Bağnazlık mezhebi din haline getirdi
.
SORU: Arap Alevisi bir bayanı seviyorum. Fakat ailesi benim Sünni olduğumu duyunca çok tepki gösterdi. Hatta kızlarına resti çekti. Benim ailem, “hepimiz insanız, hepimiz Müslümanız. Ayrılık kabul etmiyoruz” düşüncesine sahip bulunuyor. Bayanın ailesinin karşı çıkma sebebi olan biz Sünniler ne yapmışız ki ya da şu an neler yapıyoruz? İnanç, kültür, örf, âdet olarak aynı vatanda yaşadığımıza, aramızda çok büyük uçurumlar da olmadığına göre bu ötekileştirmenin gerçek sebebi nedir? İki aile de tahsilli (ne yazık ki eğitim burada etkisiz eleman) bireylerden oluşuyor. Ben de sevdiğim bayan da yüksek tahsilliyiz. Biz iki genç birey olarak bu olana anlam veremiyoruz. Sevginin dünyadaki en hakiki ve saf duygu olarak her şeyden üstün olduğunu düşünüyoruz. (Yunus Arda Yıldız)
CEVAP: Bu sorunun yanıtını birkaç kez yazdım. Yineliyorum: Mezhep ayrılığı önemli değildir. Allah’ın birliğini, Hz. Muhammed’in Peygamber, Kur’ân’ın da Allah’ın vahyi olduğunu kabul eden, Kur’ân’ın buyruklarını doğrulayan herkesle, mezhebi ne olursa olsun evlenilebilir. Ama bağnazlık, mezhebi din haline getirdi. Arap Alevilerinin bir kısmı Nusayri, bir kısmı Şii’dir. Aleviliğin çeşitli fraksiyonları vardır. Ali’ye Allah diyenler var ki bunlara “aşırılar” denilir. Kur’ân’ın emirlerinin halka mahsus olduğunu söyleyenler var, Sünni Müslümanları Yezid kabul eden, Hz. Hüseyin’i öldürenlerden sayanlar var. Bunlar hep boş, batıl söz ve inançlardır.
Karar size ait, bu sizin hayatınız
Müslümanların hepsi Hz. Hüseyin’i sever. Ehl-i Beyt’e karşı sevgi doludur. Kur’ân’ı kabul etmeyen, hükümlerini geçersiz kılan hiçbir anlayışı tasvip edemeyiz. Zaten böyle bir inanca sahip olanla evlenmek de caiz değildir. Ama Kur’ân hükümlerinin geçerliliğini kabul eden herkes, mezhebi ne olursa olsun Müslüman’dır. Böyleleriyle evlenmek caizdir. Caiz görmeyen, mezhebi dinleştiren yobazlardır. Siz gençler hayatınızı birleştirmeye karar verdiyseniz karar sizin. Çünkü bu hayat sizin hayatınızdır.
Allah’ın bilgisi ve takdiri dışında bir şey olamaz
SORU: Yok olmayı dilemek dinimizce günah mı? Hayatı acısıyla tatlısıyla yaşamayı istememek yanlış bir şey mi? İnsan kazayla yaratılmış olabilir mi? (Ali Toprak)
CEVAP: Yok olmayı dilemek doğru değildir. Bu, kadere isyan sayılır. Hz. Peygamber ölüm istenmemesini, çok bunalan kişinin, ölüm isteme yerine “Allahım, yaşamam hayırlı ise beni yaşat, ölmem hayırlı ise beni öldür. Bana dünyada da ahirette de iyilik ver” demesini tavsiye etmiştir. İnsanın kazayla yaratılması söz konusu değildir. Allah’ın bilgisi ve takdiri dışında bir şey olamaz ve Allah boş, tesadüfen bir şey yapmaz.