Bayramda yetimi yoksulu sevindirin
.
* DÜNDEN DEVAM
Allah dilediğini zenginlikle, dilediğini yoksullukla sınar. İnsan, Allah’ın kendisi için uygun gördüğünü, takdir buyurduğunu gönül hoşluğuyla karşılayıp “Lütfun da hoş, kahrın da hoş” diyerek O’na teslim olur ve şükrederse mutlu olur. Kim bilir belki yoksul olması, hakkında hayırlıdır. Zengin olsa başına felaketler gelecektir. Her zengin mutlaka mutlu değildir. Zenginlik, Allah’ın, bir insanı çok sevdiğinin işareti olamaz. Allah’a yakınlık zenginlik veya fakirlikle değil, gönül temizliğiyle sağlanır. Sabreden fakirler Allah’a daha çok bağlı olurlar. Genellikle kişi zenginleştikçe şımarır, azar, hatta Allah’ı dahi tanımaz olur. İşte, “Hayır, (Rabbi’nin bu kadar iyiliğine, lütfuna rağmen) insan azar. Kendini zengin (kendine yeterli) gördüğü için” (Alak: 6-7) ayetlerinde insanın, zenginlik hissine kapılıp gurura düşmesinin, kendisini nasıl bir felakete sürüklediğini belirtmektedir. Zenginlikle şımarıklığa düşecek kimseler için zenginlik felakettir. Çünkü o kimsenin yoksullaşan ruhu ıstırap çekecektir. Asıl zenginlik gönül zenginliğidir.
Kul, gözetim altında bulunduğunu hiç ama hiç unutmamalıdır. “Yaptığınız iyiliği, açığa vurur veya onu gizlerseniz yahut bir kötülüğü affederseniz (bilin ki) Allah da affedicidir, güçlüdür” (Nisa: 98/149) buyurulmaktadır. İslâm’ın hoşgörü ruhunu anlatan bu ayet, insanları Allah rızası için iyiliğe ve kusurları affetmeye yöneltiyor. Kişinin, elinin altında çalışan hizmetçilere, işçilere güzel davranması, Kur’ân’ın emridir. Ebuzer el-Gifari şöyle diyor: “Benimle bir adam arasında bir hadise oldu. Bu adamın annesi yabancıydı. Kendisini annesinden ötürü kınadım, ona hakaret ettim. Beni Peygamber’e şikayet etti. Peygamber ile karşılaştığımda bana, ‘Ey Ebuzer, sen içinde cahiliyyet bulunan bir adamsın’ dedi. ‘Ya Resulallah, kim adamlara söverse onlar da onun babasına anasına söverler. (O bana sövdü, ben de onun anasına hakaret ettim)’ dedim. Buyurdu ki: Ey Ebuzer, sen içinde cahiliyyet ahlakı bulunan bir adamsın. Onlar sizin kardeşlerinizdir. Allah onları sizin ellerinizin altına vermiştir. Yediklerinizden onlara da yediriniz. Giydiklerinizden onlara da giydiriniz. Onlara ağır işler teklif etmeyiniz. Eğer ederseniz onlara yardım ediniz” (Müslim, Eyman: b. 10, h. 38; Buhari, İman: b. 22, h. 28). İfadeden, Ebuzer’in hakaret ettiği Müslüman kişi, işçi tabakasından biriymiş. Bu Peygamber öğüdünden de insanların Allah katında eşit oldukları, herkese saygılı davranmak gerektiği anlaşılır.
Bayramda yetimleri, yoksulları, kimsesizleri, yaşlı, yardıma muhtaç insanları arayıp sormalı, onlara yardım edip gönüllerini almaya çalışmalıdır. Mazluma, ezilmişe, muhtaç kullara yardım etmek Allah’ı memnun eder. Biz Allah’ın kullarını memnun etmeye çalışmalıyız ki Allah da bizi memnun etsin. Son nefesimizde şöyle seslenilen kullarından eylesin: “Ey huzura eren nefis. Razı edici ve razı edilmiş olarak Rabbine dön. (İyi) Kullarım arasına gir. Cennetime gir” (Fecr: 27-30). En içten dileklerimle tekrar bayramınızı kutluyor, nice bayramlara sağlık ve mutluluk içinde ulaşmanızı diliyorum.