“Ben size Allah’ın kitabını bırakıyorum”
.
SORU: Kur’ân insanı akla yöneltiyor. Zaten Yüce Allah bir ayetinde “Kur’ân’ı ağır ağır, düşüne düşüne oku” buyuruyor. Yani Kur’ân hakkında çok düşünmemizi istiyor ve bu da Kur’ân’ın anlaşılması için indiğini gösterir. Ancak insanlarımızın bir bölümü genelde Kur’ân’ı değil de hadislerin, rivayetlerin, hikâyelerin peşinde koşuyor. Onlara daha çok itibar ediyorlar. Kur’ân’ın mealini okurken birçok rivayetlerin, hadislerin sağlam olmadığını görüyorum. Bir ayette diyor ki: “Kur’ân’dan hesaba çekileceksiniz.” Belki bu ayet yoruma açık olabilir bilmiyorum ama benim kanaatime göre gayet açık ve net. Bu ayete göre insanlar sadece ve sadece Kur’ân’dan sorumlu olacaktır. Allah, Kur’ân’a göre yaşamamızı istiyor. Evet Kur’ân’dan sorumlu olacağız ama Kur’ân’ı okuyan, anlayan ve Kur’ân’dan ibret alan kim? İnsanların daha çok rivayetler peşinde olduğuna göre ibret alan çok azdır. Acaba bu düşüncemde haklı olabilir miyim? (Ali Can)
CEVAP: Evet, insanı kesin bağlayan sadece Kur’ân’dır. Zaten Peygamber’in sahabileri sadece Kur’ân’ı bağlayıcı görürlerdi. Onların zamanında bugünkü hadis kitapları yoktu. Birinin duyduğu bir sözü ötekiler bilmezdi. Dört Halife döneminde hadis rivayetlerine müsade edilmezdi. Hz. Ömer, “Peygamber şöyle dedi, böyle dedi” diyenleri engellemiş hatta bunların baş uygulayıcısı Ebuhüreyre’yi dövmüştür. O sadece Allah’ın kitabı Kur’ân’ı bağlayıcı görmüştür. Zaten Peygamberimiz de Veda Hutbesi’nde, “Ben size Allah’ın kitabını bırakıyorum, ona sarıldığınız sürece sapmazsınız” buyurmuştur.
Ancak rivayetçiler bu Peygamber sözünün içine sızarak ekleme yapmışlar ehl-i sünnet dediğimiz grup “Allah’ın kitabı” söylemine “Benim sünnetim” tabirini de eklemiş, böylece sünnet denilen hadis rivayetlerini Allah’ın kitabına eş hale getirmişlerdir. Şii grubu da Peygamber’in sözüne “Ehl-i Beytim” sözünü eklemiş, böylece Ehl-i Beyt’i Kur’ân’ın yanında ikinci kaynak yapmışlardır. Her iki ekleme de Peygamber’e iftiradır. Ama ne yazık ki halk hurafeye bayılıyor. Hurafe anlatan rivayetçiler itibar görüyor, baş tacı ediliyor. Niçin? Kur’ân dini anlaşılmasın, rivayetçilik, akıl mantık dışılığı devam etsin, halk Kur’ân’ı düşünmesin, masallarla avunup dursun diye...