Allah kadına analık özelliğini lütfetmiştir
.
DÜNDEN DEVAM
İslâm’da aile reisi erkektir. Ailede karı kocanın birbirleri üzerinde karşılıklı hakları bulunduğunu ancak erkeğin hakkının bir derece fazla olduğunu belirten Kur’ân (Bakara 228) bu hakkın, insanlardan kiminin, bazı bakımlardan ötekinden yetenekli olmasından ve evin geçimini erkeğin sağlamasından ileri geldiğini söyler (Nisa: 34). Bunun, bir cinsin ötekine üstünlüğüyle ilgisi yoktur. Bazı işlerde kadın bazılarında ise erkek daha yeteneklidir. Ama insanlık açısından Allah huzurunda eşittir. Erkekte genelde fizik güç, kadında ise sevgi, şefkat daha ağırlıklıdır. Allah kadına analık özelliğini lütfetmiştir. Analık; sevginin, şefkatin, himayenin kaynağıdır.
Onun için “Ana gibi yar olmaz” demişler. Ailede dirlik ve düzenliğin korunması ve sürdürülebilmesi için karşılıklı sevgi ve saygı esastır. Bunun için Kur’ân, ailede kocanın yasal sözlerine itaati öngörür: “Kadınlar size itaat ederlerse onlar aleyhine bir yola başvurmayın” (Nisa: 34). Ahzab Suresi’nde Peygamber’den dünyalık istemeye başlayan kadınlara öğütler verildikten sonra, “Ey Peygamber hanımları, namazı kılın, zekâtı verin, Allah’a ve Elçisi’ne itaat edin” buyurulmaktadır. Bu ayette Peygamber eşlerine, kocaları olan Peygamber’e itaat etmeleri emredilmektedir.
Şimdi bu hadisin ayetlere ters düşen neresi var? Ayetlerde ne söyleniyorsa hadis de biraz daha ayrıntılı olarak aynı şeyi söylüyor. Aile içinde karşılıklı sevgi yanında kadının kocasına, çocukların anne babalarına, astların üstlerine, askerlerin komutanlarına itaati kölelik değil, erdemdir. Dairede memurun, yasalar uyarınca amire itaati kölelik değildir. Okulda öğrencilerin öğretmenlerine ve okul yöneticilerine yasa ve yönetmelikler uyarınca itaat ve saygısı kölelik değil erdemdir. Yönetimde yöneticiye itaat kölelik değildir. Bunlar toplum düzeninin gereğidir. Aksi takdirde herkes kendi başına buyruk olur. Kimse kimseyi saymazsa düzen, intizam, disiplin diye bir şey kalmaz. Kadın kocasına saygılı, koca da hanımına şefkatli, koruyucu olur. Peygamberimiz, kadınlara kaba davrananların leim (kötü) kişiler olduklarını vurgulamıştır. Elbette hadislere çok uydurma sözler karışmıştır ama bunların değerlendirilmesi için hadisin söylendiği şartı, olayı, hadisi aktaran ravi zincirinin sağlamlığını ve bunlardan da daha önemli olarak hadisin Kur’ân’la örtüşüp örtüşmediğini çok iyi bilmek gerekir. Bu ise büyük uzmanlık, derin bilgi yanında yorucu bir çaba (ictihad) ister. Rastgele herkes bir çırpıda dinin ikinci kaynağını reddederse ağır manevi sorumluluk altına girer.