bir dinin hükümleriyle bağlı saymaz. Bu durumda, bu sistemde şarap da domuz eti de satılmaktadır. Artık bu tacirlerin kazandıkları paranın haram olduğunu söylemek güçtür. Nitekim Hz. Ömer de şarap ve domuz ticaretiyle kazanılan paralardan vergi almıştır. Eğer para haram ise haram paranın vergisi de haram olur. Bir malın, hırsızlık malı olduğu anlaşılırsa onun vergisi alınmaz, o mal sahibine iade edilir. Bin yıl önce konulmuş fıkıh kurallarını günün koşullarına göre değerlendirmek gerekir.